hesabın var mı? giriş yap

  • + anne iyi ki biz sakat olmamışız
    - neden sakat olacaktınız ki?
    + akrabalar evlenince çocukları sakat oluyomuş
    - biz babanla akraba değiliz ki?..
    + değil misiniz?
    - hayır değiliz.
    + sen utanmıyo musun yabancı adamla aynı yatakta yatmaya?

  • ilkokul öncesi dönemler...

    "hakan peker'in son kasedi çıktı" haberini duyunca "son kasedi çıkmış, başka kasedi çıkmayacak artık" diyerek ağlamıştım. hadi son kasedinden kastedileni yanlış anlamam önemli değil de hakan peker be abi..

  • izbandut gibi bir herif olmak isterdim. trafikte ayılık yapanları döverdim. dövmesem de dövecekmiş gibi yapardım mesela.
    ikinci olarak da kalın ses isterim. kadınlığın en kötü yanlarından biri ses. ne dersen de, ne kadar karizmatik konuşursan konuş... vıyyvk vıyyk diye çıkıyor sesim, tizleşiyor. halbuki erkek olsam hey heyyy yine de hey heyy diye konuşurdum.

    erkeğe değil ayıya dönüşmek istiyorum sanırım.

  • konu erkek ise gerekli olmayan tanışma yöntemidir.

    bir erkek sizi gördüğü zaman durmadan bakıyorsa bilin ki o bir apaçidir. ya saçma bir nedenle (pardon bağyan ateşiniz var mı? saat kaç vs) muhabbet etmeye çalışır yada bir süre sonra gider.
    kaçın ve oradan uzaklaşın!

    bir erkek sizi gördüğü zaman hafif gülümsüyor, fark etmeden bakıyor ise o bir ekşi sözlük yazarıdır. sizden bir hafif gülümseme almadan harekete geçmez ve yaratıcı bir cümle ile tanışmaya çalışır.
    boynunuza fularınızı takın ve ona hafifçe gülümseyin. ilişkiniz başlayacaktır.

    bir erkek sizi gördüğü zaman ortadan kaybolmuşsa ve etraf sessizse bilin ki o bir çapkındır, kadın avcısıdır.
    merak etmeyin o sizi mutlaka bulur!

  • pablo picasso/ guernica
    guernica 3d tablonun içine 3 boyutlu bir gezi

    tabloda, ölüm, şiddet, gaddarlık ve çaresizlik sahneleri, bunların asıl sebebi gösterilmeksizin işlenmiştir. tablonun siyah beyaz oluşuyla, o dönemdeki gazetelerde yayımlanan fotoğraflara yakınlık sağlanmış, ayrıca savaşın yarattığı cansızlık vurgulanmıştır.

    guernica'da, acı çeken insanlar ve hayvanlar ile kaos içindeki yıkılmış binalar betimlenmiştir.

    tüm sahne bir odanın içindedir, sol tarafta yer alan büyük gözlü boğa, kucağındaki ölü çocuğa ağlayan bir kadının üzerinde durur.

    resmin merkezinde acı içinde yıkılmak üzere olan, mızrakla vurulmuş bir at bulunur. atın burnu ve üst dişleri, bir insan kafatası şeklindedir.

    atın altında bir askerin parçalanmış cesedi vardır.

    asker, üzerinde çiçeklerin büyüdüğü kırılmış bir kılıç tutmaktadır.

    acı çeken atın üzerinde, göz şeklindeki çıplak bir ampul parlamaktadır.

    atın sağ üst tarafında, bu vahşi sahnelere tanıklık ederek camdan içeri girmekte olan, korku dolu bir kadın figürü vardır. kadın, elinde yanan bir gaz lambası taşır.

    korku içindeki bir başka kadın sağdan yalpalayarak merkeze doğru ilerlemektedir. kadın, parlayan ampüle boş gözlerle bakmaktadır.

    boğanın, atın ve çocuk için ağlayan kadının dilleri olarak çizilmiş olan hançerler çığlıkları simgeler.

    sağ uçta, dehşet içinde kollarını kaldırmış bir adam, yukarıdan ve aşağıdan ateşlerle sarılmıştır.

    resmin sağ ucunda, açık bir kapıyla sonlanan siyah bir duvar vardır.

    at ve boğa figürünün guernica'daki anlamını açıklaması istediğinde picasso şöyle cevap vermişti:

