hesabın var mı? giriş yap

  • "tanrılarının bakire bir insandan ölümlü bir çocuk tasarladığına inanan milyarlarca insanın yaşadığı bu dünyada, insanların çoğunun azıcık hayal gücü olması şaşırtıcıdır."
    yeşil taylor simms'in alan notlarından (tarihçi)

    (bkz: yazıyor durduramıyoruz)

  • youtube'da herhangi bir videonun bir bölümünü kaydetmenin mümkün olması.

    uzun metrajlı bir videonun içinden birkaç dakikalık kısmını kullanabilmek için videonun tamamını indirip edit programlarıyla kırpma zahmetinden kurtulmanın yolunu buldum bugün, bilmeyenler için anlatayım kısaca:

    1)sözkonusu youtube videosunun altında paylaş yazan yere tıklayıp altta çıkan linki kopyalıyoruz.

    2)vlc programının ''ortam'' sekmesinde yer alan ''ağ akışı açın'' satırına tıklayıp açılan pencerede ''ağ'' sekmesinin altında beliren adres çubuğuna yapıştırıyoruz.

    3)''oynatın'' butonuna basıp youtube videomuzu vlc'de oynatıyoruz ve kaydetmek istediğimiz bölüme geldiğimizde altta yer alan ''kaydet'' butonuna basıp kaydı başlatıp bitirebiliyoruz. kaydettiğimiz bölüm bilgisayarımızın ''videolar'' klasöründe hazır vaziyette.

    kolay gelsin.

  • (bkz: ultima online)

    birçok farklı online oyun oynadım ama bu oyun bir başkaydı. 97 yılında çıkan uo için bu oyunun hayranlarının hep söylediği bir söz vardı "ultima bırakılmaz sadece ara verilir" diye. gerçekten de öyleydi artık uo'yu bıraktım deseniz bile bi bakardınız aylar sonra ya da 1 2 sene sonra eski arkadaşlarınız yine toplanıyor ve sizi de çağırıyorlar. ben biraz takılırım çok oynamam diye yeni sunucuya başlardınız ve saatleriniz bilgisayarın başında geçerdi. savaşçı ve büyücü karakterlerin yanı sıra, zanaatkar karakterlerle oynayabiliyor olmak bu oyunu gerçek bir rpg yapıyordu. kimi zaman savaşçı karakterinizle oyuna girer loncalar arası savaşlarda savaşırdınız. 1-2 saat sonra ise zanaatkar karakterle girer, az evvel savaştığınız düşmanlarınızdan birinin zanaatkar karakteriyle kendinizi muhabbet ederken bulurdunuz. evinizde dostlarınızla sohbet ederken bir anda katiller gelip evi basabilir ve sizi öldürebilirdi.

    yazının başında bu oyun bırakılmaz demiştim evet ama ben artık gerçekten bıraktım. en son 2012 yılında ünlü nebula sunucusunda oynuyordum ve bir daha da oynamadım. güzel zamanlardı tabii ama bize geriye bıraktıkları artık sadece, anılar ve bazı güzel dostlar.

  • 28 aralık'ta çıkacak ve 5 saat 12 dakikalık bir bölüm olacak. bandersnatch, fantastik bir romanı oyuna dönüştüren genç bir programcının maceralarını ele alacak. başrolde fionn whitehead, yönetmen koltuğunda ise david slade yer alıyor. interaktif bir yapıda olacak ve netflix’in yeni geliştirdiği “kendi maceranı kendin seç” özelliği kapsamında hikaye izleyicinin seçimlerine göre ilerleyecekmiş. ulan siz bize ne yapıyorsunuz ya allahsız kitapsızlar! gel de sabret şimdi.

  • meseleyi sadece ön plandaki politikacılar ve siyasi partilerden ibaret görenlerin spor toto oynadıkları sonuçlardır.

    bugünkü iktidar yapısı, 2000 öncesi sosyo ekonomik yapının yaşadığı dönüşümün ve neredeyse elli yıllık bir dönemin sonucunda meydana gelmiştir. 2002 yılında sandıktan çıkan sonuç, türkiye'nin çarpık kapitalistleşme buna bağlı olarak büyük şehirlerin gettolaşması sonucu kurulan bozuk düzenin eseridir. % 10 barajı bu eseri çabuklaştırmış, hızlandırmıştır. oysa akp iktidarı 1990'ların başından itibaren bağıra bağıra gelmiştir.

