hesabın var mı? giriş yap

  • bu vitesten nefret eden ne sennalar ne schumacherler varmış da haberimiz yokmuş. 250 ms tepki süresiymiş, sürüşün temposuymuş. mahmutbey - maslak arası gidip geliyorsun, havan kime yabancı?

  • sol framede görene kadar önemsemediğim sesdi. sanki üst komşu yerin 3 cm kadar yukarısından misket bırakmış gibi tak... tak tak tak diye bir ses duyardım ara sıra. şu ana kadar pek önem vermemiştim. sadece bizim evde oluyor sanırdım :) üst katımızda 65 yaşlarında bir çift oturuyor. galiba üst komşu bir şeyler düşürdü yine derdim.
    bu kadar yaygın olduğunu görünce merak etmeye başladım. ayrıca bir arkadaşın da dediği gibi ses hep aynı.
    ne olabilir ki bu? mantıklı bir açıklamasının bulunması gereken sesdir.
    sesi taklit edebilmek için evde misket aradım 5 6 tane vardı eminim ama hiç bulamadım.
    yabancılarda da aynı olay varmış ve birisi misketlerini kaybediyorsun yazmış. lan?!
    http://answers.yahoo.com/…qid=20120612184111aa7vlro

    edit: şimdiye kadar yapılan en mantıklı açıklama water hammer denilen su tesisatı sesi olduğu. ama tesisat sesinde tak tak tak sesinin frekansı önce hızlı sonra yavaşlar şekilde ve çıkan sesin şiddeti de aynı. yukarıdaki entrilerde bir arkadaş youtube bağlantısını paylaşmış. misket düşme sesinde ise önce yavaş sonra da hızlanan ama şiddeti azalan bir ses çıkıyor.

  • atom bombalarının nadir olan faydalarından birisi.

    evet insan evladının en dehşet verici silahlarından atom bombaları neyseki savaş için sadece 2 kez kullanıldı. sonrasında defalarca test amaçlı kullanılsa da 1945 yılından bu yana insan evladını öldürmek için kullanılmadı.

    bütün bu kötü sonuçlarının yanında esamesi okunmasa da bir iyi yanı var bu bombaların. üstelik sanat alanında. evet evet hem de resim sanatı. nası yani?

    1945 yılından önceki döneme ait olduğu iddia edilen tablolarda eğer caesium-137 veya strontium-90 izotoplarına rastlanırsa o tablo sahtedir. çünkü atom bombalarının reaksiyonu ile ortaya çıkan bu izotoplar daha önce doğada mevcut değildi. ilk nükleer deneme new mexico da 1945 yılında yapıldı.

    yani eğer bir tabloda bu izotopların kalıntısına rastlanırsa o tablo kesinlikle 1945 yılından sonra yapılmıştır. çünkü doğaya yeni yayılan bu izotopları emen bitkilerden elde edilen boyalar ancak bu yıldan sonra kullanıldı.

    2
    1

    edit: faydaya bak çay demle!

  • deha ile yeteneğin farklı şeyler olması...

    bugün ekşide bateri çalan ve dalga geçilen genci izlerken insanların ön yargılarını görünce, bu başlığa yazacak şeyler aklıma geldi. benim ufkumu açmıştı ilk öğrendiğimde yazacağım bilgiler.
    johann sebastian bach diğer müzisyenlerden farklı olarak (mozart vb..) üç ismi de kullanılarak anılır. çünkü çingene bir aileden gelmektedir ve ailesinde birçok bach isimli başka müzisyenler vardır. bu müzisyenlerle karıştırılmamak için üç ismi de kullanılır. kendisi yaşarken kiliselerde cenaze törenlerinde org çalarak geçiniyordu ve cenaze başına ücret alıyordu. geçinemediği için cenaze sayısı çok az diyerek yardım istediği bir mektup bile mevcut...
    mozart sefalet içinde öldü.
    romantik akımın öncüsü sayılan john keats yaşarken hiç şiir satamadı ve 30 undan önce veremden(açlıktan) öldü. sevdiği kadınla evlenemedi, hiç saygı görmedi ve sevdiği kadın o ölünce kimseyle evlenmedi...
    tarantino film yapabilmek için ilk senaryosunu sattı. kendisi bir videocuda çalışıyordu ve sürekli film izliyordu.
    stallone'un öyküsü, jim carrey'nin standup ı bırakması...
    oğuz atay, nietzche...
    o kadar örnek var ki.
    vardığım sonuç,
    bir konuda iyi olduğunuza inanıp en mutlu olduğunuz işi yapsanız da insanlar para kazanamadığınız için size saygı duymayabilir.
    satamayabilirsiniz.
    kendinize dürüst olmanız bile saygıyla karşılanmalı ama insanlar, bazıları beste çalıp, fikir çalıp altına kendi imzasını attığı halde bu durumu görmezden gelebiliyor.
    örneğin gönülçelen müziğini manic streeet preachers-ocean spray'den arak, sözler sallinger-gönülçelen'den esinlenme, altında teoman imzası...
    teoman örnek sadece, severim de. ama saygı duymam.
    neyse,
    ne diyordum,
    satabiliyor olmak yetenektir.
    sanat dehadır.
    deha ile yetenek karıştırılmamalı.

