hesabın var mı? giriş yap

  • matematik dersinde kadın öğretmen öğrencilere sorar:
    -bir ağacın dalında 5 tane kuş var. taş attım, iki tanesini vurdum. geriye kaç kuş kalır?
    öğrencinin biri parmak kaldırır ve cevaplar:
    - hiç kuş kalmaz çünkü diğerleri korkudan uçup gider.
    öğretmen gülümser:
    - hayır. doğru cevap üç olacaktı ama bakış açını sevdim.

    öğrenci duruma çok bozulur ama pek göstermez. ders devam ederken tekrar parmak kaldırır:
    - bir soru da ben sorabilir miyim?
    öğretmen izin verir.
    - sokakta üç kadın dondurma yiyerek yürüyor. biri dondurmasını yalıyor, diğeri ısırıyor, diğeri de emiyor. kadınlardan hangisi evlidir?
    öğretmen şaşırır, kızarıp bozarır ama cevap da vermek zorundadır:
    - hmm...şey..yalayan?
    öğrenci yanıtlar:
    -hayır, parmağında alyans olan. ama bakış açınızı sevdim.

    edit: debe'ye falan girmiş ama daha önce yazılmış ki bu. uyaranlara teşekkürler. fava atanlara da çaylar benden*

  • yakın gelecekte osmanlıcalarını da göreceğimiz çocuklar.

    kimseyi seyreylemedim ben
    zat-ı aliyenizden daha evla
    kimseye meşk eylemedim ben
    zat-ı aliyenizden müstesna

    (bkz: asdhashdha)

  • portekizli balıkçıların kullandıkları küçük bir tekne çeşidiyken,geliştirilerek,xvi.yy'da akdeniz kıyısındaki bütün ülkelerin denizcileri tarafından yaygın biçimde kullanılmış.kristof kolomb dahil birçok gezgin,keşif seferlerini karavelalarla yapmışlardır.

  • quantum kimyası final sınavı öncesi tanık olunmuş diyalogdur.

    +bitirim öğrenci: hocam istediğimiz sorudan başlayabilir miyiz ekieğ ehueh
    - profesor: herhangi bir sorudan başlayabileceğinizi düşünmüyorum.

  • aynı iltifatları sen ben etsek, ne abazanlığımız kalır ne de sapıklığımız. elin oğlu stylish dediğinde kızın ağzı kulaklarında iki tur attı mk.

    üstüne bir kelime daha edemeden ağzımıza burnumuza biber gazını sıkar polisi, jandarmayı, belediyeyi, akutu, sahil güvenliği arardı. harbiden coğrafya hem kader hem de kederdir sevgili hemcinslerim.

  • ?'özcan deniz "woody allen'ın kıskanacağı bir film çekmek isterim" demiş. woody allen'ın haberi olacağı bir film çeksen yeter be abim.

  • ahanda en uyuz olduğum müşteri tipi gel hele keke gel bak ne anlatıcam şimdi. te yazın ramazan bayramı haftası diye siparişi yüklü girdik 2 tır geldi. o malları atana kadar canımız çıktı. ardından her yeri domestosla cifle dip köşe bucak temizledik. temizlik arabamız var 3-4 tur dönmüşümdür. herşey bitti tam kasaya geçicem o da ne müşterinin biri geldi yerler cips içinde herkes basıyor süpürge varsa süpürün yazık dedi. lan dedim ne cipsi amk 1 saattir temizlik yaptım her yer cillop demeye kalmadan ne göreyim abartmıyorum ekmek dolabının ordan içecek reyonuna kadar yaklaşık 30-40 adım yerler cips kırıntıları.

    ama nası çıldırdım nası gözüm döndü bulsam yapanı orada sikicem o sinirle. neyse 10 dakkada süpürüp temizledim söylene söylene ama sesli söyleniyorum ki şayet duyuyorsa utansın pezevenk yok efendim nerdeee bunların ar damarı çatlamış ar damarı. kasaya geldim bir araba yanaştı elinde bomboş cips paketini uzattı "ben bunu yödim göçsene gasadan" bi de böyle parmağını ağzına sokup dişinin kenarında kalan cipsleri de yiyo herif gözlerimde etna yanardağı patladı amk şimdi ben bu sığıra neyi anlatacam da anlayacak olm. o günden beri adamın adı yaban kaldı. mına kodumun keltoşu. kel sözlük yazarlarını tenzih ederim sözüm size değil canlar.