    mahallenizdeki karadeniz fırını, onun müteahhit dayısı, muşlu minibüsçü, birden bire patır patır şube açmaya başlayan vanlı market sahibi, kayserili şarküteri zinciri, sokağın köşesindeki afyonlu badem bıyık süthaneci... istanbul, ankara, izmir, bursa, kocaeli, sakarya... 90'lara yaşı yetenler o zamanın bu gelişimine tanık olmuşlardır bilirler. büyük şehirlerin nasıl köyden gelenlerce ele geçirildiğini, ekonominin nasıl el değiştirdiğini gördük hepimiz.

    belediyeler önce gitti, kimse fark etmedi, imar planları, arazi rantları nasıl eş-dost müteahhitleri palazlandırdı, kimse anlamadı. bütün büyük şehirler, doğu, iç anadolu ve karadenizli girişimcilerin süpermarketleriyle doldu, uyanamadı kimse... minibüsçü, taksici, temizlikçi hep başka başka yerlerden gelmişti.

    cumhuriyetin büyük sermayeleri başka büyük işlere daldı. marketçilik, müteahhitlik, sütçülük, peynircilik yapacak halleri yoktu. bir anlaşmaya vardılar kimse fark etmeden. bu ufaklıklar onların tekelleşme eğilimine dokunmayacak, onlar da bu ufaklıkların palazlanmasına ses etmeyecekler.

    ve 2002'de iktidar değişti. değişen türkiye'nin elli yıllık siyasi ve ekonomik birikimiydi.

    bu ekonomik altyapı değişmeden iktidar de-ği-şe-mez!

    ekonomiyi ele geçiren bu dünkü köylüler şehirlileştikçe elbette siyasi yönelimleri etkilenecek. fakat bunun olmasına henüz biraz var. yerel seçimler büyük şehirlerde değişimin başladığını gösterdi. fakat henüz çok erken. ortaya çıkan kımıldanış, 2002'deki gibi bir değişime güç yetiremez.

    kuru artırmak, enflasyon baskısı yaratmak pahasına müteahhit neden fonlanıyor, otoyol ve hastane ihaleleriyle büyük inşaat firmaları neden on yıllar boyunca gelir garantisi elde ediyor, iletişim ve enerji tekelleri neden yandaşa veriliyor sanıyorsunuz.

    ekonomik altyapıyı ayakta tutmak için. çünkü orası bozulursa iktidarın değeişmesi anlık bir mesele. parmağının ucuyla dokunsan devrilir.

    fakat öteki türlüsü yıllar yıllar alacaktır.

    mesele türkiye'nin kapitalistleşme ve buna paralel gelişen şehirllileşmesinde saklı...

    edit: 1976 yapımı kapıcılar kralı filmini izlemenizi tavsiye ederim. gülüp geçtik belki hep ama film türkiye'nin son 40 yılını anlatıyor. nedir o filmin hikâyesi; köyden gelen kapıcı şehirdeki ticaret ve sermaye burjuvazisi (bakkal ve übeyit bey) işbirliği kurarak, en sonunda apartmanı satın alır ve dün kendisine posta koyan emirler veren bütün herkesi kiracısı yapar. kapıcılığı da yine kimseye bırakmaz. alın size akp iktidarı! seyitoğulları apartmanı türkiye'dir.

    edit2: imlâ hataları giderildi.

  • 1000. entry'mi sana yazmak istiyorum. inşallah en kısa zamanda başımızdan gidersin. ekonomik durumlar ve mülteci sorunları; düşündükçe kanımı çekmeye ve çok fazla canımı sıkmaya başladı. 30 yaşımda tüm günümü bunları düşünerek geçirmek istemiyorum. senin yüzünden ev, araba vs almayı geçtim, ayda bir bile rahat rahat dışarı çıkıp yiyip içemiyoruz. aslında kendimden umudu çoktan kestim de bizden sonra gelecek olanları düşünüyorum. herkes güzel bir hayatı hak eder!

  • güven vermeyen bir hukuk sisteminde çok yanlış bir cezalandırma şekli olacaktır.

    çok değil, daha yakın zamanda cemaatin yargıya sızdığı dönemlerde onlarca hatta yüzlerce masum insan cezalandırıldı. o dönemde idam cezası aldığını düşünün o insanların. kim bunun hesabını verebilir şimdi? nereden biliyorsunuz büyük suçların masum insanların üzerine yıkılmayacağını?

