hesabın var mı? giriş yap

  • "ulan peyami safanın yazdığı 100 sayfalık romanı 5tl ye aldım bizim muhtarın yazdığı tek sayfalık ikamet kağıdını 3 tl ye. demek kitap yazsa milyarlar istiyecek pezevenk"

  • ana karakterlerinden biri** taksici olmasına rağmen 85 bölümdür -ya da 2 yıldır- takside hiç para dolu çanta ya da bomba sanılabilecek şüpheli bir paket unutulmayan dizi. klişeden ölen var çünkü.

  • kendi içmez,içeni kınamaya bayılır
    yüzünden aldatmaca,sahtekarlık yayılır
    şarap içmiyor diye kasılıp gezer ama
    yedikleri yanında şarap meze sayılır

    diyerek acaba yıllar evvelden hangi ülkenin başbakanını işaret etmiş merak ettiğim ileri görüşlü büyük adam.

  • 2. dünya savaşı yıllarında aşk yaşanılacak kadın. savaştan dönen ya da savaşa giden askerlerin tren garında öptükleri kadınlara da benzemiyor değil. bayılırım 2. dünya savaşı yıllarının koyu kırmızı rujlu, şapkalı asil kadınlarına. kalmadı artık böyle kadınlar.

  • almanya'da yaşamakla ilgili en sevdiğim şey, insanların birbirine yalancı muamelesi yapmaması.

    ulus kültüre şu yerleşmiş: birinin beyanı esastır ve kafadan doğru kabul edilir. yalan atıyor mu diye düşünülmez. bu devletle ilgili işlerde de böyledir, arkadaş arasında elde bira içip muhabbet ederken de. söylediğiniz şeyler olduğu gibi kabul edilir ve altında bir şey aranmaz.

    ancak gün olur da yalan söylediğiniz ortaya çıkarsa bedelini ağır ödersiniz. resmi konularda büyük para cezaları gelir, sosyal ortamlarda dışlanma yaşarsınız.

    bunun böyle olması ülkede işleri rahatlatıyor. örneğin birine gidip "kardeşim buraya araba parketmek yasak" dediğinizde tartışmaya girmiyor, "özür dilerim" diyerek çekiliyor. sözünüzün altında bir çakallık aramıyor. insanlar arası böyle bir güven ortamı oluşturan aile değerleri, eğitim sistemi vs. ne varsa türkiye'nin de üzerine dersler çıkarması gerek sanıyorum.

  • "madem ışık sesten daha hızlı, nasıl oluyor da en öndeki aracın şoförü trafik lambasının yeşil yandığını arkadaki arabanın korna sesinden sonra görüyor."

  • israil askeri güçleri tarafından geliştirilen bir savaş sanatı tekniği olan krav maga hocası enis tayman'ın bomba patlamasından korunma konusundaki tavsiyeleri şu şekildedir.

    bir bombanın patlayacağından şüphe ettiyseniz ya da eminseniz aşağıdaki noktalara uymanız hayatta kalma şansınızı artıracaktır.

    1. bombaya asla ayakta yakalanmamaya çalışın. bomba, patladığı noktadan itibaren v işareti çizerek etki yapar. bomba uyarısı varsa ve patlayacaksa en az 20-25 metre uzaklaşmaya çalışın ve hesaplayabiliyorsanız başınız ters yöne gelecek şekilde hemen yüzükoyun yere uzanın. kollarınızla başınızı koruyun. bacaklarınızı uzatın ve çapraz olarak birleştirin. bu sayede ayakkabı tabanlarınız şarapnellere karşı (az da olsa ) kalkan oluşturabilir. bacaklarınızı çapraz olarak birleştirmeniz savrulmanızı zorlaştırır ve kasık bölgesini korur.

    2. patlama anında ağzınızı açık tutun. böylece patlamadan kaynaklanan basıncın ciğerlerinize baskısını azaltmış olursunuz.

    3. yapabiliyorsanız patlama anı ve sonraki yarım dakika içinde nefes almamaya çalışın. yapabiliyorsanız nefessiz kalma sürenizi uzatın. patlayıcının kimyasal etkisi ve patlamanın yarattığı sıcak hava ciğerlerinize zarar verebilir.

    4. bomba patladıktan sonra ilk şok üzerinize gelecektir. açık alandaysanız, şokun ardından bir kaç saniye daha bekleyin. çünkü o sırada havada uçuşan parçalar olacaktır.

