hesabın var mı? giriş yap

  • kel, kısa boylu, deli gibi koşturan, dengesizce topa dalan, terden üstünde tek bir kuru nokta kalmayan, kırmızı suratlı, sırıtkan bir tip. her maçta vardır. eğer bizim maçlarda yok hiç görmedim lan diyorsanız o tip sizsinizdir.

  • arkadaşlar ödül yönetmeliğimize göre olimpiyatlarda 1500 metrede birinci olan aslı çakır alptekin'in 2000, ikinci olan gamze bulut'un 1500 cumhuriyet altını alacağını duyduğumdan beri gözüme uyku girmiyor. 1 miyon 300 bin lira civarı bir paraya denk gelen 2000 cumhuriyet altını aklımdan çıkmıyor. 1500 metre, 4 dakika koşuyorsun hop 2000 altın cepte. tamam o kadar mal değiliz, bunun önü arkası var biliyoruz. işte bunun için sizlerden bana yardımcı olmanızı ve madalya kazanmalık kolay olimpiyat sporu önermenizi rica ediyorum.

    daha önce hiç spor yapmadım, bir hayli geç kalmış sayılırım, onun için bana yıllarımı vermemi gerektirecek sporlar söylemeyin. şöyle 2016 rio olimpiyatlarına kadar öğrenip madalyayı kucaklayacağım bir spor söyleyin. rakibim de olmasın pek. yani 100 metrede yarış demeyin mesela, usain var orada ayıp olur.

    yani özetlersek, 2016'ya kadar öğrenebileceğim, kolay, rakiplerimin güçlü olmadığı, madalya kazanmalık, 120 kiloya uygun bir spor istiyorum sizden. alternatif sadece güreşmiş gibi görünüyorsa da zor o, bana daha kolay bir spor lazım ki tatlı paranın keyfine varacağım.

    not: 2016'da madalya aldıktan sonra sporu bırakacağım için, bıraktıktan sonra sarkmaya falan sebep olmayan bir şey söyleyin.

  • yeni stadını bitirmek üzere olan beşiktaşımızın ilk 5 hafta ortalığı yıkıp geçireceği sezon. 102 yasında dünyanın en yaşlı kulüp başkanı olma rekorunun haklı gururunu yaşayan aziz yıldırım galatasaray'a laf sokmaya devam edecek, galatasaray ise lucescu ile prensipte anlaşacaktır.

  • şu an yağlı ev böreği yiyerek okuduğum tüyolar.

    steroid falan demişler. gezegen değil miydi o ya?

  • mutlaka senede bir kez ara ara alınması gereken muhteşem "eski trt" dizisi. ardından bir doz yeditepe istanbul, bolca da yedi numara alınırsa pek âlâ. dizinin çekildiği dönem ile günümüze bakınca neredeyse absürt dizi kategorisine girecek. yeni medyanın gözümüze sokarak çizdiği; sindirilmiş, güçsüz, korkak ve ağlak kadın profillerinden çok daha farklı kadınların hikayelerini anlatmış meğerse. izledikçe bunlar o dönemde* nasıl çekilmiş ve izlenmiş diyorum. şaşırıyoruz tabii artık şaşıfelek'te olan olaylara. (kelime şakası yaptım uu beybi.)

    günün repliği 9. bölümden geliyor.

    --- spoiler ---

    ay, bu sefer reçel yapmadan toparlanamayacağım... mutlaka reçel yapmam lazım.

    --- spoiler ---

  • italya'dan daha çok ülkemizde ünlü olan maç. italyanlar duysa manyak mı lan bunlar derler.
    düşünsene avusturya'da konyaspor-kayserispor maçının bilinir beklenir olduğunu.

  • müşterilerden hala yüzsüzce para tokatlamaya devam eden şirket, ödemesi gereken parayı ise ödemeyeceğini söylüyor. böyle komedi görmedim, şimdi üyeleri bana maç yayını vermiyorsun ben de sana ödeme yapmam dese avukatları ile beraber binlerce insana taahhütünüz var icra yollarız diyecek olan araplar, kendi ödemesi gereken yükümlülüğe ise ödemeyeceğiz diyorlar.