    "... bu boğa bir boğadır ve bu at bir attır... resimlerimdeki belli şeylere birer anlam verdiğinizde bu doğru olabilir, ama bu anlamı vermek benim fikrim olmamıştır. sizin vardığınız fikirlere ve sonuçlara ben de varmış olmalıyım, ama içgüdüsel ve bilinçsiz olarak. ben resim yapmak için resim yapıyorum. nesneleri oldukları gibi çiziyorum."

    picasso, guernica üzerinde çalışırken de şunları söylemiştir :

    " ispanya'nın mücadelesi, insanlara, özgürlüğe yapılan saldırıya karşıdır. ressam olarak hayatım boyunca sürekli sanatın ölümüne karşı durmaya çalıştım. benim gericilikle ve ölümle anlaşma içinde olduğumu kim bir an için bile olsa düşünebilir? ... üzerinde çalıştığım ve guernica ismini vereceğim resimde, ve son zamanlardaki tüm eserlerimde, ispanya'yı acı ve ölüm okyanusuna batıran askeri sınıfa duyduğum nefreti açıkça göstermekteyim.

    guernica, pablo picasso tarafından 1937'de yapılan, ispanya iç savaşı sırasında nazi almanyası'na ait 28 bombardıman uçağının 26 nisan 1937'de ispanya'daki guernica şehrini bombalamasını anlatan, 7,76 m eninde ve 3,49 m yüksekliğinde anıtsal tablodur. saldırı sırasında 250 ila 1.600 kişi hayatını kaybetmiş, çok daha fazla sayıda kişi de yaralanmıştı.

    ispanyol hükümeti, paris'teki 1937 dünya fuarı kapsamındaki modern hayatta sanat ve teknik sergisinin ispanya'ya ayrılan bölümünde sergilenmek üzere, pablo picasso'ya büyük bir duvar resmi sipariş etti. o sırada gerçekleşen hava saldırısından etkilenen picasso, saldırıdan sonraki 15 gün içinde bu duvar resmini tamamladı. tablo ufak bir dünya turu kapsamında çeşitli ülkelerde sergilendi ve beğeni topladı. böylece ispanya'daki iç savaşa diğer ülkelerin ilgisi de çekilmiş oldu. guernica, savaş trajedilerinin ve savaşın bireyler üzerindeki acı verici etkilerinin bir özetidir. tablo zaman içinde, savaşın yarattığı trajedilerin anımsatıcısı, savaş karşıtı ve barış yanlısı düşüncelerin sembolü haline gelmiştir.

    kaynak:wikipedia

  • kartal sahil yolunda gelişen olay.

    yol kavgasında olan araç sürücüleri arasındaki kavga sonucunda kamyon sürücüsünün hafriyat ile çözüm bulması.

    --- spoiler ---

    iki jeep kamyonu kovalayınca arkadan takip eden iki jeep'in öne geçmeye çalışma çabalarına da izin vermeyen kamyon şoförü sonunda kavşağın bitişinde taşıdığı harfiyatı yola dökerek yolu trafiğe tamamen kapatıp ve kaçtı.

    görüntüyü kaydeden araç sahibi, kamyonun sahil yolunda akılalmaz hareketler yaptığını, kendisine de neredeyse çarptığını ve kamyon sürücüsünün tüm ışık ihlallerini de bu arada yaptığını belirtiyor
    --- spoiler ---.

    video

  • sabah annem 8 gibi uyandırdı, anneanneni aradım ama açmadı bir gidip bak diye. daha önce de ulaşamadığımız çok olmuştu yine öyle sandım. yataktan çıkıp koşa koşa gittim. anahtarım olmasına rağmen her seferinde kapıyı çalardım ama bu sefer çalmadım, neden bilmiyorum. içeri girdim annenannem yatıyordu. seslendim yavaşça, sonra tekrar seslendim, duymadı. yanına gittim, omzuna dokundum uyansın diye, uyanmadı. o zaman farkettim bir daha uyanmayacağını.

    annemi arayıp haber verdim ve balkona çıkıp bir sigara yaktım.

