hesabın var mı? giriş yap

  • raimondo d aronco nun istanbul'da bulunan şaheserlerindne birisi. jean botter'in zamanında alt katında butiği, üstünde terzihanesi ve de atölyeleri ve onun ütündeki 2 ktta da ailesi ile ikamet ettiği muazzam art nouveau örneği yapı. merdiven boşluklarındaki vitraylar bile ince işçiliği ve estetik kaygıları yansıtır. çelik konstruksiyon giriş kısmı ne yazık ki günümüze ulaşamamıştır.

  • türkiye'nin en fırlama futbolcusuydu, şimdi ise en fırlama yorumcusu.

    - hiç bir golü kız arkadaşına hediye ettiğin oldu mu?
    + aynı golü iki farklı kıza hediye ettiğim bile oldu.

  • istikrarlı topçu. trabzonspor'da da kadro dışı bırakılarak formundan hiç bir şey kaybetmediğini bir kez daha gösterdi.

  • uzaydayken olan şeyler. aslında şimdi yazacaklarımı akıl etmek için dahi olmaya falan gerek yok. azıcık üstünde düşünmek yeterli olacaktır zaten. sadece bu yazıda birazcık detaya iniyoruz.

    örneğin uzaydayken ağlayamazsınız. hayır ağlarsınız tabii, ama ağladığınızda bütün gözyaşlarınız yüzünüze yapışıp kalır. aşağı doğru akamazlar.
    şöyle

    uzayda saç sakal traşı olamazsınız. çünkü olduğunuzda kıllar oraya buraya uçup dururlar. aynı şekilde tırnaklarınızı da kesemezsiniz. bu iş için vakumlu ortamlar var. etrafta uçuşan kıl tüy meseleleriniz için de onları bir arada tutan kremler.
    mesela

    uzayda dişlerinizi fırçaladıktan sonra macundan asla kurtulamazsınız. nereye tükürebilirsiniz ki zaten? tek yapabileceğiniz şey tüm macunu yutmak.

    uzayda ekmek de yiyemezsiniz. daha doğrusu somun ekmek yiyemezsiniz. astronotlar lavaş yiyorlar mesela. somunun kırıntılarıyla başa çıkmanız mümkün değil zaten. niye türkler uzaya çıkamadı sanıyorsunuz?
    misal

    (bkz: ekmek yemeyince karnı doymayan türk)

    uzaydaki tatlılar da genelde puding ya da supangle* formunda. böylece dağılmayı rahatça önlemiş oluyorsunuz.
    böyle

    son olarak, uzayda ıslak bezi de sıkamazsınız. neden mi?

  • fred'den çok gol kaçırdığım kupa. tuvalete gidiyorum gol oluyor, mutfağa gidiyorum gol oluyor, telefon çalıyor gol oluyor. ulan hapşırıyorum yine gol oluyor yine kaçırıyorum..

  • tek rakamlı istatistik veren liseliye karşılaştırmalı çok rakamlı bir istatistik veriyorum
    normal sezonda ortalama karşılaştrılması:

    maç başına ortalama sayı:
    kobe bryant 25.4
    michael jordan 30.1

    ortalama ribaunt:
    kobe bryant 5.3
    michael jordan 6.2

    ortalama asist
    kobe bryant 4.8
    michael jordan 5.3

    ortalam top çalma:
    kobe bryant 1.5
    michael jordan 2.3

    ortalama blok
    kobe bryant 0.5
    michael jordan 0.8

    playoff istatistik karşılaştırması

    maç başı ortalama sayı:
    kobe bryant 25.6
    michael jordan 33.4

    ortalama ribaund:
    kobe bryant 5.1
    michael jordan 6.4

    ortalama asist:
    kobe bryant 4.7
    michael jordan 5.7

    ortalama top çalma:
    kobe bryant 1.4
    michael jordan 2.1

    ortalama blok:
    kobe bryant 0.7
    michael jordan 0.9

    bunlar tek sezon değil kariyer ortalamasıdır, kobenin 100 yıl daha oynaması gerekiyor, 1 tane istatistikte bile mj yi geçebilmek için.