  • 2005 yılında tayland'da sahil kenarındaki bir otele ailesi ile tatile giden 10 yaşındaki tilly adındaki bir ingiliz çoçuk, tayland'daki depremden hemen sora sahil kenarına iner ve tsunaminin olacağını fark eder ailesine haber verir uyarılar sonucu otel tahliye edilir ve küçük tilly oteldeki tam 100 insanın hayatını kurtarır. bize ders olması gereken kısmı ise, olaydan sonra bir ingiliz gazetesine yaptığı açıklamada saklı;
    “öğretmenlerimizden andrew kearnay, bize depremleri ve tsunaminin nasıl meydana geldiğini anlatmıştı. kumsaldayken su garipleşti, kabarcıklar çıkmaya, sular çekilmeye başladı. neler olduğunu, tsunaminin geldiğini anladım ve anneme haber verdim” dedi.

    biz ise çok kısa süre önce coğrafya dersini zorunlu derslikten çıkardık. herşeyin temelli eğitim eğitim bu millet ne yaşadıysa hep cahilliğinden ve eğitim sisteminden çekti çekiyor.

  • bakın sevgili arkadaslar.
    bu ülkede bursa'nın, antalya'nın, eskişehir, konya'nın, diyarbakir'ın ve daha adını anımsamadığım birçok stadyumun ismi atatürk idi.
    toki sayesinde tamamı yenilendi ve hiçbirine ataturk ismi verilmedi.
    sebebi ise ataturk adinin unutturulma cabası.
    ayrica izmir ataturk stadyumu kaderine terkedildi, istanbul ataturk havalimani kapatildi.
    tum bunlarin hepsi ulu onderi unutturma, hafizalardan silme cabasi.
    su konjonkturde fenerbahce'nin bu karari alma cesaretini takdirle karsiliyorum.

  • sevgili dostlar zihnimizde kontrolümüz dışında düşüncelerin oluşması son derece normaldir ancak bazen özellikle negatif düşünceler ki bunlara bilimsel jargonda "intrusif" düşünceler denir tüm tadımızı kaçırır. aklına bir şey düşer kar topu gibi büyür de büyür biz onu düşünmemeye çalıştıkça haylaz düşünce daha da azar.

    peki ne yapacağız. ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak bir kaç tavsiyem olacaktır. dikkat kesilin derim.

    1) farkındalık ve kabul

    şimdi dostum bu zorlayıcı düşüncelerle direndikçe azarlar bir kere bunu kabul et. şimdi pembe bir penguen düşünme dediğim zaman sen ister istemez hayalinde şirin bir penguen oluşturursun ve kerata bir türlü zihninden gitmez.

    beynin bu yapısı gereği en güzel yöntem bu düşüncelerin farkına varmak ve onları kabul etmektir.

    diyelim ki zihninde sürekli olarak başarısız olacağını söyleyen bir düşünce var. kafanda bir ses sürekli boşuna çabalama sen bu sınavdan kalacaksın veya iş görüşmesinde başarısız olacaksın diye sana fısıldıyor. bu düşünceyi fark etmen ve kabul etmen onunla savaşmadan sadece gözlemlemen önemli.

    "zihnime giren bu düşünceyi görüyorum ve kabul ediyorum" diyerek onun sadece bir düşünce olduğunu ve gerçekliği yansıtmadığını kendine hatırlat. yani şu anda beynim otomatik olarak bana bir düşünce gönderiyor ve bu sanal bir düşünce negatif düşünmeye alıştığım için oluyor son derece normal diyerek kendini telkin et.

    bu alanda farklı meditasyon ve farkındalık teknikleri var ve bu konularda you tube üzerinde öğrenebileceğin tonlarca video var bunlar sana yardımcı olabilir. beyninin direnme alışkanlığını, kabullenme durumuna çevirmen lazım. günde on beş dakika bir köşeye çekilip biraz sakin kalabilirsen bunu becerebilirsin. ama herkesin yöntemi farklıdır kimi huşu içinde namaz kılar kimi koltuğa oturur duvara bakar. ama yapman gereken sakinleşip bu düşüncelerin farkına varmak.