    5. içinizden ona kadar sayın sonra kalkabiliyorsanız kalkın ve uzaklaşın. bombaya yakınsanız ve kurtulduysanız ayağa kalkmadan temiz havaya ulaşıncaya kadar yerde hareket edin. sakın sürünmeyin. çünkü yerler pek çok parça ile dolu olacaktır ve siz süründükçe bunlar vücudunuzu parçalayacaktır. sürünmek yerine dirseğiniz üzerinde yükselin ve bir bacağınızı kaldırarak kendinizi itin. bu şekilde temiz havaya ulaşıncaya kadar ilerlemeye çalışın ve bu ana kadar yapabiliyorsanız nefes almayın veya çok az nefes alın.

    6. temiz havaya ulaşabilirseniz ayağa kalkın ve hemen insanların az olduğu bölgeye doğru ilerleyin. (bombacıya doğru değil tabii) çünkü ikinci bir bomba olabilir ve büyük ihtimalle insanların yoğunlaştığı yerde patlayacaktır.

    7. güvenli mesafeye ulaştıktan sonra (ortalama 50-100 metre) bedeninizi kontrol edin. panikle yaralarınızı fark etmeyebilirsiniz.

    8. yanınızda çocuğunuz varsa onun üzerine yatın ve madde 1'deki gibi pozisyon alın.

    9. bombadan korunmak adına bir sütunun arkasına geçmeyi düşünebilirsiniz. ancak bu sütunun önünde bir duvar varsa başınız daha büyük belaya girecek demektir. çünkü bombanın şok dalgası duvardan seker ve direkt üzerinize biner.

    10. kendinizi tamamen güvene aldıktan sonra insanlara yardım etmeyi unutmayın.

  • -hababam sinifi tatilde filminde, okula gelen kizlar icin kura cekimi yapilan sahnede, kara tahtadaki isimler arasinda 4. ve 5. sirada sabahattin ali yazmasi.

    -sabahattin ali isminin yazılı oldugu grubun filiz'e aıt olması. filiz' in ise sabahattin ali'nin kizinin ismi olmasi. (bkz: filiz ali)

    -hababam sinifi eserinin sahibi rifat ilgaz'ın sabahattin ali ile arkadas olmasi ve aziz nesin ile birlikte marko paşa dergisini cikarmis olmasi.

    -ayni filmin sonunda, ogrenciler okulu bosaltip bahcede ders yapmaya basladiklari sahnede calan aldirma gonul sarkisinin sozlerinin da yine sabahattin ali tarafindan sinop cezaevi'nde kaldigi donemde yazilmis olmasi.

    hatta, mahmut hoca'nin yaptigi; "okul, dort tarafi duvarla çevrili, ustu kapali yer degildir" tasviri de hem okul hem cezaevi benzetmesi olarak gorulup cezaevinde kalan ve bir egitimci olan "sabahattin ali - cezaevi " celiskisine yorumlanabilir. ya da en azindan ben oyle yorumladim/yorumlamak istedim diyeyim.

    butun bunlarda bir gonderme var midir yok mudur bilmem ama bu iliskiler agini ortaya cikartmak benim icin baya ufuk acici oldu.

  • ilk izlemeye başladığımda kaçık, sarhoş ve sorumsuz hatta abusive bir tip olduğunu düşünmüştüm ama sonra torunu için yaptıklarını, kendi içinde yaşadığı duygusal çıkmazları ve gizlemeye çalıştığı depresyonuna rağmen uğraşmaya devam etmesini gördükçe o ayyaş moruk gözümde rick reis'e evrildi.