    cuma günü aramıştı beni, bana ‘2 ekmek ve yoğurt alır mısın’ diye. ‘senin aldığın yoğurt çok güzel oluyor yine aynısından al’ demişti. yoğurt geldi aklıma, acaba yemiş midir diye düşündüm. bakmak istedim ama cesaret edemedim.
    4-5 sene önce bir gün aramıştı. ‘müsait olduğun bir zaman gel sana bir şey vereceğim ama annene bile söyleme’ demişti, hemen gitmiştim yine. eski bir köstekli saat çıkarmıştı, dedesinin saatiymiş. ‘o kadar torunum var ama buna en iyi sen bakarsın, sende dursun demişti’, duygulanmıştım.
    haftada 1 bazen 2 kere uğrardım ihtiyacı var mı diye. konuşurduk, mahalledeki olayları anlatırdı. ‘işlerin yolunda gitsin diye her gün dua ediyorum ben sana, derdi. belki bu sefer yolunda gider be anneanne diye geçirirdim içimden. allaha bile inanmayan ben dualardan sonra zırhımı giymiş gibi çıkardım o evden, kendimi yenilmez hissederdim. artık zırhım yok, yenilebilirim.
    şimdi o da gitti.

    edit: yüze yakın mesaj aldım, hepsini okudum ama hepsine cevap veremedim kusura bakmayın. iyi dilekleriniz için teşekkür ederim, güzel insanlarsınız.

  • la oglum bu kıza kimsenin varoş dedigi yok, taa yillar önce biri baslik açıp gitmis, millet de hayali karakterlere karsi bu kızı savunuyor mk, açın bir okuyun herkes bu kizı savunuyor işte, kimi linç ediyonuz , don kisot gibi yel degirmenleriyle savasiyorlar yaw.

  • disney'in eğlence sektörünü ele geçirip monopol olma ıslak rüyalarını elinde patlatan platform.

    sözde beyefendiler para yakarak geleceğe yatırım yapıp netflix'i ve diğer rakiplerini batıracaklar ve en büyük stream platformu olacaklardı. olamadı. şu an türkiye'de yerel içerikleri iptal etmeleri boşuna değil, tüm dünyada bir sürü içeriği iptal ettiler, kaldırdılar ve deli gibi küçülmeye gidiyorlar. finansal raporlara göre son film fiyaskoları ve disney plus'ın hızlı üye kaybıyla iki milyar dolar zarara yaklaştılar. disney buna "biz disney'iz, geleceğe yatırım için kaybedecek paramız var" şeklinde bakıyordu ama o içine para attıkları kara delik büyüdükçe büyüdü. geri dönen de bir şey olmadı. dediğim gibi hem disney+ çok hızlı üye kaybetmeye başladı hem de ellerindeki dünyanın en büyük fikri mülkiyetlerinden bile zarar etmeye başladılar.

    bu ikisi birbirinin neden sonucu. disney'in planı şuydu; marvel'ı, pixar'ı, lucasfilm'i (star wars ve indiana jones başlıca), fox'u alalım. bunlar demek garanti box office demek, günümüzün eğlence sektörünün yüzde doksanı demek. bunlarda hem box office hakimiyeti kurarız hem de disney plus'ı yürütürüz. akmasa da damlar. beklentilerden biri gelecekte sinemanın büyük ölçüde ölmesi, stream platformlarının onun yerine geçmesi ve bu sektöre de disney plus'ın önderlik etmesiydi.

    ne aktı ne damladı bir de alttan kaçak verdi. üstelik netflix'in izleyiciden çok tepki çektiği, hbo max'in parçalandığı bu dönemde çok büyük de bir fırsatları vardı. ancak disney'in diğerlerine karşı en büyük silahı olan bu fikri mülkiyetler şu an en büyük kamburu oldu. çünkü tüm planını bunlarla yaptı. yeni ve taze hiçbir şeye yatırım yapmadı. teoride bu iyi bir plan olabilirdi fakat bu üzerine plan yaptığı büyük fikri mülkiyetleri satın aldıktan sonra o kadar kötü yönetti, o kadar yerin dibine batırdı ki, insanlarda o kadar sıkkınlık yarattı ki bunların artık eskisi kadar değeri kalmadı. eskiden marvel için gece yarısı seansına giden, star wars için sabahın körü kuyruklar oluşturan, indiana jones dendiğinde aklı çıkan, pixar'a ölüp biten insanlar bile artık bunlardan heyecan duymuyor. şimdi buna "ben duyuyorum" diyebilirsiniz, saygı duyarım ama hem disney plus izlenme rakamları hem de box office'ler gösteriyor ki çoğunluk artık koptu bunlardan.