    ve bir uğraş ile inandığı işi yapan mutlu insanlarla dalga geçmek bizim mutsuzluğumuzdur.

  • herhangi bir insan bu ülkede bir kitap yayınladığı zaman devlet kitabın ilk 1000 kopyasını ülkedeki tüm kütüphaneler adına satın alıyor.enteresan ülke.

  • almanya'da yaşamakla ilgili en sevdiğim şey, insanların birbirine yalancı muamelesi yapmaması.

    ulus kültüre şu yerleşmiş: birinin beyanı esastır ve kafadan doğru kabul edilir. yalan atıyor mu diye düşünülmez. bu devletle ilgili işlerde de böyledir, arkadaş arasında elde bira içip muhabbet ederken de. söylediğiniz şeyler olduğu gibi kabul edilir ve altında bir şey aranmaz.

    ancak gün olur da yalan söylediğiniz ortaya çıkarsa bedelini ağır ödersiniz. resmi konularda büyük para cezaları gelir, sosyal ortamlarda dışlanma yaşarsınız.

    bunun böyle olması ülkede işleri rahatlatıyor. örneğin birine gidip "kardeşim buraya araba parketmek yasak" dediğinizde tartışmaya girmiyor, "özür dilerim" diyerek çekiliyor. sözünüzün altında bir çakallık aramıyor. insanlar arası böyle bir güven ortamı oluşturan aile değerleri, eğitim sistemi vs. ne varsa türkiye'nin de üzerine dersler çıkarması gerek sanıyorum.

  • araç hızının göreceli bir durum olduğunu belirten fikir varoşlarını ortaya çıkarmıştır. altındaki bmw'ye göre 140 normal bir hızmış, 80 gibi geliyormuş. trafik kuralları belli, hız sınırı belli. nesi subjektifmiş trafikteki hızın. bu varoşlar işte doğduğun büyüdüğün şehrine, boğazına, sahiline geliyor mütahitlik felan türlü türlü cinliklerle kısa zamanda zengin olup üst kimlik kazandığını sanıp senin huzurunu kaçırıyor. geçen gün caddebostan'da son model bmw'sinin camını açıp kola kutusunu fırlatan gördüm. memleket olarak görmüyor ki burayı, gelip fethettiğini sandığı bir yer sanıyor, umarsızca pisliyor. trafik kurallarını bozuyor. kültüründen yaşadığı ezikliği parasıyla kapatıp başkalarına uyguluyor.

  • doğru beyandır.

    devlet parası ile alındıktan sonra herkes binebilir. önemli olan alın teri ve emek ile alabilmek.

    devlet bize araba aldı da biz mi binmedik ?

  • finansal olarak en berbat tercihlerden biri.

    niye? kredi çekerek başka şeyler yapmaktan ne farkı var:

    1. kredi çekip ev, arsa alırsanız... bunlar zaman içinde değerlenen varlıklardır. ödediğiniz faiz, sermaye ve rant getirisi ile beraber düşünüldüğünde önemsiz kalır.

    2. kredi çekip iş kurarsanız... benzer şekilde, işin getirisi ile faiz karşılanabilir.

    ama... yurtdışı gezisi, iphone 8slx veya dodge viper almak için kredi çekerseniz; bunlar finansta "değer kaybeden" varlıklardır ve ödediğiniz faiz bu değer kaybıyla birleşerek mali refahınızı rencide eder.