    --- spoiler ---

    simülasyon içinde simülasyon olan bölümde kristalleri toplamayı bırakıp o keyifle morty'i sevmeye başlaması, eve döndüklerinde morty'i takdir ederken birden "bu da mı simülasyon" diye tribe girip çocuğun boğazına bıçak dayaması mesela boyuttan boyuta atladığı hayatı yeterince karmaşıkken bir de simülasyonla tekrar tekrar kandırılmanın mental durumunu ne kadar zorladığını gösterdi; başka bir bölümde morty ile macerayı kim seçecek diye inatlaşırlarken birden morty'nin eve gidelim demeye başlamasından durumu anlayıp anlamazlıktan gelmesi ve tam köyden kaçmışken dönüp pedo jelly bean'i vurması; unity ile olan ayrılığı sonrası intihar teşebbüsü; şu zaman çizgilerinin birbirinden ayrıldığı bölümde morty'e kelepçesini verip kendini feda etmesi ve halini bir an için kabullenip sonra kurtulabileceğini anlayınca tanrıya dua etmeye başlaması, kurtulunca tekrar ateiste bağlaması; diğer torunu summer ile steroid alıp kas yapmaları, it uğursuz kim varsa senkronik şekilde pataklamaları; ve özellikle 2. sezon finalinde yaptıkları... rick'i sevmek için nedenler böyle uzayıp gidiyor.

    --- spoiler ---

  • deli bir star wars hayranı olarak (ki neredeyse bütün herşeyim star wars ögeleri içerir) eski filmlerin tadını asla alamayacağımı düşündüren bir fragmana sahiptir. luke skywalker gibi güçlü bir jedi kimden neyden niye korkar? kylo ren ve rey arasında saçma bir aşk doğurmazlar umarım. prenses masallarına dönmeyeceğini umuyorum sonuçta disney yani belli olmaz. son jedi bambaşka birisi olacak gibi geliyor. umarım luke skywalker’ı öldürmek gibi bir hataya düşmezler. bir de leia’yı görünce bir tuhaf oldum olmamış gibi geldi. tabi benimki yılların alışkanlığından da kaynaklanıyor olabilir bilmiyorum. yine de gidip izleyeceğim bir filmdir.
    p.s. kalbimizdesin carrie fisher (bir sürü kalp)

