hesabın var mı? giriş yap

  • arthur c. clarke ve stephen hawking ile beraber katıldığı bir televizyon programında, carl sagan'a, astronomi ve teorik fizik alanındaki ilerlemelerin astrologların işini ellerinden alıp alamayacağı sorulduğunda carl sagan; "hiçbir şey astrologların işini ellerinden alamaz" diyor.

    doğal afetlerin ertesinde meydana çıkan astrologların, ufologların, yüzeye çıkıp ilgi toplayan buna benzer disiplinlerin temel işlevini istismar olarak görmek, bir tür entelektüel tembelliktir. böyle söyleyerek konuyu kapatamayız zira bu disiplinler, eriştikleri insanlara talep ettikleri bir şey sunuyorlar. karşılığında ne veriyorlar, ödedikleri bedelin fazlasıyla kıymetli olduğunu varsayıp uslama becerisinden vazgeçtiklerini öne sürebiliriz ancak doğal afetler gibi büyük meselelerde uslama becerisi insanların işine zaten yaramıyor. oysa safsata bilimin vaadettikleri, bir açıklamadan ve kafa rahatlığından fazlası da olabilir, safsata bilim, uslama becerisi karşılığında insanlara gerçek bir şey vaadediyor. vaadettiklerini gerçekleştirme becerisi ise başka bir meseledir.

    bilimin meselesi ise kendi başarıları ve inatçılığı ile safsata bilimi nasıl besleyip büyüttüğünü farkedebilmektir. zira bu bilim için, bir halkla ilişkiler başarısızlığından fazlasıdır. bilim, yüzeye çıktıkça safsatalaşıyor ve temel kaynakları ile bağları zayıflıyor. bilim, insanlığın geneline esin sağlayacak ise, bunu amaçlarını vurgulayarak değil soylu kaynaklarının farkına varıp onları dirilterek başarabilir.

  • titanik faciasında ölen ingilizlerin sayısı amerikalıların sayından daha fazlaymış. bunun tek nedeni de ingilizlerin can kurtaran sallarına binmek için sakince sıraya girerek beklemeleriymiş.

    kaynak

    not: yok canım olur mu öyle şey diyenleriniz olacaktır. bu ingiliz uşakların sıraya girme konusundaki meziyetleri dillere destandır. şuradaki haberi okuyacak olursanız kendiniz de göreceksiniz.
    o2 arena diye bir stadyumda yapılan bir konsere girmek için kendi kendierine sıraya girmiş olan ingilizleri görüyoruz. her hangi bir bariyer, yönlendirme veya görevli olmadan kendi kendilerine "s" şeklinde sıra oluşturmuşlar ve o görülmeyen sınırlara son derece saygılı bir şekilde sıralarını bekliyorlar.

  • 1887 yılında başlanan ve 26 ay süren eyfel kulesinin yapımında 3000 kişi çalışmış.
    şaşırtıcı olan; tek bir can kaybının yaşanmaması.
    türk olduğum için ufkum iki katına çıktı.
    biz yarın başlasak, 30 şehit garanti.

  • natalie portman'ın harvard üniversitesi psikoloji bölümünü burslu bitirmesi, nöropsikoloji üzerine çalışması, columbia üniversitesinde terör psikolojisi dersleri vermiş olması (v for vendetta), şöyle ve şöyle yayımlanmış makalelerinin olması. kendisini aktris olarak değil akademisyen olarak tanıtmak istemesi.

    oha ben bu yıl öğrendim bunu. insan psikolojisinin özünü bilmeyen birisi, muhtemelen o kadar iyi rol yapamazdı zaten malum filmlerde. rol oynamıyor aslında rolü yaşıyor sanki.

    edit: linkler gitmiş, tekrar bulup güncelleyeceğim.

    edit2: bu entrym facebook'ta baya dönüyormuş. lakin kendi yazısıymış gibi yazıp kopyala-yapıştır şeklinde paylaşanlar, "alıntı" olduğunu belirtse hoş olurdu. "çalıntı" yapmayalım, "alıntı" yapalım bence.

