41801 entry daha
  • üst edit: aşağıdaki bilgilendirme yazısındaki çoğu ibareler, yılmaz özdil tarafından 2015 'de köşe yazısı şeklinde yayınlanmış. bunu gerçekten bilmiyordum. bu yazıyı ve anahtar kelimeyi sözlükte arattığımda da daha önce paylaşılmadığına tanık oldum ve başkaları da bilgilensin diye paylaştım. yazılanların altında kaynak belirtilmediği için de kaynak verememiştim. bir yazar sağolsun belirtmiş ve sayesinde öğrenmiş olduk. kendisine teşekkür ederim.

    ikinci olarak, "çalıntı" ithamı çok çirkin. bu mantıkla, sözlükte kaynak belirtilmeden yazılan tüm yazılar çalıntı sayılmalı. zira yazdığımız yazıların büyük bölümü, kendi kelimelerimiz dışında faydalandığımız başka yayınlardan gelmiyor mu?
    kaynağı bulamamışsak ya da etkin arama ve ulaşma imkanından yoksun kalmışsak, bu başlığın altına insanlar bilgilensin diye yazmaktan imtina mı etmeliyiz?

    üçüncü olarak, bilmeden yaptığı bir eksiklik için insanları itham etmeden önce uyarmak için sözlükte mesaj uygulaması var. önce bu cihete gitmek o yazarın iyi niyetini gösterirdi.
    niyeti bağcıyı dövmek ise başka tabii...

    ben, bu tarihi hikayeye ilk defa rastladım ve benim gibi bilmeyenler de bilgilensin diye paylaştım ve sözlüğün verdiği olanak sayesinde yazıyı burada tutmaya devam edeceğim. paylaşırken, debe'ye girip girmeyeceği umrumda değildi, halen değil.
    ***

    paparazzi kavramının/teriminin doğuş hikayesi ilginçtir.

    neden olan olayın geçtiği yer roma, yıllardan 1958.
    amerikalı milyarder peter howard, kontes sevgilisinin doğum günü için roma rugantino gece kulübünü kapatmıştı. mekanda original dixieland jass band new orleans çalıyor, konuklar eğleniyorlardı. davetliler arasında prensler, baronlar, hollywood efsanesi tyrone power, elsa martinelli, anita ekberg, usta yönetmen federico fellini ve daha niceleri vardı. iran hazer havyarı yerlere dökülüp saçılıyor. fransız şampanyaları su gibi akıyordu.
    mısır'ın ünlü kralı faruk da davetliler arasındaydı. ev sahibi milyarder, krala sürpriz yapmak istedi.
    rugantino’nun sahibi romolo’yu yanına çağırdı, "faruk oryantale bayılır, gidin dansöz getirin, en iyisini bulun" dedi.
    saatler gece yarısını gösterirken, “la turca” getirildi.
    asıl adı, hermin arslanoğlu’ydu. istanbullu bir ermeni kızıydı. henüz 15 yaşındayken sahneye çıkmış, birçoklarının tanıdığı zennube, özcan tekgül, aysel tanju, necla ateş gibi o da o zamanın şöhretli oryantalleri arasına girmişti. paris, kahire, beyrut turnelerine götürülürdü. ününe ün katınca türkiye’den taşınmış, dünya jet sosyetesinin eğlence merkezi haline gelen roma’ya yerleşmişti. ad olarak “ayşe nana” yı ona uygun bulmuşlardı, o da bu adı kullanıyordu. “la turca” diye tanınıyordu.
    apar topar getirildiği için yanında kostümü yoktu. ama hiç sorun değildi. partiye katılanların alkol seviyesi iyice yükselmişti. olduğun gibi dans et dediler. beyaz tenli, uzun siyah saçlı, ince belli kadın, ayakkabılarını fırlattı, yalın ayak ortaya çıktı, eteklerini sıyırdı, vücudundan seksapel fışkırıyordu, emredici bir ifadeyle, yere halı serin dedi.
    tüm konuklar, masaların ortasındaki avuç içi kadar yuvarlak pistin etrafında toplanmıştı. roma imparatorluk hanedanından prens hercolani, ceketini çıkardı, halı serer gibi, piste attı. peşinden, diğer centilmenler de benzeri şeyler yaptılar. nana’nın ayaklarının altında, ceketlerden halı oluşmuştu.
    ritmik hareketlerle kıvrılmaya başladı. yırtıcı bakışlarıyla etrafını süzüyor, büyülenmiş bakışlarla seyrediliyordu. işte her şey o anda oldu… ev sahibi amerikalı, üzerindekileri çıkar diye bağırdı. la turca ağır ağır dans ederken elbiselerini çıkardı, iç çamaşırlarıyla kaldı. ok yaydan çıkmıştı. amerikalı bu sefer, sutyeni de çıkar diye bağırdı. rugantino coşku çığlıklarıyla inlerken, ayşe nana kopçayı açıverdi.

