• çocukluğumun rüyası , efsane oyuncak. kuzey kalesi ile tanışmamız bir komşu gezmesi vasıtasıyla oldu.1980’li yılların ikinci yarısı . bir gün annem , komşuya giderken yanında ne hikmetse beni de götürdü. özel bir durum vardı sanırım , bizim daha önce gittiğimiz bir ev olmamakla beraber evin oğlu benim sokakta birlikte top koşturduğum çocuklardan biriydi.evin salonuna girdiğimde kadınlar hamamına girdiğimi düşündüm. salon tamamen orta yaş kadınlarla doluydu, evin oğlu dahil ortada tek bir çocuk yoktu. tam benim burada ne işim var diye isyan edecekken gözüm salonun başköşesinde kurulu olan kuzey kalesine çarptı. daha önce mini mekanik görmüştüm ama bu bambaşka bir şeydi. eridim, bittim o anda. karşısına geçip dakikalarca seyrettim. karargahı, gözetleme kulesi, süvarileri… oynamak istedim, izin vermediler. evin oğlu olsa belki birlikte oynayabilirdik ama o olmayınca dokundurtmadılar bile. ben de arıza çıkarttım doğal olarak, anneme eve gitmemiz yönünde baskılarımı arttırınca rahat durmam için kaleye ait top arabasını oynamam için bana verdi ev sahibi teyze.elimde sadece top arabasıyla ne yapabilirim ki , yarış arabası sürer gibi bir o yana bir bu yana sürdüm top arabasını .pasta , börek yiyip çay içen kadınların arasında dört döndüm o top arabasıyla. aslında onunla öyle oynanmaz diyerek ayar verdi bana ev sahibi teyze , ben duymazdan geldim. çok affedersiniz ama kaltak, bende biliyorum onunla öyle oynanmayacağını da sen bana sadece bunu verdin ben ne yapayım. neyse, kuzey kalesi sahibi olma hayaliyle eve döndük annemle. babamdan isteyeceğim, o da alacak. önce anneme söylüyorum bana da gördüğümüz o oyuncaktan bir tane alalım diye.akşam ise babama. bir süre böyle devam ediyor. nerde satılıyorsa öğren, gidip alalım diyor babam. kalenin nerede satıldığını buluyorum , okulumun biraz ilerisinde bir kırtasiyenin vitrininde görüyorum , her günde seyretmeye gidiyorum kaleyi.bir hafta sonu kaleyi almaya gidiyoruz . babam normal bir oyuncak diye düşünüyor sanırım , kalenin fiyatını öğrendiğimiz anda kaleyi alma şansımız olmadığını anlıyorum. ne kadar üzülsem de ısrar edemiyorum , memur babam için astronomik bir fiyatı var kalenin. 5 asker bir top arabası , bir de atı olan küçük bir set alıp çıkıyoruz .kale hayallerim orda son buluyor içimde bir ukde olarak kalıyor…
    yaşanan hayal kırıklığının üzerinden yirmi küsür yıl geçiyor. 2008 haziran’ında evleniyorum ve evlilik sonrası eşimle ilk market alışverişimizi yapmak üzere bir alışveriş merkezine gidiyoruz. şımarıkça dolaşıyoruz markette. oyuncak reyonuna geçiyorum ben , ne var ne yok diye bakarken görmeyi hiç ummadığım bir anda kuzey kalesi ile karşı karşıya geliyoruz. şaka gibi geliyor bana, gözlerime inanamıyorum. bu zamanda mini mekanik mi kalmış ? ilk şoku atlattıktan sonra tekrar bakıyorum . üç kutu kuzey kalesi gerçekten rafta duruyor. kapıyorum birini , eşimin yanına koşuyorum.

    t:talaria
    a:çok sevilen eş

    t: aşkım, benim bunu almam lazım
    a: ???
    t: aşkım benim bunu geçekten almam lazım
    a: ??? ( şaşkın gözlerle bakmaktadır , anlam veremez)
    t: aşkım ben bunu alıyorum , tamam mı.
    a: sonra alalım istersen ( alışveriş listesi kabarıktır )
    t : aşkım , benim için çok önemli . sonra belki bulamayız. çocukken sahip olmayı çok istemiştim, pahalı diye alamamıştık.hikayesi uzun , evde anlatırım.
    a: bu kadar istiyosan alalım o zaman

