• türkçe ile mükemmel bir uyum içerisindedir.

    hece ölçüsü, mısralar arasındaki hece sayısı eşitliğine dayanır. türkçede uzun ünlü bulunmadığından dolayı (eski türkçede var olan ve bugün bazı etkilerini hâlâ görmekte olduğumuz uzun ünlüleri hariç tutuyorum) bu, aynı zamanda ses eşitliği demektir.

    hece ölçüsünün önemli bir parçasının duraklar olduğunu da hatırlatmak gerek. gerçi, cahit sıtkı tarancı gibi şairler, hece veznini duraksız kullanarak ortaya oldukça iyi neticeler çıkarmışlardır. fakat genel itibariyle ele alırsak, durakların hece ölçüsü için önemli bir standart oluşturduğunu kabul etmek gerek.

    bu yüzden, hece ölçüsü ile yazılmış iyi bir şiirin tek özelliği mısraların birbiri ile eşit sayıda hece içermesi değil; aynı zamanda, şiir okunurken bu hecelerin belirli bir düzende birbirinden ayrılmasıdır.

    fazla sayıda form var. ancak yaygın olanlar şunlardır:

    4+3'lük 7'li hece vezni.

    4+4'lük 8'li hece vezni.

    6+5'lik 11'li hece vezni.

    7+7'lik 14'lü hece vezni.

    iki duraklı vezinlerin olduğunu da söyleyelim.

    necip fazıl kısakürek'in hakir gördüğü kısa heceler mısralara eşit sayıda dağıldığında ve bu dağılım okuma esnasında belirli bir düzende parçalara ayrılabildiğinde, kısacası hece ölçüsü ustalıkla kullanıldığında, bu ölçü ile yazılmış bir şiirin göze batan ilk özelliği ritmi olacaktır. bu, şiirin anlatım gücüne fonetik olarak büyük bir katkı sağlar.
  • neredeyse bütün karadeniz türküleri'nin hece ölçüsü 7'dir.
  • halk edebiyatinda gorulen bu ozelligin ortaya cikmasinin nedeni siirlerin saz esliginde seslendiriliyor olmasidir. bazi siirlerde misarlarda hece sayilari bir eksik veya bir fazla olabilir, bu durumda panige dusmemek, ilgili dizede bir kelimenin ses degisimine ugrasmis olabilecegini goz onunde bulundurmak gereklidir.
  • speedy soyler bu hayat fani
    her yanimizda var bir cani
    bu siir bitsin yetti gayri
    bir kac mani duzeyim bari

    metin uzerinde calisirsak; sesli harfler sayilarak siirin olcusunun 9lu hece olcusu oldugu anlasilacaktir. kolaydir, pratiktir, asiklar ve halkin bagrindan cikan sanatcilar bu olcuyu tercih ederler
  • şiirde milli ölçümüzdür. hece sayma esasına dayanır.

    bu vezin daha çok halk şairleri ya da milli mücadele dönemi şairleri tarafından kullanılmıştır.
    saf şiirin temsilcilerinden ahmet haşim, "köylü vezni" demek suretiyle kendisini aşağılar; iter, kakar.
    mehmet akif ersoy da halka dönük bir şair olmasına karşın, enteresandır, hece veznini yetersiz bulur ve kullanmaz.

    ha, hakikaten yetersiz midir? ben sanmam. sanana da mani olmam.
  • bazı büyük şairlerin saçma gördüğü, dalga geçtiği ölçüdür. cenap şahabettin hece ölçüsüne "parmak hesabı" demiş, ahmet haşim de "köylü vezni" olarak nitelendirmiştir. sadece ölçüyü tutturmak için şiire kelime eklemek gerçekten de saçma, ahengi bozabiliyor.
  • hece ölçüsüyle yazılmış şiir hece ölçüsüyle yazılmıştır. bir şiirde hece ölçüsü varsa hece ölçüsü vardır.

