hesabın var mı? giriş yap

  • tam bir işsiz bakkal bokunu tartar olayıdır. ne oldu, tatmin olduk mu?

    ordaki alkışlayanların da zeka yaşının en fazla 5 olduğunu tahmin etmek zor değil. madem çok milliyetçisin, madem böyle olaylara tepki gösterilmesi hoşuna gidiyor ve çok duyarlısın orada ne işin var? çeşme suyu+kahve tozuna neden 10 küsür lira veriyorsun?

    madem tepki göstereceksin, git başka bi yerde iç kahveni... ama yok, hem armut gibi oturur, hem şakşaklarlar... dedik ya işte zeka yaşı meselesi...

    bu arada 7-8 sene önce kebapçı dışında düzgün lokanta olmayan adana merkez'de starbucks açıldığını da öğrenmiş oldum, zaten adana'nın tek eksiği de oydu.

  • savas karsitliginin tum dunyada sembolu haline gelmis pablo picassonun tablosunun adi.

    tablonun uluslararasi une kavusmasi ikinci dunya savasi sirasi ve sonrasina rastlar. guernica asil olarak fasizmin igrencligini anlatir.

    picasso fasist diktator franco nun zaferiyle sonuclanan ispanya ic savasi sirasinda ilk gencliginde gittigi fransadadir. ispanya cumhuriyetci hukumeti paris te duzenlenecek bir sanat fuari icin bir yapit ortaya koymasini ister. picasso ispanya nin guernica adli bir kasabasi franco yu destekleyen fasist alman ucaklari tarafindan bombalanincaya kadar ortaya birsey cikartamaz.

    guernica, basklar icin tarihsel acidan cok onemli ve bir kultur kasabasi olmasinin disinda askeri oneme sahip olmayan ve sadece sivillerin yasadigi bir bolge o zamanlar. bask mirasinin onemli bir bolumu bu noktada bulunuyor ve o doneme kadar cepheden oldukca uzak bir cografya.

    1937 nisan sonlarina dogru almannazi savas ucaklari bu askeri onemi sifir olan bolgeyi bombaliyorlar ve ardlarinda cok sayida olu, yarali, tahrip edilmis tarihi eser birakip cekiliyorlar. bombardiman sirasinda kasabadaki herkesin sivil ve silahsiz oldugu daha sonra da teyid ediliyor.

    o sirada fransa da bulunan ve dunyada da buyuk tepkiye neden olan bu bombardimandan manevi anlamda buyuk olcude etkilenen pablo picasso1 mayis 1937 de guernica adli tabloya basliyor. katliami anlatmaya calisirken tuhaf ve herzamanki olculer gozonune alindiginda anlasilmaz cizgiler ve renkler kullaniyor. ispanya cumhuriyetci hukumetinin ilk tepkisi bu ne la tadinda oldukca olumsuz oluyor. tabloyu degistirmeye bile kalkiyorlar. belki de utandiklari icin uluslararasi resim fuarinin tanitim kataloguna bile almiyorlar tabloyu.

    tablo bittikten sonra yine de fuarin ispanya pavyonunda yer aliyor. guernica da yasanan vahsetin anlatildigi tabloya bakanlarda oldukca antipatik bir etki yapiyor picasso nun kullandigi renkler ve anlasilmaz cizgiler. tabii o sirada fasist almanya avrupayi isgale henuz baslamamis ve kitlesel katliamlara henuz girismemis.

    sergide bu tabloyu gorup de irkilenler, sozkonusu katliamlarin ardindan, bu irkilme tepkisinin aslinda tablonun kendisi oldugunu anliyorlar.

    resim 1938 yilina kadar fransayi dolasiyor ardindan da picasso nun izni uzerine newyork sanat muzesinde sergileniyor. 1975 de hala diktator franco tarafindan fazimle yonetilen ispanya tablonun iadesini istiyor. muze tablonun iadesini demokratik bir ispanya sartina baglayarak franco ya tokat atiyor. sonunda 1981 de picasso nun 100. yasgununde franco dan kurtulmus ispanya nin pradomuzesine gonderiliyor guernica.