    kuzey kalesini alıp eve doğru yola koyuluyoruz. ödediğim tutar 56 tl ama benim için kalenin değerine paha biçilemez. eve varıyoruz, hemen kurmaya başlıyorum. parçalardan biri eksik çıkacak diye ödüm kopuyor. kaleyi kuruyorum, korktuğum başıma geliyor, gözetleme kulesinin merdiveni çıkmıyor kutudan .canım sıkılıyor ama kale bütün ihtişamıyla karşımda duruyor, saatlerce seyrediyorum. sabah kalktığımda ilk iş askerlerimi kontrol etmek oluyor. sabah ve akşam içtima alıyorum.32 yaşında kuzey kalesinin tadını çıkarıyorum. bir süre sonra eve gelen giden çocukların ilgisini çekince aman bir şey olmasın diye kaldırıyorum kaleyi. parçaları kaybolmasın diye özenle saklıyorum .bu arada kalenin yeni sahibi de yolda.bir kaç hafta sonra aramıza katılacak böyle bir kalenin sahibi olduğunu bilmeden. devir teslim törenini 7-8 yıl sonra yaparız artık . ben yaklaşık 25 sene bekledim, o da bu kadar beklesin artık değil mi…
  • bu meret için 3 gün non-stop ağladığımı bilirim, hatta rüyamda oynardım, önce alınmadı diye ağladım, sonra çok ağladım diye alınmadı..şimdi kuzey kalem olsa oynamazsam top oluym, öle bi hicrandır bu…
  • otuzdördüncü yaş günümde kendime hediye ettim bunu. şimdi sevinçten kalkıp oynasam mı, utanç içinde bir köşede halime acısam mı karar veremiyorum.
  • kuzey kalesi esasen çocuklara oynayacakları basit materyali sağlar. kuzey kalesi oynamanın en önemli kısmını oluşturan, olayların ne yönde gelişeceğini belirleyen senaryodur.

    kızılderili ve kovboy mefhumları zamanın tek televizyon kanalı trt 1 tarafından yayınlanan western filmlerine dayanan genç dimağ, elbette oyunun senaryosunu iyi kovboylarla kötü kızılderililerin savaşları üzerine kuracaktır. bir, iki derken duyarlı oyun bozan anne gelip bacak kadar çocuklara kızılderililerin gerçek hikayesini anlatırsa, o nostaljik kuzey kalesi imgesi de bir anda alt üst olur. bir süre iyi kızılderililerin kovboyları yenip onları hapse attığı, ondan sonra barış içinde tarım ve hayvancılık yaparak yaşamlarını sürdürdükleri bambaşka bir kuzey kalesi oyunu oynayan çocuklar, kısa bir süre sonra bundan sıkılacak, altı yaşında sömürgecilik tarihi öğrenmeye başladıklarıyla kalacaklardır. tövbe estağfurullah...
  • adına açılan başlıktaki her bir entariyi okudukça, çocukluğumun 1983-1987 yılları arasında geçen dönemine buruk bir ziyaret yapmama neden olmuş arzu nesnesidir.

    küçükken tutumlu bir çocuktum. okul harçlığı olarak verilen paranın bir kısmını mutlaka bir kenara ayırırdım. ne bileyim, tost-ayran alabileceğim para verilmişse simit-çay alır kalanını da biriktirirdim. bu sayede mini mekaniklerin posta arabası olsun, kızılderili şeysi olsun, uzay mekiği olsun, uzay böceği olsun, uzay çiçeği olsun pek çok setini alabilmeyi başarmıştım.

    ancak, kuzey kalesi'nin öyle bir fiyatı vardı ki 10 yıl harçlık biriktirsem alabilmem mümkün değildi. o fiyat aklımda 3.000 lira gibi bir şey kalmış. diğer küçük setler ise 250-300 lira falandı sanırım. o yaş için astronomik bir rakamdı 3.000 lira.

    yıllarca kuzey kalesi hayalleri kurduktan sonra artık bu arzu nesnesinin bana alınmayacağını anlamış, çözüm olarak mukavva bisküvi kutularından kendime bir kuzey kalesi yapmayı bulmuştum. yıl 1987, mevsimlerden ilkbahar idi. el emeği-göz nuru kalem bence çok da güzel olmuştu. mukavvanın rengi orijinal kalenin rengini tutuyordu. üstelik kendimce orijinalindeki bazı tasarım hatalarını da düzeltmiştim. yaptığım kuzey kalesinin gözetleme kulesine hem kale içinden hem de kale dışından ulaşabilen 2 merdiven vardı mesela. savaş durumunda kale dışındaki merdiven yukarı çekiliyor, böylece düşmanların bu yoldan kaleye girmeleri engelleniyordu. ayrıca benim çakma kalem daha büyük olduğundan içine askerler için yatacak bir yer bile yapmıştım.