    *
    herkes kendinden öylesine geçmişti ki, gazeteci tazio’nun şakır şakır deklanşöre bastığını kimse fark etmemişti. aslında, bu tür prestijli kulüplerin kapısında goriller beklerdi, içeri gazeteci alınmazdı. ama tecrübeli magazin muhabiri tazio secchiaroli her nasılsa içeri sızmış, kimseye çaktırmadan tam yedi kare fotoğraf çekerek bu anları ölümsüzleştirmişti.

    tazio secchiaroli, rugantino’ya girdiği gibi, yavaşça süzülerek dışarı çıktı, motosikletine atladı, doğru l’espresso dergisine gitti. yazı işleri müdürü ve ekip fotoğrafları görünce tırnaklarını yemeye başladılar... şahaneydi ama nasıl yayınlayacaklardı? o dönemin italyasında, çıplak kadın fotoğrafı yayınlamak, nükleer füzenin düğmesine basmak gibi bir şeydi. vatikan ayağa kalkardı. düşündüler taşındılar, göğüs uçlarını beyaz boyayla kapatarak yayınlamaya karar verdiler.

    yer yerinden oynadı… tiraj rekoru kırılmıştı ama italya ayağa kalkmıştı. nana’nın çıplak fotoğraflarını gören katolik yobazlar akın akın kiliselere koştu, “kirlenen gözleri için” günah çıkarttılar. papalık makamı kaşlarını çatarak resmi açıklama yayınladı. bu skandalın asla kabul edilemez olduğunu ilan etti. ayşe nana hedef haline gelmişti, linç ediliyordu. roma polisi tarafından, izinsiz çalışmak ve müstehcen gösteri yapmaktan gözaltına alındı. sınır dışı edilmesi isteniyordu. amerikalı milyarder peter howard tarafından kefaleti ödendi, serbest bırakıldı. ama hayatı mahvolmuştu. sokağa bile çıkamıyor, her görüldüğü yerde yuhalanıyordu.
    o gecenin bütün faturası ona kesilmiş, aforoz edilmişti. kariyerinin zirvesindeyken, iş bulamaz hale geldi. “italyan halkından özür dilerim, katolik kültürüne saygım sonsuz, hatta katolik olmayı düşünüyorum” bile dedi ama nafile…
    affedilmedi.
    *
    sadece 38 koltuklu daracık bir salonda erotik danslar sergileyerek hayatını sürdürmeye çalıştı. uzun yıllar sonra 78 yaşındayken küskün şekilde vefat etti.
    gel gör ki, bu talihsiz güzel kadın, o gecenin konukları arasında yer alan federico fellini’ye ilham kaynağı olmuştu.

    beş defa oscar ödülü kazanan, usta yönetmen fellini, o geceden yola çıkarak, la dolce vita - tatlı hayat filmini çekti.
    film büyük infial yarattı. fellini de ayşe nana gibi saldırıya uğradı, vatikan’ın baskılarına maruz kaldı, sansürlenmeye çalışıldı, hakkında davalar açıldı…
    fellini umursamadı. iki sene sonra, 1960’da filmi vizyona soktu.