    çok açık ve net olarak, idam cezasını savunan varsa ya aklı çalışmıyordur ya da çok farklı hesaplar peşinde koşup farklı kişilere hizmet etmektedir.

  • abd'li şirketin sahibinin türk olduğunu yazmaktan çekinerek ne kadar korktuğunu belli eden şahısa ait açıklama.

    katar yolcusu kalmasın...

  • edit: biz amaçlarımızı ve bu mitingi neden düzenlediğimizi size kısa bir video yaparak anlattık. youtube

    arkadaşlar valilikten izin alabilmemiz için ankara'daki mitinge katılacak olanlardan en az 5 imza daha toplamamız gerekli. imza toplandıkça entry'i editleyeceğim.

    sevgili ekşi sözlük yazarları, valilik izinleriyle birlikte bir miting yapmak için süreci organize etmeye çalışıyoruz. bu noktada yaptığımız çalışmalarla ilgili twitter ve telegram sayfalarını takip edebilirsiniz. 24 haziran günü yapacağımız mitinge ankara’da olan bütün arkadaşlarımızı davet ediyoruz.

    ayrıca belirtmek isteriz ki süreci tamamen şeffaf ve katılıma açık bir şekilde yürütüyoruz. isteyenler telegram grubumuza gelip tartışabilir hatta bizimle iletişime geçip elinden geldiğince katkıda bulunabilir. paramız, desteğimiz ya da gizli ajandalarımız yok. sadece haklı ve ortak taleplerimiz var!

    taleplerimiz:

    1- sayın kemal kılıçdaroğlu bu ve bundan önceki seçimlerde izlediği yanlış politikaların sorumluluğunu üstlenmeli ve görevinden istifa etmelidir.

    2- "parti içi demokrasi"nin tesis edilmesi:

    chp üst yönetimi parti içi reform taleplerini duymazdan gelmekte ve hatta bastırmaktadır. delegasyon sistemi, parti içi muhalefetin yükselmesini ve parti politikalarında belirleyici rol almasını engellemektedir. görünen o ki bu durum, partinin kılcal damarlarına kadar işlemekte ve parti politikalarının belli grupların tekeli altına kalmasına sebep olmaktadır.

    3- "atatürkçü çizgiye dönüş"ün sağlanması:

    chp hem kendi ideolojisinden hem de ülkemizin kurucu değerlerinden uzaklaşmıştır. "atatürk'ün çizdiği yolda" hareket ederek ülkemizin kurucu liderinin belirlediği ilke ve inkılaplarına geri dönmek zorundayız.
    atatürk'ün mirasını taşıyan chp'nin, kurucu değerlerinden uzaklaştığını görmek pek çok kişi için hayal kırıklığı yaratmaktadır. partinin kurucu değerlerine saygı göstermeyenlere karşı bir duruş sergilenmesi gerekmektedir.
    türkiye cumhuriyeti'nin kurucu lideri olan mustafa kemal atatürk'ün ilke ve inkılapları, en temel rehberimiz olmalıdır. hepimiz laik, çağdaş, demokratik ve sosyal hukuk devleti ilkeleri etrafında toplanmalıyız. bu ilkeler, ülkemizin çağdaşlaşma sürecini başlatan ve türkiye'yi modern dünya ile entegre eden yegane rehberdir. ancak ne yazık ki, chp'nin bu konuda gereken iradeyi ortaya koyamadığını görmekteyiz. atatürk'ün ilke ve inkılaplarından uzaklaşan bir chp, ne yazık ki kendi öz değerlerinden ve kökenlerinden de uzaklaşmış olur. bu durum, partinin sadece geçmişiyle değil, aynı zamanda geleceğiyle de bağını koparır.

    4- "halkın sesi"ne kulak verilmesi:

    halka daha fazla temas etmek ve halkın ihtiyaçlarını daha iyi anlamak, partinin başarısı için kritik önem taşımaktadır.

    5- "yenilikçi genç tabanın" isteklerine daha fazla önem verilmesi ve bu tabanın parti yönetimine dahil edilmesi:

    koltuk sevdası ve kadrolaşma eğilimi, partinin yenilikçi ve genç enerjisini engellemektedir.