    o zamanlar, hava muhalefeti nedeniyle sokağa çıkmamıza izin verilmediği günlerde mahalledeki çocuklar birimizin evinde toplanır ve mini mekanik oynardık. bizde toplandığımız bir gün arkadaşlarımın takdir etmeleri beklentisi ve hayranlıklarını kazanma isteğiyle yapımı 4-5 gün süren ev yapımı kuzey kalesini ortaya çıkardım. kaleyi oyun oynadığımız odaya getirdiğimde esen buz gibi havayı hatırladıkça şimdi bile ürperiyorum. babası doktor olan ve evinde gözü gibi baktığı bir orijinal kuzey kalesi olan hakan ilk taşı atmıştı: "o ne lan? ahahahaha". akabinde bütün diğer çocuklar kahkahalarla benim mukavva kuzey kaleme gülmeye başladılar. ağzımdan tek bir kelime çıkmadığını hatırlıyorum. kaleyi önce odama götürmüş, elemanlar siktirolup gittikten sonra da elimde makasla hışımla parça pinçik etmiştim.

    utancımdan o günden sonra mahalledeki hiçbir mini mekanik oynama gününe katılmadım. evdeki mekaniklere de elimi bile sürmedim. bir ay sonra kıbrıs'a tayinimiz çıktı. temmuz ayında da taşındık. kıbrıs'a tek bir mekanik götürmedim. hem zaten yaş 12-13 olmuş, ergenlik hafiften kendisini göstermiş ve kızların aslında düşman olmadıkları, aksine çok tatlı yaratıklar oldukları idrak edilmeye başlanmıştı.

    yine de, sanırım hayattaki en büyük uktelerimden birisi kuzey kalesi'dir. bugün bulsam alır eve oynarım. o derece...
  • bana her zaman kardeşimi hatırlatan efsane. bu oyuncak sayesinde kendi turn-based oyunumuzu ortaya çıkarmıştık. kovboylar ve düşmanları. sıra kimdeyse ya 1 karış ilerleme yada elindeki silaha göre 3-5 karış ateş etme hakkına sahipti. ne savaşlar yaptık ama hep kardeşlik kazandı. ta ki kardeşim aramızdan ayrılana kadar. huzur içinde uyu.
  • yıllar önce bu ürünü satan kırtasiyeyi kardeşimle birlikte bir nevi tapınağa çevirmemize neden olan, sırf vitrinde onu görmek için o kırtasiyenin önünden geçtiğimiz her seferinde onun güzelliğinin büyüsü ve sahip olamayacağımız gerçeği ile hayatın hem acı hem de tatlı taraflarını öğreten oyuncaktan öte bir şeydi.
    şimdi bile sozlukte görünce acayip duygulandım.
    (bkz: buyuksun sozluk)
  • aah ah mazi kalbimde bir yaradır şarkısını söyleten süper mini mekanik seti. ebeveynlerim ikame etsin diye uzay gemili seti almıştı da o salak gemiyi üç günde kırıp atmıştım. düşündükçe aklıma geliyor, içim sızlıyor; bir keresinde de işgüzar akrabalardan birisi bayram temizliği vesilesiyle adamlarımın tabancalarını ve fularlarını bozuk oyuncak parçaları sanarak çöpe atmıştı, bu hadiseyi kendisine bayram ziyaretinde hatırlatmakta sonsuz fayda var.

    (bkz: küçüklüğünde kuzey kalesi olmayanlar derneği)
  • ilk gördüğümde, bulunduğu kırtasiyenin camına yapıştım, ne menem bişey olduğunu anlayamamıştım bile. sihirliydi, resmen etrafından ışıklar saçıyordu. evde yaklaşık 20-30 kutu mini mekanik olmasına rağmen, kuzey kalesi bambaşkaydı. sihirli bir çekiciliği vardı. o güne göre çok pahalı olduğu için, tüm çabalarıma rağmen aldıramamıştım. bu olay bana o kadar koymuştu ki, aynı deneyimi yaşayan en yakın arkadaşlarımdan biriyle ne zaman çilingir sofrasına otursak, klasik hatun veya yaşam zorluklarıyla başlayan geyik muhabbeti, gecenin sonunda mutlaka sarhoş kafayla kuzey kalesi'ne gelir. 26 yaşında iki yetişkin, yıllar sonra kuzey kalesi'nin masum ruhlarına verdiği travmayla ağlamaklı olurlar işte.
  • orijinal adı fort glory imiş. dahası, playmobil fort brave adıyla yeni serisini yapmış:

    http://www.youtube.com/watch?v=nq6fwqbsxga

    çocukluğum bu filmdekileri hayal etmekle geçti ulan!
hesabın var mı? giriş yap