    guernica hala picasso nun en buyuk basyapiti olarak degerlendiriliyor ve dunya nin en onemli tablolari arasinda yer aliyor

    guernica esas olarak fasizmin igrencligini anlatir. tablonun tamamlanisi sirasinda anlatilan cok da ilginc bir de anektot vardir:

    picasso nun tabloyu bitirmeye calistigi atolyeye resmi merak eden bir nazi komutani girer ve hemen hemen bitmis olan tabloya kucumser bir ifadeyle dukak bukerek bakar,

    "bunu siz mi yaptiniz?" diye sorar.

    picasso ise nazi komutanina donup

    "hayir efendim, siz yaptiniz" diye yanit verir.

  • son edit: maalesef aslan ve anne babası hayatlarını kaybetti.

    edit 5: sitenin müteahhiti gözaltına alındı.

    edit 4: enkaz altında garaja düşerek sağ kalan aslan'ın annesi ceren dinç ve babası oğulcan dinç için iple çekecek dağcı ekip gerekiyor. enkazın başında olan kişilerin numaraları
    gizem dinç 0538 394 31 74
    sevil yılmaz 0532 724 20 18

    arkadaşlar benim aileyle doğrudan bir bağlantım yok dolayısıyla son güncellemeleri sizler gibi twitter üzerinden takip edebiliyorum. güncel bilgi yukarda yazdığım gibiymiş. çok fazla mesaj aldım, dönemediklerim varsa kusura bakmayın.

    edit 3: aslan bodrum kata düşmüş, bu nedenle dağcı-kurtarıcı ekibe ihtiyaç varmış. lütfen destek verelim!!

    edit 2: aynı binada köpeğiyle birlikte enkazda olan üniversite öğrencisi egemen de var, acilen madenci desteği gerekiyor. lütfen yardım lütfen!!! (bkz: egemen için madenci desteği)

    edit : malzeme eksiği var çalışma yapılamıyor bölgeye çok acil termal kamera, ses tarama gibi cihazlar gerek nolur yardım edin!!!

    güncel, teyitli, acil
    2,5 yaşındaki aslan 96. saatte hala ses veriyormuş! o hayata tutunuyor, bir el de siz uzatın, tutsun!

    açık adres: atatürk mahallesi, naci topçuoğlu caddesi, ayşe mehmet polat sitesi a blok şehitkamil/gaziantep
    link
    teyit için: şeyma yoldaş 0507 184 50 42

  • ağzını açan herkesi soruştursalar çok daha kolay olacak, tek tek zor oluyordur böyle. önce ankara barosu*, şimdi bu.

    izmir'de 30 ekim'de meydana gelen depremde yaşananlara ilişkin iktidara eleştirilerde bulunan sunucu öykü serter hakkında halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme" iddiasıyla soruşturma başlatıldı.

    özetle şuursuz bakanlarını da al git ey iktidar demişti.
    düzenleme: şereftir tweeti atmış soruşturmaya karşı.

    konuşmanın tümü:
    bu şiddette bir depremde o evler yıkılmayıp sapasağlam kalsaydı bize mucize aslında gel gör ki, bu toprakların yokluk ve ölüm güzellemeleri, akıl, bilim ve teknolojiyle çözümlenebilecek insan odaklı meselelerin kadere yüklenmesi, siyaseten bu milletin duygusallığının suistimal edilmesi bize üç yaşındaki aydan’ın hayata uzanan elinin mucize olduğu kabulünü mecbur kılıyor. peki… deprem allah’tan ama insana verdiği akıl da... birini kullanmadan diğerine sığınamazsınız. sen tedbirini al gerisi allah’tan deriz. yani o evlerin yaşanamaz olduğunu bile bile yaşanan bu acıların suçunu allah’a atıp tertemiz sıyrılamazsınız. kadere rıza başka bir şey...