    özet: çook elzem değilse, araba veya diğer tüketim mallarını krediyle almayın. biriktirin, kendi paranızla alın.

    edit: 2021 sonrası "hiperenflasyon hedeflemesi" sebebiyle bu mantık geçersiz hale gelmiştir. kur zıplamasının öncesini yakalarsanız krediyle araba almak mantıklıdır.

  • m2 pro ve m2 max çiplerini açıklayan marka. daha önce macbook air için m2 çipini değerlendirmiştim: (bkz: #139725704) şimdi de fiyat olarak en mantıklı yeni apple ürün, fanlar, ses sistemi, ssd, grafik, çip hızı gibi konularda değerlendirmeler yapmak istiyorum.

    grafik: öncelikle benim en çok dikkatimi çeken değişim blender testlerinde yeni çiplerin yarattığı fark oldu. m2 pro bile, m1 maxi blender testinde geçebiliyor burada bir optimizasyon yapıldığı açık. zaten m1 max'in blender performansı beklenin altındaydı. dolayısıyla grafik anlamında m2 çiplerin, m1 çiplerin önünde olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

    ssd: burada yine m2 macbookair'larda yaşanan ufak bir şok var. 512 gb ssdli modellerin, eski modellerin yarı hızında yazma ve okuma hızına sahip olduğunu görebiliyoruz. bunun uygulamalarda yarattığı ciddi farkları gözlemlemek zor olsa da yeni bir ürün alırken, eski teknolojinin yeni teknolojinin gerisinde kalmasını anlamlandırmak zor. kısaca yeni ürün alırken 1tb seçeneğini belirlemenizi tavsiye ederim.

    'fan sesi': apple'ın m1 ürünlerinde olduğu gibi m2 ürünlerinde de ses sorunu oldukça az. fanlardan neredeyse ses çıkmıyor fakat m2 çiplerin daha çok ısındığı gözlemlenebiliyor. bu ne demek? uzun sürede çipte oluşacak hasar daha yüksek olabilir demek ama gerçekten uzun bir süreden bahsediyoruz.

    ses sistemi: m1 pro ve max'lerin en meşhur özelliklerinden biri de ses sistemi. fakat m2 pro ve max sistemlerde ses sisteminin farklı olduğunu görüyoruz. buradaki en büyük fark, ses yüksekliğinin m1 modellerden geride kalması. açıkçası ben m2'deki ses sistemini daha iyi buldum ama bu biraz da zevk işi. alım kararını etkileyecek bir fark bence yok.

    çip hızı: m2 pro ve m2 max çipler şu anda piyasadaki en hızlı laptop çipleri (intel yeni raptor çiplerini henüz açıklamadı). bunu da m1 pro ve m1 max ile karşılaştırdığınızda hem single core hem multiple core testlerinde görebiliyorsunuz. bunun da tabii ki kullandığınız uygulamalarda karşılığını buluyorsunuz. grafik testi kadar dramatik bir fark yaratmasa da piyasadaki en iyi çipi (şu an için) kullandığınızı bilmenin rahatlığını yaşayabilirsiniz.

    fiyat performans ürünü: en sevdiğim kategori ve bu kategorinin kazananı m2 pro mac mini. mac mininin bu sürümü, bazı alanlarda m1 max studio'dan daha iyi sonuçlar verdiği söyleniyor. video şurada. öğrenci indirimi ile m2 pro'nun başlangıç fiyatı 29.539 tl. ama şunu özellikle söylemek gerekir, klavye, ekran ve mouse'unuz yoksa bunlar da masraf olarak son toplama eklenecek ve elinizde taşınabilir bir bilgisayar olmayacak. macbook pro 14" m2 pro ise 46.249 tl'den başlıyor (öğrenci indirimiyle). dolayısıyla iki seçenek de pahalı ama rakip ürünlerle karşılaştırıldığında benim görüşüme göre çok da abartı bir fiyata sahip değil.

    son not: benim kişisel bilgisayarım m1 max ve oldukça memnunum, bilgisayarımı değiştirmeyi düşünmüyorum. fakat intel macbook kullanan ve "acaba ikinci el m1 serisi mi yoksa yeni m2 serisi mi alsam" diye düşünenler varsa, aradaki fark çok yüksek değilse benim tavsiyem m2 serisi almak olur.

    m3 çipler çıktığında tekrar görüşmek üzere.