    şimdi sonuca gelelim.
    bu adam efsanedir.

    liseli sana bir bilgi:
    nba gecenin 4 ünde uykudan uyanıp izlenir.

  • neden güldüğümüze yönelik umut vaadedici bir açıklama mahiyetindeki teori. bu teoriye göre:
    1. örnek:bir fıkra anlatırken sizi dinleyen kişiyi beklentilerinden oluşan bir bahçede gezintiye çıkarırsınız. ama sonunda beklenmedik bir şekilde, az önceki olayların tamamen baştan yorumlanmasını gerektiren can alıcı bir son cümle söylersiniz. işte alın size karşıdakini güldürmeyi başarabileceğimiz sürpriz sonlu bi espri! beklentimiz yerini yanlış alarma bırakmıştır.
    2. örnek: tıp fakültesi dekanımız yolda yürürken muz kabuğuna basar ve düşer, iki muhtemel sonuç : ya düşüp kafasını kaldırıma vurur ve acillik olur ki buna hiç gülmeyiz veya sapasağlam ayağa kalkar pahalı kıyafetlerindeki tozları temizlemeye çabalar ki buna gülmekten katılırız. düşüp yaralanma beklentisi yerini yanlış alarma bırakmıştır.
    3. örnek:kocaman bir yetişkin minik bir çocukta tehlike uyandıracak şekilde ona yaklaşır. minik çocuk kurbandır ve tamamen dev yaratığın insafına kalmıştır. içgüdüsel olarak kapanarak kendini korumaya hazırlık yapar. ama daha sonra yaratığın koca pençelerinin aslında kendisine minik gıdıklama hareketleri yapmakta olan parmakları olduğunu anlar . ve gıdıklanan çocuk güler. baştaki tehlike beklentisi yerini yanlış alarma bırakmıştır.
    4. örnek:bir bebeği gülümsetmenin en kolay yolu da önce onu korkutup kaygılandırıp, daha sonra bu kaygısının yerini güvene bırakmasıdır. havaya atılıp hızla düşerken tutulan bebeklerin attığı kahkahaları düşünün. veya ciii diye bağırıp ellerimizle kapadığımız yüzümüzün aniden gösterilmesi. baştaki kaygının yerini yanlış alarma bırakmasıdır.

    yanlış alarm teorisi , saçma komedi dediğimiz bu tip gülme reflekslerimizi açıklamaya yöneliktir. ve şöyle açıklar. bu doğanın ''her şey yolunda'' deme şeklidir. gülerek çevremizdekileri yardıma koşmak için kaynaklarını boşa harcamamaları konusunda bilgilendirmiş oluyoruz. kısacası acı beklentisinin karşılıksız çıkması (ki bu karşıdaki biri de olabilir kendimiz de olabiliriz) gülme refleksini başlatıyor. bu vilayanur ramachandran'ın teorisidir.

    benim naçizane fikrim ise bu teoriye küçük bi ek sunacak : belki de kaygının, tehlike beklentisinin vücudumuzda yarattığı dopamin ve adrenalin yükünü, hızlı soluk alıp vermeler (gülme esnasındaki kahkahamız) ile , yani diyafragma hareketleriyle dengeliyoruz. diyafram kasılıp gevşedikçe akciğerde hızlı soluk alıp vermeler gerçekleşiyor ve böylece sempatik sistemin aktivasyonu (akciğerler genişler hava depolar), parasempatik sistemin aktivasyonuyla dengelenmiş oluyor (akciğerler daralır havayı boşaltır.). bu git gel süreci gülme esnasındaki çıkardığımız tekrarlayan sesleri ve soluk alıp verişlerini açıklar. gülerken aslında tuttuğumuz karnımız diil diyaframımızdır.