    depremle ilgili önergeleri reddeden, imar barışında imzası, yetkisi, etkisi olan herkes sorumlu. herkes bu masum insanların ölümünün sebebi, katili... deprem vergilerini çalan - evet çalan (hesabını veremiyorsanız çalınmıştır!) herkes bu acının müsebbibi, bu saatten sonra bu iktidara, idarecilere, yetkilere hesap sormayan herkes de başına geleceklere razı olmuş demektir. artık kendimize gelelim, yeter diyelim; öfkemize sahip çıkalım. bu halkın aklıyla, duygusallığıyla, imanıyla dalga geçer gibi oynadığınız, suistimal ettiğiniz yeter!"

    iktidarı ayrı, muhalefeti ayrı... itişiyormuş gibi yapıp el ele bu milletin burnundan getirdiniz; fakirleştirdiniz. sarayın günlük harcaması 10 milyon, izmir’e çıkan ödenek 5 milyon! sadaka mı veriyorsunuz bu nedir allah aşkına? milletin a...koyacağız diyen cengiz'in affedilen vergisi 425 milyon!

    şu yardımlaşmayı, dayanışmayı gördükçe bizi bizle bırakın, biz kendimizi kurtarırız, yaşatırız, yönetiriz, neyimiz varsa paylaşırız. bu birlik beraberlikten şov malzemesi çıkarmayı, enkaz üstüne çıkıp bonus toplamayı, yarın hava soğuk değil, yağmur da yok açıkta kalın, diyebilen bakan utanmazlığını, halkımız da çürük binalarda oturmasalarmış arsızlığını, ‘ayda'nın acıyan yeri yok, köfte ayran istiyor’ diyen şuursuz bakanlarını da al git ey iktidar."

    detay.

  • çocukluğumdan kalan iç burkan bir detay. sabah kahvaltı yaparken görüldüğünde dün akşam yemeğinde pilav yediğimizi hatırlatır.

    bazen hayatı sofra bezinde kuruyup kalan pirinç tanesi modunda yaşarız. sevdiklerimiz gitmiş, hayattan beklentilerimiz azalmış, hoşlandığımız kıza mesaj yazmışız, görmüş ama cevap vermemiş.

    atom fiziğine de profesörlüğe de lanet olsun.

  • 4.sinif sonu yani sanırım 2007ye kadar sıra dayağı yediğimizi hatırlıyorum. nazmi adında bir sınıf öğretmenimiz vardı. çok şişman ve çok uzun boylu bir adamdı. sınıfımız genel olarak şımarık ama zeki bir sınıftı. eğer yapılan yaramazligin öznesini bulamazsa ya da biz itiraf etmezsek sıra dayağını hak etmiş olurduk. ben sınıf birincisi ve örnek öğrenci olduğumdan çoğu zaman es geçilir ya da hafif dayak yerdim. şu an düşünüyorum da tir tir titrer ve teneffüste ağlardık. çünkü ağlarsan daha ağır bir dayak gelirdi. korkunç bir dönemdi. sonra askere gitti de allahtan beşinci sınıfta melek gibi murat hocamız geldi. hiç dayak attığını hatırlamıyorum. kızdığını bile hatırlamıyorum. ama diğerini hayatım boyunca unutmam.

  • kayserili'nin eşi ölmüş,
    gazeteye gitmiş, en ucuzundan standart bir ilan vermek istemiş.

    önüne konan kağıda istediği ilanı yazmış:

    "ayşe'yi kaybettim.üzgünüm."

    ilan görevlisi ilanı görünce uyarmış,

    "isterseniz 6 kelimeye kadar uzatabilirsiniz,üç kelime daha hakkınız var"

    kayserili "aynı paraya mı?" demiş.
    görevli "evet aynı paraya" diyince ;

    kayserili üç kelime daha eklemiş:

    "satılık toyota var !"