  • evet bu iş eğitim işidir. ama eğitimde ceza da bir metottur. bu işin bir cezası olmalı. başkalarını aptal yerine koyanlara karşı bir yaptırım olmadığı sürece bu magandalar yaptıkları bu davranışı kendilerine hak görmeye devam edecekler

  • muğla'dan gelirken otobanda 160km/h hız ile gidiyorum ve önüm dolu, adam arkama geçmiş selektör çakıyor. amk dallaması zaten önüm müsait olsa ben gideceğim. en sonunda sinirlendim sert bir biçimde bastım frene. arabaya bir vur da ananı laciverte boyasaydım. sonra orta şerite geçtim, yanımdan geçerken manyak mısın der gibi el hareketi yapıyor. geçtim arkasına, bastım gaza bu seferde ben selektör yaptım. amk hıyarına empati yapmasını öğretiyoruz. adamı katil eder bu yavşaklar

  • ozellikle nba finallerinde yaptigi aciklamalardan sonra vermis oldugu interviewler daha da dikkat ceken su anda nbade oyuna acik ara en cok etki eden oyuncu. fakat buna ragmen dunyada yaptigi isi en iyi yapan kisi bile olsa bunu yine de gunun sonunda is olarak gormesi, nba'in ya da nba'i takip eden gazetecilerin/kitlelerin cok istemedigi bir durum gibi lanse ediliyor. onlarin sanki en iyi oyuncudan duymak istedikleri iste bu oyuna asigim, en iyi olmak icin cok calisiyorum vs vs yani kahramanlik sozleri, genclere ornek olma sozleri ya da bir marka olusturma sozleri duymak istemeleri. bu kisilerin hayalindeki the one'a cok aykiri aciklamalar yapiyor jokic ve bu su anda aykiri cocuk diye kucugunden tepki toplarken, jokicin bu performansi vermesi halinde bence epey ses getirecek. adamin gecen seneki mvpligi resmen elinden alindi, ondan onceki senelerdeki mvpliklerine de demedikleri kalmadi ama bu durum jokicin umrunda degil.

    nba sampiyonu olmussun, soruyorlar sana kutlama olacak ne hissediyorsun vs diye adamin verdigi cevap evime ne zaman donebilirim atlarimin yarisi var:) finalde yine iste su su istatistikleri yaptin tarihte bunu yapan 4. oyuncu oldun diye. ama hepimizin bildigi sacma istatislikler var ya hani tamamen zorlama olan atiyorum 22 sayi 9 asist 13 ribaund gibi inanilmaz zorlama olanlar. soruyorlar bunu ne dusunuyorsun diye jokicten uzun bir siklememe ve sasirma duraksamasi sonrasi banane aq cevabi geliyor. ve tabiki en bombasi nba sampiyonu olmussun ne hissediyorsun sampiyon olarak vs soruluyor, jokicin cevabi kimse yaptigi isi sevmez,sevdigini soyleyen de yalan soyluyordur hayatta isten daha onemli olaylar var.yonetimle de konusucam bu sene ekstra tatil isteyecem seklinde. ahahha tabiki bunu satamazsiniz gazetici olarak takip eden kitlelere. nba'in en iyi oyuncusu isini sikine takmayan birisi. nba oyunculugunu 9-5 mesai gibi goren birisi diye satamiyorlar da. o yuzden bu ara bu 9-5 muhabbetini cok gorursunuz jokic hakkinda.

    sonuc olarak nba hic promote edemeyecegi beyaz, yabanci ve estetik acidan arada yaptigi spektakuler paslar haric pek bir sey vaad etmeyen,en dogru ve neredeyse en sade karar neyse onu gerceklestiren, bunun ustune de nba'in en cok kullandigi satis teknigi olan tekil kahramanlik hikayesi uzerinden gidemedigi, aksine bu insan ustu performansini gunun sonunda sadece bir is olarak goren bir superstara sahip. tam bir anti super kahraman. varolsun biz seni boyle seviyoruz jokic reyiz. cogunu alt ust ettin, buyuk ihtimal sen bu performansi gostersen de sana bir mvplik oyu daha vermemek icin kendi kendilerine bir hikaye arayacaklar, ama olsun. mvplik de kimin umrunda. bu sadece bir is.