361 entry daha
  • “hava ağır, sıkıntıda sokaklar
    sensin kaldırımlardaki bu iz
    alışmaya çalıştıkça öfke gibi
    hasret büyüyor göğsümde, sinsi, sessiz…” aşkın nur yengi - sevgiliye

    sanırım en güzel geçmiş, her dilden, her zaman şarkılarla anılan, aşkın yaşandığı geçmiş. bir an geliyor ve geçmişi diriltmeyi arzuluyorsun, arzuluyorsun ve iç çekiyorsun, bir zamanlar olanı yaşıyor ve yeniden yaşıyorsun. eski sevgilinin imgesi ya da hâlâ devam eden ilişkinin ilk yıllarında, sevmelere doyamadığınız, romantizmin pik yaptığı o anlar, hafızamızda o kadar güçlü kalır ki sanki hâlâ gözümüzde, burnumuzda, ağzımızdadır tadı.

    belki de bu şarkının -bu ve buna benzer birçok şarkının, en hüzünlü yanı, güzel olana nasıl tutunacağını bilememenin, onun kaçmasına izin vermenin pişmanlığıdır, belki ağırlığından, belki de aptallıktan falan -ve sonra geriye dönüp baktığında, bir daha asla ayak basılmayacak o yolu görürsünüz. çoktan geride kaldığını da biliyor olmanın sızısı göz bebeklerinizdedir hâlâ.

    eğer geçmişte sorunlarla, acılarla dolu, şiddetli, fırtınalı bir aşk varsa zaman, geçmişteki zehrini en azından kısmen temizlemiştir. çoğu zaman, yılların uzaklığı, bazı olayların bizim düşündüğümüz varlığa sahip olmadığını görmemizi sağlar -ve şarkıda akar gider tüm öğrenilmişlik, ardından gelen insanın yıllardır biriktirdiklerini serbest bırakan olgunluk…

    bazen şarkıyı tekrar tekrar dinleme arzusu, yine de en iyi geçmişin aşkın olduğu geçmiş olduğunu düşündürür. ya şarkı sizi en kötü geçmişinize aşkın kaybolduğu geçmişe götürseydi? böyle bir kayıp birçok şekilde meydana gelebilir: sevilen birinin ölümü, karşılıksız aşk gibi. etkileri her durumda çok farklı olacaktır. o an o şarkı sanki hayalet görmüş gibi bizi hareketsiz bırakmaz mıydı? kaçtığın gerçeklik fonda, kulaklarında… neyse nereden nereye geldim.. ne demişler! eski şarap geçmişi çağrıştırır, bol şarap ise bizi hayata dair konuşmaya teşvik eder. (:
  • müzik dinlerken beynimiz dopamin salgılıyor. dopamin de bildiğin gibi mutluluk hormonu. favori şarkımızı dinlediğimizde dopamin salgılanması artıyor ve kendimizi iyi hissediyoruz. bu da beynimizi ödüllendiriyor ve "şu şarkıyı daha çok dinle!" diyor.

    tabii işin bir de bilişsel boyutu var. beynimiz yeni şeyleri öğrenmeyi ve keşfetmeyi sever. ama aynı zamanda da tanıdık şeylerden de hoşlanır. aynı şarkıyı tekrar tekrar dinlemek beynimize "bu şarkıyı biliyorum, rahatlayabilirim!" mesajı veriyor. bu da stresimizi azaltıyor ve sakinleşmemizi sağlıyor.

    bazı bilim insanları, aynı şarkıyı tekrar tekrar dinlemenin hafızamızı da güçlendirdiğini savunuyor. çünkü beynimiz şarkıyı hatırlamaya çalışırken yeni bağlantılar kuruyor ve bu da hafızamızı zinde tutuyor.

    mesela alanım olan özel bireyler üzerinden gidelim: dehb ve osb'li bazı kişiler keyif aldıkları bir şeye kolayca takılıp kalabilirler ve saatlerce o şeye bağlı kalabilirler. bazı açılardan bu, teskin etmeye benziyor; rahatlatıcı veya hoş bir tekrar. örneğin dehb'si olan kişiler bir video oyununa odaklanabilirler çünkü bu onlara anında tatmin sağlar (gecikmiş tatmin dehb için merkezi bir sorundur). benzer şekilde osb'li kişiler rutini, aşinalığı ve rahatlatıcı tekrarları sevme eğilimindedir. beğendiğiniz bir şarkıyı tekrar tekrar çalmak size tahmin edilebilir hisler verir; duyusal aşırı yüklenmenin tam tersi.

    şöyle de bir çalışma var. müzik teorisyeni sean bennett bu fenomen üzerine yüksek lisans tezini "müzikal imgesel tekrar (mır)" olarak adlandırmış: http://www.seanbennett.net/…_imagery_repetition.doc

    bu durumu açıklayabilecek başka bir görüş için: mere-exposure effect
hesabın var mı? giriş yap