  • otomobil lastikleri daha doğrusu kara yolu taşıtları için lastikler, sizin hayata tutunmanızı sağlayan temel öğelerin başında gelir.
    ortalama ağırlığı 1200 kg olan, büyük çoğunluğu metal, diğer kalan kısmı ise plastik, fiber vs gibi diğer malzemelerden oluşan orta halli bir otomobilde bu muazzam kütlenin yer küre ile bağlantısını ve kontrolünü sağlayan en önemli eleman lastiklerdir. her ne kadar diskler, fren, balata, hidrolik gibi diğer öğelerin varlığını inkar etmesek de şu noktada kütleyi taşıyan ana etmenden söz edeceğim.
    lastikler genel olarak yazlık ve kışlık lastik olarak iki ana kategoriye ayrılırlar. her ne kadar 4 mevsimlik lastik, her mevsimin lastiği, karda da gider çölde de mantalitesinde lastikler piyasada bulunsa da itibar etmemeniz ısrarla önerilir.
    öncelikle lastik tercihinde bulunurken piyasadaki lastik markalarının üretildiği ülkelerin genel iklim şartları ile ülkemiz iklim şartlarını kıyaslayınız. çünkü herkes doğal olarak kendine göre üretir, sonra dünyaya ihraç eder. mantık basit.
    her lastik markasının kendine özgü belli başlı karakteristik özellikleri bulunmaktadır. michelin lastikler yumuşaklığı ile bridgestone lastikler dişlerinin aşınmaması özellikleri ile dikkat çekerler.
    aracınıza lastik alırken en çok dikkat etmeniz gereken nokta; ihtiyaçlarınıza hitap etmesi durumudur. sürekli belirli bir güzergahta tin tin gidip gelen bir durumdaysanız çok aşırı kaliteli bir lastik almak mantıklı bir tercih değildir. öte yandan işiniz gereği şehir içi şehir dışı sürekli gezmek durumunda kalıyorsanız kaliteden vazgeçmemeniz gerekir. lastik bayisine gittiğinizde mümkün mertebe üretim tarihi en yeni olan yani en taze lastiği isteyiniz. bu elzemdir. ilgili lastikçi her ne kadar 5 ile 10 arası bir rakam geveleyip raf ömrü zırvalıkları sıralarsa sıralasın asla bu kuraldan ödün vermiyoruz. taze lastik uzun ömür demektir. ikinci aşamada ise aracınızın üreticisinin önerisi olan ebatlarda lastik almayı muhakkak tercih ediniz. minik bir ebat farkı bile size sürüş kalitesinde ciddi değişiklikler olarak geri dönebilmektedir. lastiği satın aldınız ve aracınıza taktırıyorsunuz. bu noktada çelik sibop taktırmak uzunca bir süre lastik havalarında sibop kaynaklı sorunlardan kurtulmanız anlamına gelir. belki ilk maliyet sizi korkutabilir ama kesinlikle uzun vadede değecek bir tercihtir. aracınızın lastiklerini mümkünse son teknoloji bir rot balans cihazı olan bir yerde taktırın. çünkü tüm ayarları mükemmel yapılmış bir araçta lastiklerin aşınması da aynı şekilde düzgün olacaktır. lastiklerinizin; tercihen haftada bir kere, mümkün mertebe soğukken yani çok yol yapmamışken havalarını ölçün. yol performansı, lastik aşınması, güvenlik gibi pek çok konuda önem taşır. doğru lastik basıncı aracınızın yakıt depo kapağında ve kullanım kılavuzunda yer alır. ülkemiz lastikçilerinde hava ölçtürmekten ziyade pakkens marka lastik hava ölçüm aparatı alarak bu işi benzinliklerde bizzat kendiniz takip etmeniz önerilir. doğru hava düzgün yol tutuşu demektir. bir de lastiklerinize hava yerine nitrojen bastırmak çoğunlukla uzun yol yapan araçlar için önem arz eder. geldik en önemli konuya. lastik ömrü nedir? lastik ömrü kimilerine göre 40000 km veya 5 yıl, kimilerine göre diş derinliği bitene kadar, kimilerine göre 50000-60000km olarak belirlenebilir. ancak burda en önemli etmen siz, aracınız, yaptığınız total yol ve lastiğin alındığı tarihtir. alındığı tarihten itibaren kontak kapatmadan gezen bir otomobil için 4 yıl lastik ömrü komik olacaktır. bunu belirleyecek olan yukarıda yazılan faktörlerdir. 4 yıl ve 40000-50000 km baremini dolduran otomobiller için en önemli faktörlerden birisi diş derinliğidir. diş derinliği yasal sınırın altına düşmüşse muhakkak değiştirmelisiniz. diş derinliği güzelse bu lastikleri mümkünse trafiğe kapalı bir alanda ani fren yaparak test etmeniz önerilir. ani frende her zamanki alıştığınız yola yapışma efektini hissetmeniz mühimdir. bunda bir zayıflama görüyorsanız lastik değişim zamanı gelmiştir. benzer şekilde gün ışığında lastiklerinizi çok yakından inceleyerek yüzeyinde ve yanaklarında mikrokılcal çatlaklar görmeniz gerekir. bu mikro çatlaklar artık lastik hamurunun bayatlamaya başladığını ve eski performansını veremeyeceğine dalalet eder. öte yandan diş derinliği çok iyi, mikro çatlakları olan, üretim tarihinden itibaren 5 yıl geçmiş bir lastik takımı; uygun şartlarda kullanım ömrünü doldurmasına rağmen ülkemiz şartlarında kullanılabilirlik kriterleri hala uygun lastik olabilmektedir. lastik bayatlamasında gördüğüm bir önemli husus ise taze lastiklerin simsiyah olan renginin bayatlama esnasında gitgide boz-gri bir renk almasıdır. bu da sizler için bir nevi indikatör olabilir. bayat lastiklerde rastlanan en önemli sorun özellikle yağışlı ve ıslak zeminlerde kauçuk hammadde bayatlaması nedeniyle kızaklama durumudur. işten eve gelgit yapan bir kişi iseniz ve maddi durumunuz elveriyorsa, lastik değişim aralığı(diş derinliği yasal sınırın üstünde olmak kaydıyla) 5 yıl-50000/60000 km olarak tarafımca tecrübe edilmiştir. bu rakamların üzerine çıkacağınız her değer lastiğin dolayısıyla otomobil ve sizin yola, hayata tutunmanızı engeller. maddi durumlar nedeniyle çıkma lastik alan arkadaşları ise anlamakta hala zorlanırım. dört teker dönsün yeter modunda gitmek ölüme gitmektir. son bir hatırlatma olarak lastik tamir spreyi alın ve sürekli aracınızda bulundurun. kullanmak zorunda kaldığınızda ne büyük kolaylık olduğunu daha iyi anlayacaksınız. ilerleyen zamanlarda diğer lastik tecrübelerimi aktarmaya devam edeceğim. kazasız sürüşler dileğiyle.