  • en masum, aynı zamanda en şehvetli ilişkilerin baş rolü olan kişilerdir.

    ayak fetişisti erkekler bir kere çok iyi ayak masajı yapar. daha romantik ve şehvetlidirler. ayak fetişisti bir erkekle sevişirken iş asla oldu bittiye gelmez. seks hayatınız daima renkli olur. dışarıda sözü geçen bir erkek dahi olsa, bir anlığına kontrolü tamamen kadına bırakır. bu da kadının daha cesur bir tavır takınmasını sağlar. onu etkilemek için saatlerce makyaj, saç yapmanıza gerek yok. bakımlı ve ojeli bir ayak yeterli olur. diğer erkeklerin aksine gözü sürekli yerde olur, hele ki yaz aylarında :)

    genelde ayak fetişistleri ayakla ilişkili objelere karşı da bu duyguları hisseder. kırmızı veya siyah oje, topuklu ayakkabı gibi. daha doğrusu bunların hepsi bir bütündür, ayrılamaz.

    eğer bir ayak fetişisti, henüz yeni tanışmışken sürekli ayaklarınıza bakıyorsa, ayaklarınızın resmini istiyorsa, o acemidir. bırakın bakmaya devam etsin.
    eğer bir ayak fetişisti, her şeyi olağanmış gibi gösteriyorsa, ve sizi bu konuda şüpheye düşürüyorsa, o profesyonel'dir. uçuşun tadını çıkarın.

  • antik bir hint masalı vardır, çok eski ama çok büyük öneme sahip bir öyküdür.

    çok büyük ama aptal bir kral sert zeminin ayağını acıttığını söyleyip, tüm krallığın sığır derisiyle kaplanmasını emretmiş.

    ancak sarayın soytarısı bu fikre kahkahalarla gülmüş. o bilge bir adammış.

    demiş ki: “kralın fikri en basitinden komik.”

    kral çok kızmış ve soytarıya şöyle demiş: “bana daha iyi bir seçenek göster, yoksa öldürüleceksin.”

    soytarı: “efendim, küçük bir sığır derisi parçasını kesip ayağınızı kaplayın.” demiş.

    ve ayakkabılar bu şekilde doğmuş.

    bütün dünyayı sığır derisiyle kaplamaya gerek yok, sadece ayağını kaplamak tüm dünyayı kaplar.

    bilgeliğin başlangıcı budur.

  • bi gün esenboğa havalimanı'na gidiyorum birini karşılamak için.
    arabaya bindim.
    klasik ankara soğuğu.
    camlar buzlanmış.
    arabanın kaloriferini açtım, çözülsün diye beklerken tık tık diye bi ses geldi yan camdan.

    adamın biri ben sizin komşunuzum ne tarafa gidiyosunuz dedi.
    havalimanına gidiyorum dedim.
    beni de çevre yolunda elvankent ayrımında bırakabilir misin dedi.
    olur dedim.

    sohbet etmeye başladık.
    öğretmenmiş.
    servisi kaçırmış.
    mahcup bi şekilde konuşuyo.

    mahalleden bahsederken dedi ki cemal abi öldükten sonra tadı kalmadı buraların.
    - o kim abi?.
    - cemal safi dedi şair olan. bizim mahallede yaşıyodu.
    - hiç duymadım valla.

    uyduruktan kendi çapında biri diye düşündüm.
    dur dedi sana bir şiirini okuyayım.
    başladı okumaya.
    bi yandan hızlı gittiğim için hem çok dinleyemedim.
    hem de bulunduğum ortam tuhaf geldi.
    hiç tanımadığım adamın biri bana arabada şiir okuyo :)

    bi 5 dk sonra şiir bitti.
    güzelmiş abi dedim.
    sen eve gidince bi bak internetten dedi.
    yol ayrımında indirdim adamı.

    eve gidince aklıma geldi.
    cemal safi diye aratınca bir de ne göreyim.
    orhan gencebay'ın da okuduğu ya evde yoksan'ın, ayşen'in; candan erçetin'in okuduğu git'in yazarıymış.
    cahilliğimle baş başa kaldım.

    sonra bütün şiirlerini okudum.
    gerçekten çok güzel şiirleri varmış.
    kısacık yolculukta çok değerli bir şey öğrenmiş olmak çok mutlu etti beni.

  • moderatörlerin burada verilen bilginin doğruluğunu araştırmadan şak diye debe’ye sokması ya da ekşişeyler’e alması.

    dün bu başlıkta debe’ye giren bu entry’de suser iyi niyetle ama tek kaynaktan bir bilgi vermiş.
    okuyunca ulan yeni zelanda’da her çiftçi bu işi yapıyor herhalde diye araştırdım. önce ülkede yaşayan iki arkadaşıma sordum sadece güldüler. kaç yıldır buradayız ama ne duyduk ne gördük şeklinde cevap verdiler.
    google’a yazınca da direk ekşişeyler ve bu entry üst sırada çıkıyor. biraz daha detaylandırınca aramayı bu ineklere “kanüllü inek” adı verildiğini öğrendim. olayın yeni zelanda’da geçtiğine dair de bir bilgi yok.
    kanüllü ineklere bir çok kaynakta( ki çoğu tek kaynaktan çıkmış) akademik amaçla bu deliklerin açıldığı, sindirim sistemi hakkında bilgi toplamak, varsa hastalık tespit etmek gibi amaçlarla bu işlemin yapıldığı belirtilmiş. akademik amaçlarla yapılan bu araştırmaların etik kurul izni ile yapıldığı belirtilmiş. endüstride ise devamında bu ineklerin daha fazla süt vermesi amacıyla bu delikten gdo’lu ürün takviyesi yapıldığı da belirtilmiş. bu işlemin de oldukça sınırlı olduğu da ayrıca belirtilmiş. önüne her gelen ineğimin midesine poşet oturursa ne yaparım diye delik açmamış.
    kutsal bilgi kaynağı diyoruz ancak rasgele alınan ilginç olan bilgilerin toplandığı yer haline geliyor burası.
    ayrıca sevgili suserin girdiği 1 yaşı da tekrar almak gerekli.

    kaynak ekleyelim de insanlar okusun.
    wikipedia.
    evrimağacı.
    bbc.
    researchgate.

  • 15. yüzyılda yaşamış osmanlı islam alimi. ali kuşçu'nun öğrencisi, ibn-i kemal'in hocasıydı.
    sahn-ı seman medreselerindeki eğitimi eleştirmiş, molla hamîdeddîn ve molla muhyiddin gibi ilmiye üyelerini hicvetmiştir. ağır tahrik içeren eleştirileri sonrasında ulemadan kalabalık bir grup bizzat ıı. bayezid'e şikayet ederek molla lutfî'nin bir sapkın olduğunu ve halkı da sapkınlığa teşvik ettiğini bildirmişlerdir. sultan bayezid tahkik ve teftişi konusunda emir verince zamanın şeyhülislamı efdalzâde molla hamîdeddîn önderliğinde divan-ı hümâyun'da hatipzâde, molla izârî, molla arap ve molla ahaveyn gibi yüksek ulemadan oluşan bir mahkeme kuruldu. iki yüz kadar şahit de bulundu. özellikle namaz için "kuru kıyam ve inhinadır, andan fâyide yoktur" dediği iddiası tartışmalara yol açtı. hakkındaki iddiaların, onun eleştirel kişiliğinden gücenen taife tarafından üretilmiş olduğu bugün düşünülmektedir. efdalzâde ve molla ahaveyn gibi alimler karşı çıktıysa da, çoğunluğun baskıları sonucu ikna oldular ve idam kararı verildi. ıı. bayezid ise, ulemanın kararına uymak zorunda hissederek istemeden de olsa idamı onaylamıştır. 2 şubat 1494 (pazar) günü at meydanı'nda kılıçla boynu vurularak idam edilmiştir.

  • ust edit: aslinda bu bir rezalet basligi ancak siz sozluk yazarlarini da bilgilendirmek adina basligi boyle actim.

    sifirlanmistir. evet, 2022 haziran ayi itibariyle yeni sistem baslamis ve ekonomi sinifi icin bagaj hakki ilaveten satin alinmadigi muddetce sifirlanmistir. star alliance uyesi olmasiyla, yolcularina premium hizmet sunmasiyla ovunen, ancak bunu bedavaya yapmayip ortalama 2 kat daha fazla fiyat talep eden thy artik ayni ucus deneyimi icin 3-4-5 kata kadar fazladan fiyat talep edebilecek.

    eskiden yurtdisi ucuslarda destinasyona gore 23 veya 30 kiloluk bagaj hakkini herkese sunan thy bunu artik sadece parasini odeyenlere sunuyor. surekli uctugum bir destinasyon icin konusursak, bagajsiz bilet fiyati eski bagajli olaniyla ayni. kontuardaki thy calisani, bagaj hakki istemeyenlere daha uygun bilet saglamak icin bu sisteme gecti thy dese de boyle birsey yok. yillardir uctugum guzergah. fiyatlarin ne oldugunu biliyorum.

    peki nasil 3-4-5 katina cikiyor bilet fiyati? eger thy ile ucmaya alismis ve bagaj hakkiniz var sanip havalimanina kadar gelmisseniz, ucusunuza 1-2 saat kalmis demektir. kontuarda size bagaj hakkiniz olmadigini soyleyip ekstra ucret talep ediyorlar. kendi durumum icin konusursam, gidis-donus 5700 lira olan bilet icin 9000 lira tek parca bagaj ucreti talep ettiler. ucusunuza az bir zaman kaldigi icin ya bu parayi istemeye istemeye odeyeceksiniz ya da ucusunuzu gerceklestirmeyeceksiniz. utanmadan bir de check-in bagajinizi geri donusume verip el bagajinizla ucabilirsiniz diyor cozum olarak kontuardaki thy calisani. valizin icinde ne oldugunun bir onemi yok!

    diyeceksiniz ki bunun bilgilendirmesi yapilmiyor mu bileti satin alirken? kendi sitelerinde yaziyormus, baktim ben de evet yaziyor. bagaj hakkini onceden alsam daha uyguna gelecekti elbette ki. ama ben telefonla araci bir firmayla aldim bileti ve herhangi bir bilgilendirme yapilmadi bana. o firmanin da sucu var tabi ama en buyuk suc thy denen ici bosaltilmaya baslanan firmada. ne bileyim 10 yildan uzun zamandir ayni kurallarla uctugum firma birden, pegasus'a, ryanair'e donusecek. hatta bu saydigim firmalar thy'den daha iyi. en azindan premium fiyatina 0 kilolu bilet satmiyorlar. koskoca thy'nin bu halde dusmesi hem canimi yakiyor hem de sinirleniyorum.

    size daha sinir bozucu birsey soyleyeyim. bu ucuslari kullanan bazi yabanci uyruklu yolcular bu ucaga neredeyse bedavaya biniyor. gidis-donus bilet ve neredeyse 1 hafta otel konaklamasi icin odedigi para 500-600 euro civarinda oluyor genelde. 30 kiloluk bagaj da dahil. benden ise sadece bagaj icin istenen ucret 486 euro. sunu bilin ki, turk vatandasi olarak asla o paraya ayni paketi yabanci turistler kadar uyguna alamazsiniz. ne kadar erken alirsaniz alin. ozellikle de rus turistlere gecilen torpil hic kimseye gecilmiyor. girip bir rus seyahat acentasinin sitesinden siz de bakabilirsiniz. neyse bu baska konu.

    sonuc olarak siz sozluk yazarlarini da bilgilendirmek istedim. bazi destinasyonlar icin hala thy'ye mecbur olsam da alternatifi olan guzergahlarda artik thy'yi kullanmam icin bir sebep kalmadi. iki kruvasan bir bira verdikleri lounge'larini alip baslarina calabilirler. bunun disinda pek de bi farki kalmadi zaten diger firmalardan.

    kaynak