hesabın var mı? giriş yap

  • coğrafya hocası tahtaya gelişigüzel bir türkiye haritası çizer*. dalga geçmek isteyen bir öğrenci:
    - hocam siz ne kadar güzel çiziyorsunuz! kikir kikir!
    - bilmiyor musun, ben eskiden kestaneciydim.
    sonra sınıf kopar ama eleman anlamadığı için derin lafı, mal mal bakınmaktadır.

  • genellikle çocuklukta yaşanan travmalara karşı geliştirilmiş bir savunma mekanizmasıdır. yaşadığı büyük olumsuzluktan kaçış yolunu bulamayan çocuğun beyni, bulunduğu ortamı gerçek değilmiş gibi göstererek bireyin yaşadığı kötü olayla baş edebilmesini sağlar. ilerleyen yaşlarda kişi her kaygı/stres anında istemsiz olarak bu savunma mekanizmasını kullanabilir yani depersonalizasyon yaşayabilir.

  • - oğlum sende kazım koyuncu'nun hacettepe var mı?
    - var. gönderiyim mi?
    - göndersene bi zahmet.
    sending... volkan konak - cerrahpaşa.

  • kar oranını alıp götürendir. basit bir hesap ile;

    alış fiyatınız x, satış fiyatınız da y'dir. y'de x+(%25x)'dir. bu durumda da kar oranınız da %25'dir.

    fakat alıp işleyeceğiniz malı x fiyatına değil x + kdv fiyatına alırsınız, bu yüzden de malı y fiyatına değil, y + kdv fiyatına satarsınız.

    şimdi x ve y olarak belirlediğimiz birimlere değer verelim;

    kar oranımız %25 olduğu için;

    x = 100 ise y = 125

    işin içine kdv girdiği için biz x'i 100 liraya değil 118 liraya alıyoruz ve kar oranımızı korumak adına 125 liraya değil 147.50 liraya satıyoruz.

    118 liraya alınan malzemeyi 147.50 liraya satılmış olduğumuz için %25 kar oranımızı korumuş oluyoruz. fakat bu kar oranını koruma operasyonunda herhangi bir dalavere yapmazsak karlılık kağıt üzerinde kalıyor. nedenine gelirsek;

    malı kdv yüzünden 18 lira fazla fiyata alıp, oranı korumak adına satışı yükselttiğimiz için 22.5 lira kdv ile satıyoruz. böylece kdv devri 4.5 lira artmış oluyor. peki bunun zararı bize ne oluyor dersek;

    kdv dahil 118 liraya aldığım malzemeyi kdv dahil 147.50 liraya sattığım için 4.5 lira daha fazladan kdv ödüyorum, bu yüzden asıl satışım 143 liraya denk geliyor.

    bu da kar oranımın %25'den %21,2'ye düşmesine sebep oluyor. peki bitti mi? hayır tabii ki;

    daha sonra bir de gelir vergisi hesaplanıyor bunun üzerinden vs vs derken karlılık dediğimiz kavram %15'lere kadar düşüyor. peki bitti mi? hayır tabii ki;

    bir ürünün alıp işlenip satılması esnasında oluşan giderler de %10-15 arası bir masrafa denk geliyor. böylece kar oranı denilen kavram neredeyse sıfıra iniyor. peki bitti mi? hayır tabii ki;

    neredeyse cebime kalacak kazanç olan %3.8'i kdv farkına ödediğim için kar oranını yüksek tutmak gerektiğini anlıyorum. o yüzden kar oranımı %30-35'lere çıkartmam gerekiyor. fakat piyasanın belli bir yüzdesi olduğu için çıkartamıyorum. peki bitti mi derseniz, evet bitti, sonuca gelirsek;

    118 liraya alınan malı 147.50 liraya satarken fazladan 4.5 lira ödüyor olmam çok yüksek bir rakam değil belki de, ama 118 lirayı 1.180.000 lira olarak görmeye ne dersiniz ?

  • basketbolun oynandığı ilk zamanlar her yerden atılan basketler 2 sayı olduğundan basketbol tamamen uzunların hegemonyasında bir oyunmuş. daha sonraları kısalarda basketbol oynayabilsin ve kısalarıda teşvik edebilmek amacıyla 3 sayı kuralı getirilmiş.

    hey gidi günler hey. bizim zamanımızda basketbol topu mu vardı lan. kutu kolayı ezip potaya atardık. sektirip gibi yapmazsan steps oluyordu. bazen top pardon kutu, kalırdı potada direği sallardık. içeri düşerse yine sayı olurdu. o dönem zaten onunla 3 sayı atabilen direkt darüşşafaka da idmanlara çıkıyordu. blok yaptığım bi arkadaşın kafası yarılmıştı, sonra o arkadaş ailesi tarafından draft edildi. basketbol topu almışlardı.
    sitrıtbol havası yakalamak için arkadaşın biri teyip getirmişti. küçük ibo eşliğinde az pota altı mücadelesi vermedik.

    şuan elimde kutu kolam enbiyey finalinin tekrarını izliyorumda çoh duygulandım lan. lebran ceyms söyle bakalım şimdi sen mi büyüksün ben mi...

    ay lav tis geym.

  • insanlar hipnotize olmuş gibiler, yaşananları kimse ciddiye almıyor. televizyonlardan şeriat marşları okunuyor, dünyaya kılıç sallanıyor. cumhuriyetin kurucularına hakaretler, bütün komşularla savaş pozisyonuna geçmeler, tarihler üzerinden verilen sembolik göndermeler... baroları böldüler, daha bu sabah sansür yasası kabul edildi. kadın cinayetleri, köpek tecavüzleri... böyle onlarca skandal. birkaç günde yaşanılanlar bunlar.

    anlayamıyorum, bu derin şok halini ve insanların tepkisizliğini anlayamıyorum.

    muhalefet aynı şeyi geveleyip duruyor: anketlerde oyları düştüğü için bunları yapıyorlar. so what? umut bağlanılan seçimin tarihi de 2023, üç yıl sonra... ulan üç ay içinde yapılanları şuraya yazsak üç yıl içinde yapılabilecekler dudağımızı uçuklatır. o derece çıldırmış gibiler.

    nedir bu şok hali, bu duyarsızlık, bu vurdumduymazlık? bu kayıtsızlık nedir? seçimlerse mesele, gerçekleşeceğinin garantisini “yüzde 100” kim veriyor? yahu ne oluyor, neden herkes bu kadar rahat ve bir bildiği varmış gibi davranıyor? ki varsa söyleyin de endişelerimiz dinsin, yüreğimiz hafiflesin.

  • ulan hep tıraş. kültür önemliymiş de, iyi adam kalmamış da, ailesinin onaylaması lazımmış da, salla babam salla. çok düzgün arkadaşlarım var okumuş, kültürlü, iyi niyetli ama aileleri varlıklı değil. gariplerim hepsi yolda yürürken kaldırım parkelerini sayıyorlar.

    ülke çok ciddi bir ekonomik krizde ve erkeklerin yalnızca %5-10'u ekonomik olarak iyi durumda. onları match ettiğimizde kadınların %90-95 civarı da otomatik olarak eşleşemiyor işte.

    ne kadar meraklısınız la yalan söylemeye...

  • adam kibarlik etmis, kendini suclamis. illa “degersiz” oldugun suratina carpilsin mi istiyorsun? nasil bi’ cevrede ortamda yetisiyorsunuz mk siz.

  • usul esastan önce gelir.
    doğru bir şeyi yanlış şekilde söylemiş kişidir. yaptığı da net şekilde yanlıştır.