    baş rollerinde anita ekberg ile marcello mastroianni oynuyordu. ayşe nana’yı nadia gray canlandırmıştı.
    gazeteci tazio rolünde, walter santesso vardı. gazetecinin filmdeki ismi “paparazzo”ydu.
    la dolce vita’daki paparazzo ismi italyanca tekil şahsiyeti işaret ediyordu. terim döndü dolaştı, bu tür sansasyonel fotoğrafları çeken gazetecilerin ortak sıfatı olarak çoğul terim hüviyeti kazandı:
    paparazzi

    fellini’ye ilham veren, ayşe nana’ydı. ayşe nana’nın fotoğrafını çeken gazetecinin yaptığı iş ise paparazzilik mesleğinin miladıydı. türkiyeli ermeni kızının papa tarafından lanetlenmesi, paparazzilik mesleğinin doğmasına yol açmıştı.
    görsel
  • işe yarar bilgiler içeren güzel bir başlık.
    umarım daha önce yazılmamıştır: herhangi bir sitede kayan bir ekran görüntüsü almak mümkün. bunun için yapmanız gerekenler (ingilizce veya türkçe dil seçeneğine göre):
    ctrl + shıft + ı ile developer tools (geliştirici araçları) açın.
    ctrl + shıft + p ile açılan run (çalıştır) komut satırına:
    full (tam) yazıp entera basın. tarayıcınız resim dosyasını indirmiş olacak.
    dilerseniz deneyip görebilirsiniz. ama çok uzun bir sayfada denemenizi tavsiye etmem.
  • "kuzey kore'nin geleneklerine göre kanunen kadınlar 25, erkekler 27 yaşlarına gelene kadar evlenemiyorlar."
  • "guinness dünya rekorlar kitabı'na göre 1707-1782 yılları arasında yaşamış olan rus kökenli valentina vasilyeva, 69 çocuk doğurarak dünyanın en doğurgan kadını seçildi."
  • kullanıcılara açık yapay zeka uygulamalarını sıralayarak değerlendirecek olursam:
    1. claude: özellikle dile dayalı işlerde enfes.
    2. chatgpt: ilk gözağrım, ama çok sorun yaşıyor ve yavaş.
    3. copilot: microsoft'un gpt 4 versiyonu. ücretsiz olanda kullanmak için creative'i ya da precise'ı seçmeniz gerekiyor. balanced gpt 3.5 modelini kullanıyor.

    4. copilot pro: microsoft'un ofis uygulamalarına entegre ettiği gpt versiyonu. çok yeni ve çok sorunlu.
    5. gemini: google'ın ofis uygulamalarıyla entegre ve youtube'la da. ama kullanıcıya açık pro versiyonu bile gpt 3.5 ayarında.
    gemini'ın yeni modeli 1.5 ultra'yı denemek için ai studio kullanmanız gerekiyor. ki, belirli ülkelere açık; ama neredeyse claude kadar başarılı.

    6. groq: groq ai diye aratırsanız bulabilirsiniz. tamamen ücretsiz. diğerlerinin aksine kendi modelini değil, açık kaynak modelleri kullanıyor. (x'in grok'uyla da ilgisi yok.)
    esas özelliği çok ama çok hızlı bir alternatif çip üzerinden bu modelleri sunması.
    geçen haftaya kadar açık kaynak modellerin hiçbiri 3.5'ten daha iyi değildi. llama 3'le durum değişti.

    ücretsiz kullanmak için groq; ücretli modellerdeyse claude.
    claude'un ücretsiz iki seviyesi var, gpt 3.5'tan bir tık daha iyi, onları da deneyebilirsiniz. fakat, hiçbiri groq kadar hızlı değil.
    gündelik işler için ise microsoft'un edge tarayıcısını indirip, onun copilot eklentisini tavsiye edebilirim.
71 entry daha
hesabın var mı? giriş yap