  • italyan asıllıdır. katolik eğitimi aldığı halde pek sevmemiş bu durumu. ronald padovana asıl adı. daha küçük yaşta müziğe özel bir ilgi, sıra dışı bir yeteneği olduğu anlaşılmış. trompet çalarak başlamış. new york aşığı bir adam. lisede bas gitara geçiyor, gruplar kuruyor çeşitli isimlerle. en sonunda the elves’e dönüşüyor isimleri, elf denen hayali yaratığı, hayallerinin nesneleştiren bir sembol olarak görüyor. grubu ve ismi yavaşça duyulmaya başlıyor.

    1968 yılında büyük bir trafik kazası geçiriyorlar. sarhoş bir sürücü grubun vanına çarpıyor. ronnie’nin en yakın arkadaşı gitarist nicky pantas ölüyor. ronnie dio kafasından, kafa derisinden ağır yaralanıyor. 100den fazla dikişle toparlanmaya çalışıyor.david feinstein da kazada bileğini kırıyor. hepsi hastanede uyanıyor. dio’nun yüzünde büyük bir yara izi var. grubun cortland’da geçirdiği zamanın ardından, yıllar sonra bir soka dio adı verilecektir. dio da ilk eşiyle cortalnd’da tanışmıştır, şu an abd’de meteroloji uzmanlığı yapan evlat edindiği oğlu da vardır.

    daha sonra elf kuruluyor, rainbow öncesi benzer bir müzikte kafaları. dio’nun ortaçağ söylenceleri, kahramanlık hikayeleri ve düşlere uzanan şarkı formatının ilk örnekleri çıkıyor bu dönemde: nevermore. elf, deep purple açılış grubu olunca ve dikkat çekince, ronnie james dio ve iki elemanla birlikte rainbow’a katılması için teklif alıyorlar.

    rainbow’un ilk albümü, bugün hala 70’li yılların en iyi rock albümleri arasında sayılıyor. dio’nun şarkı sözleri çok ilgi görüyor. ritchie, ronnie james dio hariç diğer elf elemanlarını gruptan atıyor. ikinci albüm daha kısa, 35 dakika. yine mükemmel şarkılar var. dio, kafasındaki müziğe iyice yaklaşıyor. özellikle son albüm long live rock’n’roll ile ayrılık başlıyor. dio, ejderhalardan, rüyalardan, meleklerden ve iblislerden bahsetmek isterken, ritchie blackmore, radyolarda ilgi görecek kısa ve pop şarkılar yapmak istiyor. yolları ayrılıyor. (ilginç olan, ritchie blackmore yıllar sonra tamamen fantezi ve hayali ortaçağ konsepti oluşturmaya çalışmıştır.)

    black sabbath yıllarında, özellikle heaven and hell’de dio şarkı yazım aşamasını neredeyse tamamen kontrol etmiştir. black sabbath ile geçen başarılı yılların ardından, dio olarak kurduğu kendi grubunun ilk albümüyle, kendi kariyerininiz zirvesine ulaşmıştır. holy diver konserleri kapalı gişe olmuştur. heavy metal en güzel yıllarını yaşamaya başlamıştır.

    albümün kapağında murray isimli maskot ilk kez görülmüştür. randy berrett vegene hunter çizimi murray, mutasyona uğramış bir malacovya deviydi. efsaneye göre, dünyayı bir zamanlar yöneten iki kabile malakovya ve sykloplardan, iyiliği temsil eden malokovyalıydı. albümün kapağında bir rahibi boğuyordu, rahip, çocuk tacizcilerini temsil ediyordu. naif bir söylemi olmasına rağmen dio din düşmanlığuyla suçlandı. “iyilik ya da kötülüğün, birinin diğeri olmadan varolmayacağına inanıyorum” diye cevapladı ve düşlerinden bahsetmeyi sürdürdü.