    misal sezai karakoç öldü diye mona roza'sı debe'ye girmiş. şiir böyle:

    mona roza, siyah güller, ak güller
    geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
    kanadı kırık kuş merhamet ister
    ah, senin yüzünden kana batacak
    mona roza, siyah güller, ak güller

    ulur aya karşı kirli çakallar
    ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
    mona roza, bugün bende bir hal var
    yağmur iğri iğri düşer toprağa
    ulur aya karşı kirli çakallar

    açma pencereni perdeleri çek
    mona roza seni görmemeliyim
    bir bakışın ölmem için yetecek
    anla mona roza, ben bir deliyim
    açma pencereni perdeleri çek

    zeytin ağaçları söğüt gölgesi
    bende çıkar güneş aydınlığa
    bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
    seni hatırlatıyor her zaman bana
    zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

    zambaklar en ıssız yerlerde açar
    ve vardır her vahşi çiçekte gurur
    bir mumun ardında bekleyen rüzgar
    ışıksız ruhumu sallar da durur
    zambaklar en ıssız yerlerde açar

    ellerin ellerin ve parmakların
    bir nar çiçeğini eziyor gibi
    ellerinden belli oluyor bir kadın
    denizin dibinde geziyor gibi
    ellerin ellerin ve parmakların

    zaman ne de çabuk geçiyor mona
    saat onikidir, söndü lambalar
    uyu da turnalar girsin rüyana
    bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
    zaman ne de çabuk geçiyor mona

    akşamları gelir incir kuşları
    konar bahçenin incirlerine
    kiminin rengi ak, kimisi sarı
    ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
    akşamları gelir incir kuşları

    ki, ben, mona roza bulurum seni
    incir kuşlarının bakışlarında
    hayatla doldurur bu boş yelkeni
    o masum bakışlar su kenarında
    ki, ben, mona roza bulurum seni

    kırgın kırgın bakma yüzüme roza
    henüz dinlemedin benden türküler
    benim aşkım sığmaz öyle her saza
    en güzel şarkıyı bir kurşun söyler
    kırgın kırgın bakma yüzüme roza

    artık inan bana muhacir kızı
    dinle ve kabul et itirafımı
    bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
    alev alev sardı her tarafımı
    artık inan bana muhacir kızı

    yağmurlardan sonra büyürmüş başak
    meyvalar sabırla olgunlaşırmış
    birgün gözlerimin ta içine bak
    anlarsın ölüler niçin yaşarmış
    yağmurlardan sonra büyürmüş başak

    altın bilezikler, o kokulu ten
    cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
    bir tüy ki, can verir bir gülümsesen
    bir tüy ki, kapalı gece ve güne
    altın bilezikler, o kokulu ten

    şimdi bir iki kıta okuduğun zaman bu şiirde hece ölçüsü olduğunu anlıyorsun. bu şiirin her bir mısrası 11 heceden oluşuyor. ama o da ne, birdenbire araya şu mısra giriyor: "bende çıkar güneş aydınlığa" e bu 10 hece? 11'li hece ölçüsüyle yazılmış şiirde, eğer ki şair kazma değilse, 10 heceli mısra olmaz. bu hece ölçüsüyle yazılmış her şiir için geçerlidir. ben bu şiirin orijinalini bilmiyorum ama bu mısranın aktaranın hatası olduğunu bilmem için şiirin orijinalini bilmeme gerek yok. özellikle internetle birlikte eline klavye alan her sığır bir yerden bir yere şiir aktarabildiği için bu şiirler böyle böyle aşırı derecede yanlış aktarılmaya başlandı ve hece ölçüsü de bu şekilde doğranıyor. artık o kadar çok denk gelmeye başladım ki bu saçmalığa, buraya konuyla ilgili bir not düşmek istedim.

    hatalı yerlerini tahminimce 11 mısra olacak şekilde düzeltiyorum, orijinaline erişimi olan istiyorsa doğrulayabilir.

    bende çıkar güneş aydınlığa => bende çıkar güneş aydınlığına
    seni hatırlatıyor her zaman bana => seni hatırlatır her zaman bana
    ellerinden belli oluyor bir kadın => ellerinden belli olur bir kadın
    konar bahçenin incirlerine => konarlar bahçenin incirlerine

    başka başka yazım hataları da var da burada konu hece ölçüsü olduğu için onlara dokunmadım. hece ölçüsüne saygı duyalım diyerek bu entry'mi sosyal mesajla kapatıyorum.
  • ziya gökalp'in millî veznimiz dediği şiir ölçüsü. diğer ölçülere göre türkçe'nin fonetiğine, dil yapısına daha uygun olduğu kanaatindeyim.
hesabın var mı? giriş yap