    e ne kaldı disney'in elinde disney plus'a koyacak? hiçbir şey. burada abd dahil çoğu ülkede bizimkinin aksine disney+ ve hulu'nun ortak içerikte olmadığını da hesaba katın. şu an disney+ içinde izlediğiniz pek çok içerik eğer bu bahsettiğim ip'ler değilse hulu içeriğidir muhtemelen. karşısında netflix kalitesiz olsa da sürekli yeni ve farklı bir şey yaratıyor, insanları oyalıyor. ama artık star wars ve marvel görmekten sıkıldıysanız çoğunluk gibi, disney'in sunabileceği pek yeni bir şey kalmadı. bu sefer gidip disney'in disney olduğu zamanlardaki little mermaid, snow white gibi kült yapımların remake'lerini yapmaya başladılar ama onu da siyahi little mermaid, meksikalı snow white ve cüce olmayan yedi şahıs şeklinde yaptılar. bu sansasyon odaklı politikalar da artık insanlara baygınlık getirmeye başladı. o da tutmuyor. disney+ platformuna orta doğulu peter pan ve siyahi tinkerbell olan peter pan filmi koydular, izlenmeyi bırak sansasyon bile yaratamadı.

    bu konuya bir parantez açmak isterim. "woke, sjw," falan gibi kelimeler kullanmayacağım, bunlar da baygınlık yaratıyor artık çünkü. şimdi biz sanıyoruz ki koca koca şirketlerin çok prestijli üniversitelerde okumuş çok tecrübeleri yöneticileri bu işlerin en doğrusunu bilir. onlar bir şey yapıyorlarsa vardır bir nedeni. koca koca şirketlerle çalışmış biri olarak söyleyebilirim ki yok aslında. belli başlı pazarlama öğretileri var, bunların günümüzde en birincisi gen z'yi yakalamak. gen z için olan kalıpların da en başında "bunlar günümüzün trendi olan çeşitliliğe ve progresifliğe önem veriyor" geliyor. dolayısıyla bu formülle gen z'yi yakalamak için genel popülasyonu veya eserin hayran kitlesini kaybetmek kabul edilebilir görülüyor. meksikalı snow white, siyahi little mermaid, arap peter pan ya da ne bileyim star wars ve indiana jones'taki ana erkek karakterlerin harcanıp yerine çok yanlış tanımlanmış bir "güçlü kadın" steryotipi getirmelerinin arkasında asıl bu yatıyor (burada yanlış tanım da itici toksik maskülen erkek özelliklerin kadın karaktere kopyalanıp pozitif olarak sunulması). aslında asıl problem de bunların yapılması değil, bu işlerin neredeyse sadece bunlar için yapılması. yani artık genellikle filmler ve diziler öncelikli olarak izleyiciye iyi vakit geçirtmek için değil markaya bahsettiğim imajları yaratmak için yapılıyor. bu kısmın özellikle altını çizmek istiyorum. yani "go woke go broke" kitlesi gibi asıl problemin çeşitlilik, temsil gibi unsurların kullanılması olduğunu düşünmüyorum. bunların çok yanlış kullanılmasından, ezbere pazarlama öğretileri ile kalitenin ve eserin özünün ikinci plana atılmasından hatta bazen tamamen yok edilmesinden bahsediyorum. yazarlar, yönetmenler yeteneklerini ortaya koyup en iyisini yapmaktan çok belli bir "kural kitabını" uyarlamaya odaklanıyorlar. o kreatif kitleyi de çok suçlayamıyorum ben burada, elleri bağlı şekilde iş yapmaya zorlanmış durumdalar. bu mevzuyu çok uzatmadan burada noktalayayım, çünkü çok uzun başka bir tartışmanın konusu. sadece disney'le de alakalı değil fakat sektörde çok büyük bir dilime disney sahip olduğu için en çok göze batanlardan biri o. özetle genel olarak son 10 yılda çıkan ve muhtemelen gelecek 10 yılda çıkacak işlerin ruhsuzluğunu dayandırdığım başlıklardan biri bu.

    işte bu ruhsuzluklar, bu kalitesizlikler disney'e o çok istediği gen z'yi de istediği kadar kazandırmadığı gibi genel popülasyonu da çok fazla kaybettirdi. disney burnundan kıl aldırmadan, özünden tamamen kopardığı bu serilerin hayranlarına "biz bunları sizin için yapmadık" dedi. hayranlar da haliyle "ok, bye" dedi. "bunları sizin için yaptık" dedikleri de o kadar etkilenmedi.

    nerede başladı bunlar? yanlış olmasın ama tahminen 2005'e kadar yaratıcılık peşinde koşan disney, sonrasında daha farklı bir strateji izlemeye başladı. biz dünyadaki halihazırda tutmuş büyük fikri mülkiyetleri bünyemizde toplayalım, onlar bu gemiyi götürsün dediler.