    dio yıllarında, black sabbath’a yeniden dönüşünde, çeşitli organizasyonlarda, ortak çalışmalarında ve son dönemde heaven and hell ile gösterdi ki, yeryüzünün mesleğine saygısı en yüksek insanlarındandı. zaten kendisi de, aşk şarkılarına değil, ahlak şarkılarına inandığını söylerdi. bu anlamıyla, tıpkı hiç tanımadığı ece ayhan gibi bir etikçiydi.

    şarkı sözlerine çok önem verirdi ve hayranlarından da bunu beklerdi. şarkılarını basılı birer şiir gibi düşünürdü. ejderhalardan, kılıçlardan ve kahramanlık destanlarından sıkılmadın mı diye soranlara, hayal etmekten sıkılmayacağım diye cevap verirdi. düşlerin gerçekliğine inanırdı.

    magica isimli kitabını bitirmeye ve söylenceyi sürdürmeye çalışıyordu, umarız yazdıkları gün ışığına çıkar.

    dio’nun bir poetikası da vardı. sözlerdeki kafiyeleri kelime kullanımı ve sesli okunduğunda farkedilen uyumla, yarattığı şarkılar tesadüfi değil, üzerinde çalışılmış, kendi kariyerinin ilk günlerine de gönderme yapan, birleşik ve eklektik bir yapıdaydı.

    daha sonra, istanbul'un sıcak bir yaz akşamında, kendisini sahnenin önünden izlemeye doyamayan bir fanıyla kurduğu göz temasında anlattı ve anladı, müzik ve müzisyenlere duyulan derin sevgide, karşıkılkı fedakarlıkların önemi büyüktür. fedakarlıkla o müziği yapanlar, fedakarlıkla o müziğe ulaşanlar, değerini daha çok bilir. 1987 albümü dream evil ile, yaşamının yönünü bulmasında, beğenilerinin oluşmasında büyük bir etkisi olan sahneyi ve dio’yu pür dikkat izleyen o çocuk da, dio’nun şarkının neresinde “kem göz” işaretini yapacağını bildiğinden, karşılıklı gülümsüyorlar.

    o çocuk, sonsuz hüzünlü bir kadıköy gecesinde panzerler, biber gazı, havada uçan taşlar ve meşaleler arasında “bundan daha kötüsü olamaz" diye düşünüp ilerlemeye çalışırken, dio ona bir ders daha verdi son nefesiyle: her şeyin daha kötüsü olabilir, kuyruğu her zaman dik tut! ejderhalara karşı savaşmaktan yorulma!

    dio haklıydı, dünya, beyaza siyah diyen krallar ve kraliçelerle dolu ve haklıydı ki her şeye rağmen, sayıları az da olsa, kılıcı alıp yürümeye devam edenler var.

    gittiğin yerde ruhun huzur bulsun, adın ve sesin son nefesimize kadar aklımızda ve kalbimizde olacak,

    magic.

  • kayıp yazar olduğum günlerde, tuvalette oturmuş çamaşır makinesinin üzerindeki orkid paketinin üzerindeki yazıları okurken aklıma geldi.

    prehistorik dönem kadınlarının regl çilesi, insanları hayatlarından soğutan çok beter bir şey olmalı. isa'nın çilesinden eski, kanlı, sancılı ve zorlu bir süreç... bu çile, doğal seleksiyonun insan ırkını mükemmelleştirmesi için de bir adımdır bence.

    düşünsene, mağaralarda yaşıyorsun... hijyenik ped diye bir olay yok. onu geçtim hijyenik hiçbişey yok zaten. mikrop kapmaya müsaitsin. kan kokuyorsun, vahşi hayvanları bulunduğun bölgeye çekiyorsun...

    hadi hepsini geçtim... majezik yok lan!!! majezik olmadan olur mu? olmaz! çikolata yok, sıcak su torbası yok...

    iyi ki bu dönemde doğmuşum.