    2) düşünce defteri tut

    dostum bu düşünce defteri denen teknik çok basit ve etkilidir. oldukça da ucuzdur sana gereken sadece bir defter ve kalem. peki nasıl kullanacaksın. örneğin kafana "insanlar beni sevmiyor" türü bir düşünce girdi ve sen bunu dinledikçe inanmaya ve depresifleşmeye başladın. kafanda bir arabesk müzik eşliğinde "zaten kimse beni sevmez garibim ben" türü hüzünlü durumlara girdin.

    burada hemen yapman gereken defterini kalemini çıkarıp bu düşünceleri yazmak. bunu yaptığın zaman düşünceyi dışsallaştırmış olursun ve yazdıkça sana bu düşüncelerin mantıksızlığı ayan beyan olmaya başlar.

    dersin ki "yahu dur nasıl kimse beni sevmez güzel bir ailem var, beni seven arkadaşlarım var" demeye başlarsın. bu tekniği düzenli hale getirirsen daha etkili olur. her gün belli saate o gün kafanda gezinen negatif düşünceleri yazmaya başla. bunları yazdıkça hem bu düşüncelerin mantıksızlığı ortaya çıkacak hem de defterde geriye gittikçe önceki düşüncelerinin bazılarının düpedüz saçmalık olduğunu görüp kendine kendine "keh keh neler düşünmüşüm ben yahu" diye güleceksin. bir dene bakalım dostum.

    3) bilişsel davranışçı ekol teknikleri

    şimdi dostum bu psikoloji ekollerinden en etkililerinden bir tanesi bu bilişsel davranışçı ekoldür. çok da güzel teknikleri vardır. hadi bir örnek vereyim. örneğin zihnine sık sık "hata yapma şansım yok bir hata yaparsam işim biter hayatım mahvolur" türü afacan bir düşünce beliriyor. burada yapman gereken hemen durman ve sorular sormaya başlaman. bu düşüncem mantıklı mı, gerçek mi veya ben avukat olsam ve bu düşünceyi mahkemeye delil olarak sunsam kabul görür mü gibisinden sorular sor.

    bir süre sonra beyninin mantıklı tarafı devreye girecek ve dur bakalım dostum bunlar deli saçması herkes hata yapar üstelik öğrenmenin en iyi yolu hata yapmaktır bu son derece normaldir türü düşünceyle kontra saldırıya geçecek ve seni yola getirecektir. kısacası bu işin özü beyninin mantıklı tarafını sorularla sahaya çağırmaktır.

    4) fiziksel aktivite ve sağlıklı yaşam tarzı

    her yazımda yazmaktan sıkılmadım ama sağlıklı beslenme ve spor neredeyse her şeyin ilacı. bak bu düşünce meselelerinde de öyle. her gün spor en azından 30 dakika yürüyüş bir çok kötü düşünceyi yok edecektir. çünkü dopamin ve endorfin salgılayacaksın ve beynin kendine gelecek. genelde o kötü düşüncelerin çoğu hareketsizlikten ve ağzına tıktığın türlü şekerli besinden fırsat buluyorlar. onlara yeşerecek alan tanımazsan daha baştan olayı çözebilirsin.

    5) sosyal destek

    dostum insan sosyal bir canlı ve tek başına çoğu işin altından kalkamazsın. aklına gelen kötü düşünceleri güvendiğin arkadaşlarla paylaşman sana çok iyi gelir hatta sadece güzel bir çaylı kahveli muhabbeti bile çok iyi etki eder. ama dikkat et bu görüşmeler yüz yüze olmalı öyle telefonla olmaz. daha da iyisi kendine kaliteli bir terapist bulup aralarda ona gidersen çok daha fayda görürsün çünkü terapist bu düşüncelerin geldiği kaynağa inebilir ve sineğin geldiği bataklığı kurutabilir.

    evet dostum kısacası toparlarsam aklına gelen düşünceleri düşünmemeye çalışman bir işe yaramaz ama verdiğim taktikler işe yarayabilir.

    bonus: sana bir tavsiye daha bu konuda çektiğim onlarca videonun olduğu bir you tube kanalım var. aklına kötü düşünceler geldiği zaman aç oradan bir tane video izle. izleyen arkadaşlar özellikle bazı videoların onlara çok iyi geldiğini söylüyor. bir dene istersen.

    işte kanal burada
    http://www.youtube.com/c/aydinserdarkuru

    güzel düşüncelerle dolu günler dilerim

    sevgiler