    marvel'ı aldılar. marvel sinema evreni zaten kevin feige ve pek anlaşamadığı ike perlmutter ile yoluna başlamıştı, 10 yıllık yol haritasını çizmişti. bu uzun süre disney gemisini güzel güzel götürdü zaten hazırlda bir plan olunca. o plan tükenince disney yönetiminde yeni ve kaliteli bir şey ortaya konulamadı, endgame sonrası gidişat malum. disney+ yatırımlarının marvel sinema evreni'nin imajını güçlendirmesi beklenirken daha da düşürdü. filmler zaten zarar ediyor. artık gemi buradan su almaya başladı. şunu da şeytanın avukatlığını yaparak eklemem lazım. iğrenç bir adam olduğu söylense de ike perlmutter halkı anlayan çok iyi bir iş adamıydı. marvel'ın çok tutan ilk üç fazında neredeyse feige kadar onun da emeği var ve hem marvel'ın hem netflix'in en kaliteli işleri olarak görülen daredevil ve olduğu evren yine perlmutter'ın eseri. onun marvel'dan şutlanması ile tam olarak marvel'ın düşmeye başladığı dönem kesişiyor. bence tesadüf değil bu. perlmutter'ın netflix'teki daredevil'ı ile feige’nin disney+ daredevil'ı arasındaki fark birçok şeyin göstergesi. burada feige’yi de çok suçlamak istemiyorum ama eski yaratıcı performansını belli sebeplerden gösteremediği ortada. marvel konusunda bir başka kötü yönetim de james gunn'ın kaybedilmesi bana kalırsa. marvel sinema evreni filmleri şöyle bir bakarsanız guardians of the galaxy sonrası daha farklı bir ton oluştuğunu görürsünüz. marvel diğer filmlerine de guardians of the galaxy'nin formülünü yansıtmaya başladı çünkü. ancak şöyle bir fark var, james gunn yaptığı işe ruhunu ve kalbini koyan gerçek bir nerd. marvel onsuz onun yaptığını yapmaya çalışınca "thor: love and thunder" gibi garabetler ortaya çıktı.

    pixar'ı aldılar. pixar satın alımdan önce kalite ile eşit tutulan bir animasyon şirketiydi. satın alımdan sonra gelen eserler eski pixar'ın gölgesi gibi. burada en net gösterge toy story ve yine gişede zarar eden lightyear filmi. pixar'ı pixar yapan toy story'de ruh anlamında ne varsa lightyear'da yoktu ve toy story'yi hiç anlamayan insanlar tarafından yapıldığı aşikardı. benzer durum pixar'ın pixar olduğu zamanlarda yapılan the incredibles ve disney dönemindeki the incredibles 2 arasında da görülebilir, başında brad bird olmasına rağmen ilk filmdeki etkiyi yaratmaktan çok uzak kaldı ki zaten asıl suçlu olarak kreatif ekipleri görmediğimi belirtme nedenlerimden biri bu. yine şeytanın avukatlığını yapacağım, özellikle son yıllardaki düşüşün başlıca nedenlerinden biri yine pek iyi bir insan olmadığını öğrendiğimiz fakat disney ve pixar açısından çok önemli bir yaratıcı güç olan john lasseter'ın kovulması ve yerine yerini doldurabilecek birilerin getirilememesi olabilir. dolayısıyla pixar da eski cazibesini kaybetti. gemi buradan da su almaya başladı.

    lucasfilm'i aldılar. star wars ve indiana jones gibi sinema tarihinin en kült iki mülkiyetini yerin dibine batırdı. burada yukarda bahsettiğim belli "kurallar" çerçevesinde eserleri yeni nesle sevdirip eski hayran kitlesini gözden çıkarmak başlıca hataydı. o filmlerin luke skywalker, han solo, indiana jones gibi asıl kahramanlarını bitik, yorgun, kaybetmiş karakterlere çevirip kendi yarattıkları kahramanları o evrenlerin merkezine yerleştirmeye çalıştılar. ancak maalesef lucasfilm'in başındaki kathleen kennedy hanımefendi bir george lucas ya da steven spielberg değil. olsaydı bile yeni karakterleri kabul ettirmek için sinema tarihinin en kült karakterlerini harcamak iyi bir strateji değil. bunu yapınca star wars star wars olmuyor, indiana jones indiana jones olmuyor. sadece üzerine bastıkları isim aynı kalıyor. dolayısıyla star wars da zarar etmeye başladı. en son birkaç yıl önce hesapladığımda lucas'a verdikleri milyar dolarları bile geri alabilmiş değillerdi, şu an da muhtemelen hesapta ekside kalmaya devam ediyorlardır. indiana jones'un son filmi zaten muhteşem bir zararla sinema macerasını kapatacak durumda şu an.

    klasik "disney" yapımları var bir de. bunlar disney'in gerçekten yaratıcı olduğu altın zamanlarında çıkan lion king, mulan, aladdin, little mermaid gibi işler. bahsettiğim satın alımlardan önce bunlar gemiyi götürüyordu. yaratıcılığını kaybeden disney şimdi bir de "o zaman bunları tekrar çekelim" diyor. başlarda biraz ilgi gördü bu iş. ancak o da baygınlık yaratmış durumda ve yine burada da o yaratıcılığı öldüren "kurallar" etkili. en güzel örneği benim en sevdiğim disney animasyonlarından biri olan mulan. mulan orijinal animasyonda erkeğin dünyasında kendini kabul ettirmek için canını dişine takıp durmadan çalışan ve sonunda bir kadın olarak kendisini reddeden tüm erkeklerin bu gösterdiği azim ve emekle saygısını kazanan, başlarını öne eğdirten bir karakter. bütün olay bu. yeniden çevrimde ise mulan zaten herhangi bir çaba ve emek göstermeden çevresindeki herkesten daha iyi ve tek yapması gereken çevresindeki herkesten daha iyi olduğunu göstermek. e noldu? nerede kaldı mesajı filmin? bu da gişede ve izlenme rakamlarında patladı tabii ki. çok güvendikleri bu seneki the little mermaid işi de yapım, pazarlama ve sinema payı masrafları çıkarıldığında disney kasasına sıfır dolar olarak eklendi.

    dolayısıyla şu an disney+ platformunu açtığınızda o en tepede sekme gördüğünüz "disney-marvel-star wars-pixar" üçlemesi hala belli bir cazibeleri olsa da artık insanlarda eski heyecanı yaratmıyorlar. dolayısıyla tüm platform yatırımını bunlar çerçevesinde kuran disney+ artık insanlarda heyecan yaratmıyor. burada bahsetmediğim yine ellerinde olan willow, turner & hooch, national treasure gibi işler için yaptıkları yeniden çevrimler de ellerinde patladı ve şu an onları platformda bile bulamazsınız çünkü kaldırdılar.

    böylece 2022'nin sonuna kadar sürekli üye artışı gösteren disney+ son 6 ayda 6 milyondan fazla üye kaybetti. bu çok önemli bir kayıp çünkü plan zarar etme pahasına büyümek ve rekabeti ezmekti. şu an hem zarar ediliyor hem küçülünüyor hem rekabet disney+ platformunu eziyor. örneğin karşısındaki netflix sektör lideri doygunluğuna rağmen üye sayısını arttırmaya devam ediyor her çeyrek 1-2 milyon bandında. disney'in hisse değerleri de 2022 itibariyle türk lirası ile yarışacak bir çakılma trendine girdi.

    bunları neden yazdım? birincisi vaktim vardı ve böyle içimdekileri boşaltmak rahatlatıyor. burada boşaltmayacağım da nerede boşaltacağım. ikincisi deniyor ya "disney+ türkiye'deki içerikleri çekiyor, neler oluyor" diye. bunlar oluyor işte. şirketin derdi türkiye'deki içerikler falan değil artık, konu türkiye’deki yerel disney+ yönetimiyle de alakalı değil. iflas eden eski zengin gibi masrafları kısıp evdeki dede yadigari gümüşleri satıyorlar şu an. hollywood'daki yazar ve aktör grevi de tüy dikiyor tüm bunların üstüne. bir de bu konu bana çok ilginç geliyor. modern zamanın tüm mitolojilerini toplayıp eğlence sektörünün efendisi olacakken muazzam kötü bir yönetimle batışa geçmek (elbette koskoca disney batmayacak ama düşüşten bahsediyorum) işletme okullarında anlatılması gereken bir hikaye.

  • sizler başörtüsünü özgürce takın diye üniversite zamanında bile destek verdim, hep özgürlüğünüzü savundum ama iktidarı ele geçirip sizin gibi olmayan kesime zulüm ettiğinizi görünce sizin samimi olmadığınızı anladım.
    ön yargılıyım evet kabul ediyorum.
    senin ve senin gibilerin ne yaşadığı da zerre umurunda değil. her ne yaşıyorsan kendi tercihlerinin sonucunu yaşıyorsun, hepimiz gibi.