    ama tüm bu açıklamalar haala , gülmenin neden haz verdiğini, başkasının acısından neden keyif duyduğumuzu açıklamaz diyor ramachandran (öykücü beyin isimli kitabında). oysa bu dediğine de küçük bi katkıda bulunmak isterim. bence karşımızdaki insan düştüğünde bunu komik bulmamızın sebebi, ona gülmemizin sebebi , acı çekmesi diil, bu kazadan ucuz kurtulması, ciddi bir yara almamasının rahatlamasıdır. yani ayna nöronlarımızla anlık bir empati sonrası , düşenin yerine kendimizi koyuyoruz ve çok şükür ciddi bi yara almadım diyerek bu durumu kutluyoruz. (o kadarda kötü diiliz yani ).

  • yukarıda bir arkadaş ismail milli takım alt yaş kategorisinde hiç forma giymemiş, skaldal yazmış. ben size bir örnek vereyim. fenerbahçe'nin göztepe'ye kiraladığı (bkz: emir ortakaya) bu sene göztepe'nin tüm maçlarına çıktı ve şuan taraftarın en çok sevdiği oyunculardan. bugün tr u19 maçında yedek oturtuldu. hayatında hiç profesyonel maça çıkmayan ts'li ali şahin yılmaz ise ilk 11'deydi. çünkü u19 hocası eski ts altyapı hocası. milli takımların genç kategorileri böyle pislik, kokuşmuşluk ve rezilliklerle dolu. ne bekliyosunuz?

  • japonya'da yaşayan bir türk olarak şunu sizlerle paylaşmak istedim. burada, her türlü mağazada, yani konbinisinden tut alışveriş merkezlerine kadar hemen hemen pek çok yerde kasanın yanındaki bağış kutularında türkiye depremi için para toplanıyor. görünce çok duygulandım, paylaşmak istedim.

  • galatasaraylı futbolcuların bu maçı kazanmak gibi bir düşünceleri olmayacak, maça iyi hazırlanmayacaklar, maç bitse de tatile gitsek diyecekler ve maç formaliteden ibaret olacak. fenerbahçe ise en azından şampiyon takımı yendik diye avunacak, hırslı oynayacak ve sezonu iyi kapatmak için elinden geleni yapacaktır. bu şartlar göz önüne alındığında galatasaray 3-0 kazanır.

  • bakın sevgili arkadaslar.
    bu ülkede bursa'nın, antalya'nın, eskişehir, konya'nın, diyarbakir'ın ve daha adını anımsamadığım birçok stadyumun ismi atatürk idi.
    toki sayesinde tamamı yenilendi ve hiçbirine ataturk ismi verilmedi.
    sebebi ise ataturk adinin unutturulma cabası.
    ayrica izmir ataturk stadyumu kaderine terkedildi, istanbul ataturk havalimani kapatildi.
    tum bunlarin hepsi ulu onderi unutturma, hafizalardan silme cabasi.
    su konjonkturde fenerbahce'nin bu karari alma cesaretini takdirle karsiliyorum.

  • komedi bir karar. şimdi tekrar anlatayım.

    7 ekim tarihi, hamas'ın israil'e saldırdığı tarihtir. israil'in gazze'ye saldırdığı tarih değil. 100 days, 100 gün demek. israil'de bazı kişiler veya stk'lar 100 gündür hamas'ın elinde tutulan rehinelerle ilgili farkındalık yaratmak amacıyla böyle bir mesaj seçmişler (sosyal medyada kolaylıkla bulabilirsiniz). bu adam da rehineler için gol sevinci yapmış. ne savaş övmüş, ne bir şey yapmış.

    şimdi eden karzev de aynısını paylaşmış. tahminimce bütün israil vatandaşları da paylaşır. topluca sınır dışı mı edecekler?