257 entry daha
  • allah'ın sıfatlarından güzel bir sıfat.

    tanımla yazıyı donuklaştırmak istemem, tınısı güzel, hali güzel.
    vefa çok acayip, değişik bir sıfat.

    çok az insana nasip olur vefalı olmak.
    vefayı en çok hakeden allah ve analardır elbet. ama her iyilik sahibine vefa göstermek, o insanı vefalılardan yapar, ahiretteki halleri de bambaşka olacaktır bu insanların.

    bakın bazı insanları sorguya çekmez allah. haya eder, utanır onların kusurunu yüzlerine vurmaktan, günahsız değillerdir ama, allah onları mahçup etmez.

    bunlardan biri zannediyorum vefalı insanlardır.
    allah'a karşı vefalı, ana babasına, kendisine iyilik dokunan insanlara vefalı.
    allah'ı, peygamberini öğrendiği insanlara vefalı,
    inandığı, gönül verdiği hayallere, ideallere, davalara vefalı.

    bir hikaye var, çok bilinir, az hatırlanır. vefayı çok güzel anlatır.
    vefasızları da.

    bir zaman bir tekkede mübarek bir zat ve talebeleri yaşar, ilim tahsil ederlermiş.
    talebelerini yetiştirmek için ömrünü vakfetmiş bir hoca.
    son model araçlarla gezenlerden değil, dünyevi helal keyifleri bile talebeleri için terketmiş gerçek bir derviş, hak perest.
    talebeleri hem ilim tahsil eder, hem de seyr-i sülüklerine hocaları nezaretinde devam ederlermiş, yıllar geçmiş, nice manevi haller yaşar olmuş talebeler, kalp gözleri birer birer açılmaya başlamış.
    bir de ne görsünler gökyüzünde hocalarının adı bedbahtlarla, şakilerle, kaybedenlerden diye yazılmış.
    birer birer tekkeyi terketmeye başlamışlar.
    unutmuşlar o güzel hasletleri nerede edindiklerini.
    kalp gözlerini açan mevlayı, peygamberi nerede öğrendiklerini tanıdıklarını unutmuşlar.
    vefa nedir iyi etüt etmişler de öğrenememişler.
    gide gide bir talebe kalmış.
    hoca sormuş, "evladım sen görmedin mi adımı gökyüzünde, sen niye gitmedin" diye sormuş.
    vefalı talebe, "gördüm hocam, ama ne öğrendimse sizden öğrendim, hangi güzel hali yaşadımsa sizin yanınızda yaşadım, ben sizi terketmem" demiş.
    hocası ayrı bir vefa timsali "evladım ben o yazıyı orada kırk yıldır görüyorum, nereye gideyim, başka kapı mı var, kime gideyim" demiş.

    yaradan vefasızlar ayrılsın istermiş herhalde ki son talebe vefanın gereğini yerine getirince o gökteki yazıyı da değiştirmiş, 40 yıldır o yazıyı görüp, o kapıdan ayrılmayan mübareğin çehresindeki hüznü de.

    herkes sırtını dönüp gittiğinde gitmeyip vefalı olana "niye şuna yan baktın denir mi"
    herkesin terkettiğini bırakmayana günah sorulur mu?

    mevla vefalıdır, vefalıları ayrı sever.
  • istanbulda bir semt adı olarak kaldı şimdilerde.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap