hesabın var mı? giriş yap

  • dünya’nın adaletsizliği vol 2: (öncesi ve çok basit bir özeti için (bkz: #40736439))

    dünya’da zirve denen kesim yani %1, dünya’daki tüm paranın %57’sine sahip. hatta 7 milyar insan içindeki en zengin 358 kişinin yıllık kazancı dünya’daki insanların %43’üne (düz hesap 3 milyarına) eşit. yani yine düz hesapla bu 350 kişiden her biri tek başına 9 milyon insanı doyurabiliyor. dahası, 200’e yakın ülkenin bulunduğu dünya’daki en zengin 3 kişi, en fakir 50 ülkenin toplamı kadar kazanıyor ki bu ülkelerin nüfusu yaklaşık 2.5 milyar. düz hesap olsun diyip en zengin 500 insana bakarsak hepsinin kazancı dünya’nın en fakir 170 ülkesinin kazancına eşit. geriye kala kala 30 ülke kaldığını da hatırlayın. ilk 1300 insan dünyadaki paranın %94’ünü kullanıyor. en zengin 10 insan tüm varlığını hibe etse, en en fakir 1 milyar insan avrupa standartlarında yemek, sağlık, eğitim ve barınak ihtiyaçlarını tam 250 yıl boyunca karşılayabilir. ve 1913’den 1992’ye kadar payların değişmesine bakarsak (11’e 1’den, 72’ye 1’e) bu 500 kişi 2050’den önce neredeyse tüm dünya’nın kazancını ele geçirecekler. mesela 50 yıl önce dünya ortalamasında bir insanın bir ons altın alması için 22 saat çalışması gerekiyordu. artık 200 saat çalışmalı. ilginçtir en değerli madenlerin %90’ına sahip kıta olan afrika’da milyoner olabilmiş sadece 4 insan var. mesela pakistandaki yakıt rezervleri tüm ülkeyi 500 yıl boyunca yakmaya yetecek düzeyde. ama bu ülke günde 18 saat elektirik kesintisi yaşıyor. ben zengin miyim acaba derseniz, ölçüt şu: 3 hafta boyunca günde 3 öğün, en kaliteli ve sağlıklı beslenme şekli denen standartta karnınızı doyurabiliyorsanız, siz de dünyanın en zengin %15’indesiniz. şahsen ben bunu hayatım boyunca dört günlük bayramlarda bile başaramadım.

    en kıyak tabakayı geçtik, geldik en zengin %20’ye. bu insanlar tüm dünya’nın kaynaklarının (enerji, yiyecek vs) %86’sını tek başına tüketiyor. kalan %14 ise sana bana ve tabi 5.6 milyar insana dağıtılıyor ki eşit değil, 1.2 milyar insan günde 1 dolarlık pay alıyor. bu arada 800 milyon insan her gün aç uyuyor ve her gün 60 bini ölüyor sırf açlıktan. önceki entryde bahsetmiştim, 2.4 milyar insanımız var arıtılmış suya erişemiyor. bunların her biri arıtılmış su içsin dersek bunun maliyeti sadece 10 milyar dolar. olimpiyatların ve super bowl’un 10 milyara düzenlendiğini, whatsapp’ın 19 milyara alıcı bulduğunu, bir başbakanın tespit edilen yolsuzluğunun 90-100 milyar dolar olduğunu unutmayalım. basit hastalıklardan ölen insanların sayısı yine milyonlarla ifade ediliyor. biz tüm dünya’nın basit sağlık gereksinimlerini karşılayalım desek (aşı, grip ilaçları gibi basit ihtiyaçlar) 13 milyar dolar gerekiyor. edit ile örnek: afrika'da 0.15 dolarlık malaria aşısı yapılmadığı için her gün 2000 insan ölüyor. başka bir deyişle 150 dolar verilmediği için 2000 insan ölüyor. insan hayatının değeri.

    u.n. türkçe adıyla birleşmiş milletler. birbirinden korktukları için yıllık 1.3 trilyon dolar harcıyorlar silahlanmaya. bu para tüm dünya’nın yeterli şekilde beslenmesini 7 yıl boyunca garanti altına alabiliyor. bu oluşum 7 yılda 5.4 milyon insanın kongo hastalığından ölmesini 3 milyar dolar (0.003 trilyon dolar) ayırıp durdurabilirdi. silahlanma demişken, sadece nükleer bombalar ki amerika bile 250 tanesine sahip, tüm güneş sistemi canlıyla dolu olsa hepsini ortadan kaldırmaya yeter. hatta amerika’nın pentagon’unun savaş için harcadığı yıllık para, 50 ülkenin eğitimi sağlık gibi ihtiyaçlarını karşılamaya yetiyor.

    amerikan yaşam standartı. maalesef bu standart korunsun diye dünya’nın geri kalanı birşeyler kaybediyor. bu ülke insanları çok değil, sadece %10 az et yeseler, yani 1 kg değil 900 gr alsalar, tasarruf edilen miktar tam 60 milyon aç insanı doyurabilir. (amerika nüfusu 280 milyon). çöpe atılan et miktarı da %10 dan büyük maalesef. yılda 800 milyon ton yiyecek, amerika satacak birini bulamadığı için atılıyor. bağışlanmıyor bile. 12 milyon ton meyve tüm aç çocuklara yetiyor buradan hesap edin. en büyük et alıcısı mcdonalds’da çöpe atılması gereken yiyecekleri fakirlere verdiği için işten atılan çalışanların sayısı sadece 2010’da 150. bunu yapmak yasak çünkü. hani türkiye’de 250 bin tavuk kesiliyormuş diyordunuz ya, amerika’da saatte 1 milyon hayvan kesiliyor. insanların obez olmasını geçtim, gelişmiş ülkelerdeki evcil hayvanların bile %40’ı obez. amerika ve avrupa evcil hayvan mamalarına 17 milyar dolar harcıyor. bu para 100 milyon aç insanı yıl boyunca doyurabilir. starbucks kahvelerini üreten güney amerikalı çiftçiler 1 bardak starbucks kahvesi almak için 3 gün çalışması gerekiyor.

    yoksulluklara çözüm bulsun diye kurulan yasal dernekler, amerika’da bağışlanan paraların %1’ini yardım için kullanmak zorunda. kalan %99’uyla istediklerini yapabilirler. müthiş insan bill gates kazandığı milyar milyar dolarların %75’ini bill gates foundation’a bağışlıyor biliyorsunuz. bu paralar bağışlandığı için vergiden muaf oluyor. böylece yasal zorunlulukla harcanan %1, verilmeyen vergiler yanında hiçbir şey.
    sorular üzerine: ortada dolaşan kayıtlara göre bağışlanan paranın %96'ü şirket personelinin maaşlarına ve araştırmalara ayrılıyormuş, %4'ü ise gerçekten yardımlarda kullanıyormuş. vergi kaçırma 101 dersi.

    lafı açılmışken bu ülkenin nobel barış ödülünü kazanan başkanı, obama, dünya tarihindeki en ölümcül silahın üretilmesini sağladı ve sadece o yıl silahlanma hızını %8 arttırdı. artık amerika’nın savaş bütçesi tüm dünya’nın –amerika dahil- sağlık harcamalarından daha büyük. amerika’ya yapılmış en büyük saldırı olan 11 eylül’de 8 çocuk, toplamda 3000 insan hayatını kaybetti. bunun ardından amerika ırak’a girdi ve 650 bin çocuk, toplam 1.5 milyon insan öldürüldü. amerika’daki profesör sayısı 516 bin ve sadece biri amerika’nın suçlu olduğunu söyleyebildi, kariyeri anında bitti. yine 124 profesör filistin olayını vahşi bulduğu için ünvanlarından oldu.

    kozmetik. dünya’nın en büyük katillerinden. kozmetik devam etsin ama meyve aromalı ürünlere meyve harcanmasın dersek 12 milyon ton meyve tasarruf ediliyor ki bu tüm aç çocuklara yetecek bir miktar.

    şirketler. yasal katiller. sözgelimi nestle afrika’ya yardım yapıyorum ayağına bedava mamalar yolladı. bu yeni ürünler için bir insan deneyiydi. sonuçta 400 bin çocuk öldü. nestle’ye bir şey olmadı hatta etiyopya’dan bu mamalar için 6 milyon dolar ödemesini istedi. coca cola bir litre kola yapmak için 9 litre su harcıyor malum. en büyük üretim merkezlerinden biri olan hindistan’da su kıtlığının sebebi olarak coca cola gösteriliyor.

    bir sanatçı milyonlarca insanı kurtarabilirdi. britney spears mesela aylık 780 bin dolar harcıyor. bu rakam 2 milyon çalışan çocuğun okula gitmesine yetiyor. mesela soulja boy 55 milyon dolara yeni bir uçak alırken toplam bağış miktarı 850 dolar. snoop dogg günde 1000 doları sadece esrara harcıyor. bu para 3000 çocuğun açlıktan ölmesini engelleyebilir. sadece amerikalı sanatçıların gelirlerinin %5 ini bağışlaması, yıllık 50 milyon insanın doymasını sağlar. angelina jolie ve brad pitt’in 8. evinin parası 80.000 çocuğun 18 yaşına kadar ev ve yiyecek ihtiyacının karşılanmasına yetiyor.

    evet, yaz deseniz yazabileceklerimin ortalama %25’i bunlardı. daha sizi beni etkilemeyen gerçeklikleri de eklemiyorum. yorum da yapmıyorum.

    edit: sorular üzerine küçük bir ek ve mesaj üzerine bir rakam düzeltmesi.

    editlerle yavaş yavaş soru gelen kısımları açıklıyorum.
    afrika için: (bkz: #40845164)

    *bill gates ile ilgili kısım için özür diliyorum. tekrar kontrol ettim kesin kanıtları yokmuş sadece söylenti bunlar doğru ya da yanlış. adamın hakkını yemeyelim.

    edit: yukarıda aşı adıyla alakalı küçük bir karışıklık olmuş sanırım. malaria aşısıyla alakalı. cek denimen uyardı. bir önceki entry'de kongo diye bahsettiğim aşıya burada malaria demişim. uzun zaman sonra aklımdakileri toparlayıp yazıya dökerken isimler karışabiliyor. bunu tekrar araştırıp doğrusunu en kısa sürede yerine koyana kadar bu haliyle kalsın, rakamlar değişebilir demedi demeyin.

  • gömüldüğü yerden çıkarmaya geldim.

    bugün galibiyet için gereken her şeyi yaptı. tüm değişiklikleri yerindeydi.

    adam altıpastan gol atamıyor. virajı yapamıyorsak bunun suçlusu slaven bilic değildir.

  • "galatasaray, finansal fair play ile boğuşurken benim takımdan tazminat almam doğru olmazdı" açıklamasını yapan, son yıllarda türkiye'ye gelmiş en karakterli adamlardan biridir.

  • varlığını duyduğum fakat hiç izleyemediğim şu videoda seulden ayrılırken oyuncuları tarafından uğurlanışı var şenol hocanın. 2009 yılında oradan ayrılıp trabzonsporun başına geçeceği dönem.hatta videoda da "yarın antremana çıkıcam" diyor. videoyu izleyince başkası adına gururlanmak ne demek ilk defa hissettim. 11 saatlik uçuş mesafesinde,bambaşka bir kültürde,hiç bir kelimesini anlayamadığın bir dilde tamamen takım çalışması ve doğal olarak insan odaklı bir iş yapmaya gitmişsin. geçirdiğin sürede iz bırakmış olmalısın ki futbolcuların sana saygı ve sevgisinden uğurlamaya gelmiş havaalanına. aynı dilde tek kelime diyalog kuramamış insanların üzerinde büyük bir etki bırakmış şenol hoca. onlar bile sizden çok şey öğrendik hocam diyorlar. o anda bile şenol güneş birşeyler anlatmaya,birşeyler öğretmeye çalışıyor ve bence bu sezon beşiktaş soyunma odasında da çokça çınlayacak bir cümle kuruyor; "kendinize güvenin,korkmayın.korku aklın katilidir."

    hocayı izledikçe köy enstitüleri mezunu idealist bir öğretmeni izliyormuş gibi hissediyorum. ego yok,hayatının her anını bir kelime daha öğretmeye adamak var. abartı yok,sadelik var. yaptığı işi en doğru şekilde yapmaya çalışmak var.şov yapmak yok,akıl yürütmek var. şan,şöhret yok,bilimsellik ve akılcılık var. ben yok, biz var.

    şenol güneşe saygı duymamak mümkün değil. ülkemiz için tecrübelerinden faydalanabileceğimiz renkler ve takımlar üstü bir konumda olması gerekirken ligde hala şampiyonluğu var mı yok mu diye boş tartışmalar içerisindeyiz. çok yazık.

  • sayın imparator sevgili fatih terim avrupa şampiyonası sonrasında yapılan eleştiriler ve duyduğu hakaretler için az önce kırgın olduğunu ifade etti.tam hayret edicektim ki sonra dedim ki dur yahu manyakmısın sen ? 24 takım arasında en çok primi alan futbolcusuda maçı bırakmıştı.

    vallahi oturduğum yerden bir gülme aldı beni.

    ülkenin yarısından fazlası açlık sınırının altında , çalışma şartları 3.dünya ülkesi seviyesinde , insanlar yapamadıkları iş için aşağılanıyor , dayak yiyor hatta kurşun yiyor bu ülkede.dünyanın hangi ülkesinde yıllık 3.5 milyon avro alan bir teknik direktörün halka kırıldığını gördünüz?

    bu nedir yahu ? bizim suçumuz ne ? bir tane yahu bir tane empati sahibi alçakgönüllü bir adam yokmu bir kurumun başında?

    bu hayatta adalet olduğuna inan varsa lütfen yeşillendirsin benide inandırsın.

    terim'in maaşı

    edit : (bkz: oğuzcan'ın sesine kulak ver)

  • mükemmel yönetici ve lider denildiği anda her insanın aklında farklı bir imge oluşur. bu kimisi için kolay iletişim kurulan ve çalışanlarını dinleyen bir yönetici kimisi içinde ne kadar stresli bir durum olursa olsun sakinliğini ve soğukkanlılığını koruyabilen birisidir. aslında bize böyle bir soru sorulduğu zaman aklımıza gelen ideal lider tipi genelde “duygusal zekası gelişmiş lider” tipidir.
    bu yazımda liderlikte duygusal zekanın önemini ve duygusal zeka becerilerinizi nasıl geliştirebileceğiniz üzerinde duracağım.

    duygusal zeka nedir ?
    duygusal zeka yani eı (emotional ıntelligence) kendisinin ve çevresindeki insanların duygularının farkında olma ve onları etkin şekilde kontrol edebilme becerisi demektir. yüksek seviyede duygusal zekaya sahip insanlar hissettikleri duyguları doğru tanımlar, bunların ne anlama geldiğini bilir ve içinde bulunduğu duygusal durumun diğer insanlarda ne tür etkilerde bulunabileceğini öngörür.
    duygusal zekası yüksek bir liderin başarılı olacağı tartışmasızdır örneğin en ufak stresli olayda etrafındaki insanlara bağırıp çağırmaya başlayan bir yöneticiyle mi yoksa stres seviyesi ne kadar yüksek olursa olsun sakinliğini koruyup sizleri motive edebilen bir liderle mi çalışmak isterdiniz?

    duygusal zeka gerektiren liderlik özellikleri.

    farkındalık
    farkındalığı yüksek insan her durumda kendisini ve etrafındaki insanların duygusal durumunu doğru analiz edebilir. böyle bir lider kendi güçlü ve zayıf yönlerinin farkındadır ve bu ona büyük bir olgunluk kazandırır.
    farkındalığınızı arttırmak için:

    günlük tutun: her akşam o günkü olayları sakin kafayla defterinize yazarsanız gün içindeki olayları ve sizin bu olaylar içindeki tutumlarınızı daha net şekilde anlayabilirsiniz. böylece hatalı bir tavır içindeyseniz bunu anlayabilmeniz daha kolay olur.

    duygusal durumlarda bilinçli olarak yavaşlayın: öfke veya tedirginlik gibi duygular yaşadığınız durumlarda hemen hızınızı düşürün. bir nefes alın ve sakince köşeye çekilerek içinde bulunduğunuz durumla aranıza zihinsel mesafe koyun. böylece farkındalığınızı arttırarak duygularınızın etkisiyle yanlış kararlar vermekten kendinizi korumuş olursunuz.

    öz denetim
    öz denetim kendi kendinizi kontrol edebilme becerisi demektir. kendini doğru denetleyebilen yöneticiler nadiren etraflarına öfke gösterilerinde bulunur veya aceleyle yanlış kararlar verir. iyi bir liderin mutlaka iyi bir öz denetim mekanizması vardır.

    öz denetim becerinizi geliştirebilmek için:

    değerlerinizin farkında olun: hayatımızı ve tüm kararlarımızı değerlerimiz belirler. bir kısım değerlerimiz bizim için gerçekten önemliyken bir kısmı etrafımızın bize yapıştırdığı “sahte değerlerdir”. hangi değerlerinizin öz değeriniz hangilerinin “sahte değer” olduğunu bilmeniz bir yönetici için son derece önemlidir. bu konuda geliştirilmiş son derece etkili testler ve değer bulma çalışmaları vardır. böyle bir çalışmayı kendinize yaptırmanız bir yönetici olarak karar alırken size büyük fayda sağlayacak ve hatalı kararlar vermekten sizi koruyacaktır.

    sorumluluk alın: yöneticilik, güç ve sorumluluk demektir. ters giden herhangi bir olayda başkalarını veya dış faktörleri suçlamaya başladığınızı anladığınız anda kendinizi durdurun. bazı durumlarda gerçekten dış faktörler önemli olabilir ama kendinizi sürekli dış faktörleri suçlamaya alıştırmak bir yönetici olarak sizi başarısızlığa götürecek bir alışkanlıktır. her güne o gün içinde ters gidebilecek tüm olay ve problemlerden öncelikle kendinizi sorumlu tutacağınız konusunda kendinize bir söz vererek başlayan. sorumluluk alan yöneticiler çalışanları tarafından büyük değer görürler ve kısa zamanda liderlik özellikleri parlamaya başlar. hiç kimse en ufak ters giden olayda suçu kendisine yıkabileceğini hissettiği yöneticiyle çalışmak istemez.

    sakin kalma konusunda kendinizi eğitin: stresli durumlarda sakin kalabilmek kendinizi bu konuda geliştirmeye bağlıdır ve çok az insan doğuştan bu beceriye sahiptir. stresli durumlarda ne gibi davranışlar gösterdiğinizi analiz edin. stresinizi içinize atarak kendinizi felç durumuna mı sokuyorsunuz yoksa stresinizi başkalarına saldırarak mı boşaltıyorsunuz? her insanın stresli durumlara farklı bir tepkisi bulunur. kendi davranışlarınızı analiz ettikten sonra bu tür durumlarda kullanabileceğiniz teknikler öğrenin. mesela nefes çalışmaları yapmak ve stresli durumlarda doğru nefes teknikleri kullanarak stres seviyenizi düşürmeyi öğrenmek akıllıca bir yatırımdır. psiko-didakt tekniklerde kullanılabilir. örneğin ekibinize çok öfkelendiğiniz zaman söylemek istediğiniz negatif şeyleri bir kâğıda yazdıktan sonra kâğıdı yırtıp atmanız hem sizi sakinleştirecek hem de ekibinizin moralini bozacak hareketler yapmanızı önleyecektir.

    öz motivasyon
    kendi kendini motive edebilen liderler dış olumlu uyaranlara ihtiyaç duymadan uzun süreler performanslarını düşürmeden çalışabilir ve liderlik görevlerini yerine getirebilirler.

    öz motivasyon becerilerinizi geliştirmek için:

    kariyerinizi neden sevdiğinizi düşünün: iş hayatının stresi içinde çoğunlukla o an yaptığınız mesleği neden seçtiğinizi ve hangi değerlerinizin size bu kararları verdirdiğini unutmanız olasıdır. eğer severek yaptığınız bir işiniz varsa işinizin hangi yönlerini sevdiğinizi hatırlamanız sizi motive edecektir. ancak eğer işinizi sevmiyor ve o anki pozisyonunuzdan mutlu değilseniz mutsuzluğunuzun nedenleri için daha derin bir analize ihtiyacınız var demektir. böylece olası bir kariyer değişikliğinin planlamasını da yapabilirsiniz. bunun için kullanılan en etkili tekniklerden bir tanesi “5 neden” tekniğidir.

    motivasyon seviyenizi bilin: bir liderin beraber çalıştığı insanlardan çok daha üst düzeyde bir motivasyon seviyesine ihtiyacı vardır çünkü onun bir görevi de çalışanlarını motive etmektir. bu sebeple o an içinde bulunduğunuz motivasyon seviyesini doğru analiz edin. kendinizi yeterince motive hissetmenize rağmen bu seviye liderlik yapmanıza yeterli bir seviye olmayabilir. “lider motivasyon değerlendirmesi” çalışmalarını tavsiye ederim.

    umutlu olun ve her durumda olumlu bir yan görün: negatif düşünce ve olayların olumsuz yönüne odaklanma insanlar için doğal bir durumdur. ancak bir liderin diğer insanlardan farklı becerilere sahip olması lazımdır. bu sebeple “olumlu düşünce” zihinsel yapısını edinmeye kendinizi alıştırın. karşınıza çıkan olumsuz durum veya başarısızlıklarda en azından “bir tane” olumlu yön bulmak için kendinizi zorlayın. bu zihninizi olayların olumlu yanlarını görmek konusunda alıştıracaktır.

    empati
    liderlerin kendilerine bağlı insanları etkin yönetebilmesi için gereken kritik özelliklerden en önemlisi empati becerisidir. empati kurabilen liderler çalışanlarının yerine kendilerini koyabilir ve davranış paternlerini önceden çözebilirler. empati becerisi yüksek liderler kendilerine bağlı çalışanlarda üst seviyede bağlılık üretir. ekibiniz bir kere size bağlandı mı yönetilmeleri çok kolaylaşır. ancak empati kuramıyorsanız kısa sürede size yabancılaşır ve yönetilemez duruma gelirler.

    empati becerilerinizi geliştirmek için:

    karşınızdaki insanların algısını öngörebilmeye çalışın: her tür durumda tek geçerli “doğru” algının sizin algınız olmayacağını ve olayların farklı insanlar tarafından farklı şekillerde algılanabileceğinin farkında olun. olayların ve durumların karşınızdaki insanlar tarafından nasıl algılanıyor olabileceğini düşünün ve mutlaka o insanlara “güçlü sorular” sorarak olayları nasıl algıladıklarını anlamaya çalışın.

    beden dili okuma konusunda kendinizi geliştirin: bazı durumlarda dışarıya verdiğiniz beden dili, yanlış algılanmanıza sebep olabilir ve bu konuda bilgi sahibiyseniz hatalarınızı düzeltebilirsiniz aynı şekilde eğer diğer insanların beden dili mesajlarını doğru okumayı biliyorsanız karşınızdaki insanın duygularını çok daha rahat fark ederek empati kurabilirsiniz. bu konuda ciddi kurumlardan ve hocalardan eğitim almanızı tavsiye ederim.

    duygulara önem verin: çalışanlarınızdan bazen belli fedakârlıklar yapmalarını isteyebilirsiniz. örneğin bir çalışanınızdan mesaiye kalmasını rica ettiğiniz zaman, kızgınlık veya bezginlik duygusu yaşadığını hissederseniz bunu sakın görmezden gelmeyin. kendisini anladığınızı ve sizin de bu yoğun dönemden aynı şekilde rahatsızlık duyduğunuzu ama bu fedakarlıkların mutlaka bir karşılığı olacağı gibi mesajlarla karşınızdaki kişide empati oluşturun. çalışanlarının duygularını önemsemeyen bir yönetici hiçbir zaman lider olamaz.

    sosyal beceriler
    liderlerin hepsi yüksek iletişim yeteneğine sahip ve sosyal becerileri yüksek insanlardır. çalışanlarıyla kolay iletişim kurar ve gerektiği zaman onları nasıl motive edeceklerini çok iyi bilirler. değişimlerin veya krizlerin yaşandığı dönemlerde sosyal becerileri yüksek liderler yüksek performans gösterir.

    sosyal becerilerinizi geliştirmek için:

    çatışma yönetimini öğrenin: çalışanlarınız, yöneticileriniz ve müşterilerinizle çıkabilecek çatışmaları etkili bir şekilde kısa sürede çözebilecek beceriler edinin. “çatışma yönetimi” konusunda kaliteli bir eğitim alın. liderlik insanlara emirler yağdırmak değil esasında iş hayatının gerçeği olan çatışmaları olumlu ve hızlı bir şekilde çözebilmektir. çatışma çözen yöneticiler el üstünde tutulur ama çatışma üreten insanların kariyerleri başarısızlıkla sonuçlanır.

    iletişim becerilerinizi geliştirin: iletişim hayatın en temel becerilerinden bir tanesidir ancak bir yöneticinin diğer insanlardan farklı olarak mutlaka üst düzey iletişim becerilerine sahip olması lazımdır. bu konuda kendinizi geliştirmek için hiçbir öğrenme fırsatını kaçırmayın.

    doğru şekilde takdir edin: eleştirmek dünyanın en kolay şeyidir. herkes, her şeyi, her konuda, her zaman eleştirebilir. ancak insanları övebilmek zordur çünkü kendi egonuz sizi bu konuda çoğu zaman engeller. bir yöneticinin çalışanlarının başarıları için doğru şekilde yapacağı övgü çoğu zaman en etkili yönetim aracıdır. doğru yapılan övgü ve takdir birçok insanı kazandıkları maddi getiriden çok daha etkili motive edecektir. bir yöneticinin kötü mü yoksa iyi mi olduğunu anlamanın en basit yolu çalışanlarını eleştirme ve takdir şekline dikkat etmektir. kötü yönetici çok eleştirir ve az takdir eder. eleştiriyi herkesin önünde ama takdiri herkesten gizli yapar. iyi yönetici yani lider çok takdir eder ve az eleştirir. eleştiriyi herkesten gizli ama takdiri herkesin önünde yapar.

    kısacası eğer başarılı bir lider olmak isteyen bir yöneticiyseniz veya yöneticilik basamaklarını tırmanan bir çalışansanız, edinmeniz gereken en önemli beceri duygusal zeka becerisidir.

  • ben bu adamın iyi biri olduğunu muslera ile olan ilişkisinden ötürü zaten düşünüyordum ama fenerbahçeli olduğu için içimde kendisine karşı bir mesafe vardı. muslera'nın arasının bozuk olduğu biri mi var sanki diyerek bu adamın muslera'ya karşı olan tavrını normalleştirmeye çalışıyordum ama deprem günü yaptığı yayını görünce iyi kalpli biri olduğunu anladım.

    bundan daha önemlisi de belki de binlerce hayatı dolaylı yoldan kurtarmış oldu çünkü yaptığı yayını görene kadar depremin büyüklüğünü kimse doğru düzgün anlamamıştır. bu kadar ünlü birinin, böyle bir video yayınlaması insanlarda "ne oluyor lan" etkisi yarattığına eminim.

    aynı zamanda kendisi gs tv'nin yardım yayını teklifini de kabul etmiştir. ilk galatasaray iç saha maçında da kendisine tezahürat yapılması gerektiğini düşünüyorum. kisaca iyi kalpli biridir bundan sonra ne olursa olsun kimse hakkında kötü konuşmaz, kötü konuşanın kendisi kötüdür.

  • futbolu bu kadar hayatının merkezine koyan tiplere feci acıyorum. izlersin heyecanlanırsın yenilince söversin şampiyon olunca deli gibi sevinirsin anlarım da bu nedir amk. koskoca koç ailesini temsil eden adam galatasaray ile kafayı bozmuş. git hayatını yaşa birader. hayat sana gülmüş. şanslı olarak dünyaya gelmişsin. gece yatmadan önce galatasarayı mı düşünüyorsun napıyorsun. bunlar hani gizli tarikat falan bağlantılıydı amk. adam konuşurken neredeyse ağlayacak kadar stresl bi durumda. bu mu derin bağlantılı aile hahahaha.