hesabın var mı? giriş yap

  • ortalama 1000-2000 ordulu bir bombardıman trolleri var.ilk önce 5000-10.000’lik arası bir bot tweet atımı ile gündeme sokuluyor.sonra bu kendi troll ordusu yazmaya başlayıp birbirlerinin tweetlerini beğenerek öne çıkarıyorlar ve bot tweetler aşağıya iniyor.normal biri girdiğinde çok büyük bir tepki varmış algısı çıkıyor.bu troll ordusu dışında,köşe yazarları,gençlik kolları da sonradan tweet ekleyebiliyorlar duruma bağlı.sonra twitter farkedince bu botla yazılan kısmı siliyor ve geriye sadece kendi tweetleri ile gündem de kalıyor kalabildiği kadar.genellikle kendi kendilerine kaldıklarında 2-3 saat maksimum sürüyor.iyi akşamlar.

  • araştırma görevlisi olduğu andan itibaren;

    a) danışman hocasının kadrolu kölesidir. bina içi, binalar arası hatta kampüs dışı, araştırma görevlisi oluşuyla ilgili/ilgisiz her tür ayak işine koşturmakla mükelleftir.

    b) tez izleme komitesindeki diğer hocaların da emir eridir. danışman hocasının yüklediği kadar olmasa da, onların "rica ettiği" her tür işi seve isteye yapmak, sağa sola gitmek zorundadır.

    c) bölümdeki diğer hocalar da denk getirebildikleri anlarda ona iş yüklemekte beis görmeyeceklerdir. zira ülkedeki en güçlü dokunulmazlık profesörlere verilmiştir ve zavallı genç akademisyenimizin tüm kariyeri bu hocaların çoğunluğunu oluşturacağı veya etki altına alacağı jürilere bağlıdır.

    d) hocalar genelde bilirkişilik, ödenekli projeler, danışmanlıklar gibi, asli görevleri olan eğitim/öğretimden çok daha mühim(!) işler peşinde olduklarından, derslere girmekte pek de istekli olmayacaklar ve araştırma görevlimize "hadi sen gir de bugün bir uygulama yapın" falan diyeceklerdir. sınav zamanları gelince de hocalar sınıfa, amfiye 5-10 dakika uğrar, kalan 1 hatta bazen 2 saat boyunca ise araştırma görevlileri ayakta sınavı takip ederler.

    ezcümle; akademik hayatında, iç mekan - dış mekan ayrımı olmaksızın, yaya olarak en fazla kilometreyi araştırma görevlisi olduğu süre boyunca kat edeceği, en çok ayakta kalacağı süre de bu döneme denk geleceği için dayanıklı ve rahat bir ayakkabı seçmek zorundadırlar.

    ne yapaydı? makosen mi giyeydi?

  • devletten en kötü 2500 lira maaş alan askerlerdir. en az lise mezunu olmaları gerekmekte ise de bir uzman çavuş eğitim seviyemizin geldiği durumu bana göstermiştir.

    askerdeyken bir konuşma sırasında hitlerle ilgili bir şey söyledim. 'kim?' dedi. hitler dedim alman, nazi... 'hit mi?' adı dedi. ahmetler mehmetler gibi bir şey söylüyorum sandı. yok dedim adı hitler, adolf hitler. hıı dedi. lise mezunu birinin en azından hitleri tanıyacak kadar genel kültür seviyesinin olmasını beklemek benim hatam mı bilemedim...

    mesaj üzerine edit: ilköğretim mezunu olmak yetiyormuş*

  • brutalizm pek bilinen bir mimari akım değil. ankara'da bazen önünden geçip gittiğimiz, bazen de bakıp garip bulduğumuz binaların türkiye'nin en iyi brutalist mimari örnekleri olmaları ne kadar ilginçtir değil mi?

    hani ankara için soğuk, gri, kasvetli şehir derler ya. o kasvetin içinde brutalizm göğe kaldırılmış devasa bir yumruk gibi yükselir adeta.

    eski türkiye iş bankası genel müdürlüğü, bugünkü bddk binası. koray inşaat firmasının kuruluş projelerinden olan, mimarlık ve inşaat fakültelerinde ders niyetine okutulan bu bina, göğe dikilmiş 5 tane devasa beton dilimi gibidir. şehrin anıtkabir ve atakule ile birlikte 3. sembolü sayılabilecek bu binanın kıymetini pek bilmiyoruz gibi...

    http://static.panoramio.com/…s/original/3718373.jpg

    emekli sandığı'nın 1970'de tamamlanan otel projesi; stad oteli, doğan tekeli, sami sisa ve metin hepgüler ortak çalışmasıdır. brutalist mimarinin ankara'daki önemli ve ödüllü örneklerinden biri olan projenin, cumhuriyet döneminin ilk mimari eserlerinden, vedat tek ve mimar kemaleddin'in gözde çalışması, ankara palas gibi art nouveau eserle neredeyse dip dibe olması şehir görselliği açısından bir kaos yaratmıştır. birbirinden tamamen farklı iki mimari eserin neredeyse 250 metre mesafede olması bilinçsizce yapılmış bir tercih olsa da, bu brutalist bir çalışma olarak stad oteli'nin güzelliğine göle düşürmez. bina, klasik brütalizme yakın bir tasarımdadır. simetrik, sıralı balkonlar, birbirini tekrar eden öğeler mevcuttur.
    otel günümüzde satılmış ve radisson sas olarak hizmet vermektedir.

    https://upload.wikimedia.org/…adisson_blu_hotel.jpg

    diğer ikisi mimariye ilgisi olanlar tarafından fark edilse de, diğer birçok kişinin önünden geçerken neredeyse hiç fark etmediği tunalı mevkiindeki tübitak binası sıradışı dizaynıyla brütalizm mimariyi takip edenler için ilginç bir deneyim olsa gerek. dışı boyanmamış, beton görsellik bu yapıda biraz daha geride kalmış. özellikle kule bölümün simetri bozan mimarisi brutalizmin şaşırtan yönünün altını çizmiş.

    http://galeri3.arkitera.com/…merkez-binası.jpg.jpeg

    devam edecek...