ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
gökyüzündeki esrarengiz parmak izi
-
videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
bkz: esrarengiz parmak izi
8 mart 2015 fenerbahçe galatasaray maçı
-
kayıp malezya uçağı bulunur, biz yine kadıköy galibiyeti göremeyiz.. ömrüm çürüdü ulan..
tebrikler dostlar..
debe editi:
(bkz: als hastası dr.nadir akıncı için yardım kampanyası)
kızını koruyan babaya 12 yıl hapis verilmesi
-
helal olsun babaya,
kızının hayatı için ömründen 12 yıl değil 24 yıl verse ne olur...
ayrıca baba ceza infaz kanuna göre 7 yıl sonra serbest kalmış olacak,
ancak kalan ömrünü kızının hayatını kurtarmış olmanın huzuruyla yaşayacaktır.
inşallah üst mahkeme veya yargıtay bozar da buna bile gerek kalmaz. kanımca bozacaktır,
zira;
savcı kasten yaralamadan ceza istemiş,
hakim kasten öldürmeden vermiş,
hukuken ve vicdanen olması gereken nefsi müdafaa.
kuzey kore'de 67 yıl sonra çıkan ilk hayır oyu
-
bazı entrylerde 1 hayır oyu verildiği sanılmış. 1 hayır oyu verildiği şeklinde algıyı nereden edinmişler, bilmiyorum. okuduğunu anlamayan kitleye çok güzel örnek olur buradan. bir de matematik bilmediklerini gösterir.
seçim sonucu :
evet: %99,91
hayır: %0,09
eğer 0,09 oran 1 oy ise seçime yaklaşık 1111 seçmen katılması lazım. kuzey kore nüfusuna göre anlamsız bir değer.
yani, 1 tane hayır oyu verilmemiş. hem türkçe bilmiyorsunuz, hem matematik bilmiyorsunuz. yine de klavyedeki harflerin yerlerini bulabiliyorsunuz. bu da bişey tabi.
herkesle aram iyi olsun insanları
-
kırmaktan, kırılmaktan ödü kopar.
ali ismail korkmaz
-
aklıma deniz gezmiş'in "biz daha aşık bile olmamıştık" sözlerini getiren fidan... belki henüz aşık bile olmamıştı. şairin dediği gibi `gül benizli sevgilinin titreyen göğüslerini öpmeden doyasıya` kara toprağa gitti. belki pilot olmak istiyordu, belki henüz uçağa bile binmemişti. belki arkadaşlarıyla ispanya'nın bir balıkçı kasabasında tatil yapmayı hayal etmişti. belki izlemeyi planladığı bir film listesi, öğrenmek istediği felsefi akımlar, ezberlemek istediği şiirler, satın almak istediği kitaplar vardı. belki o gün akşam canı annesinin yaptığı patatesli börekten çekmişti, belki açtı dövüldüğünde, belki de tok.
insan hazmedemiyor. nefes alıp verdiği ülkede gencecik bir canın yok olmasına insanların seyirci kalmasına, birilerinin hayasızca iftiralarına, yüzsüzlüklerine tahammül edemiyor. ali keşke senin adını hiç bilmeseydim. vardlığından bile haberdar olmadan yaşayıp gitseydik ikimiz de. keşke bir tren garında ateş isteseydim senden ve bana cevap bile vermeden çekip gitseydin... seni öldürenle, beni öldürecek olan arasında fark yok. yarın canımı alsa bu şiddet, şu satırları bile yazdığımı bilmez kimse...
ölmeyeceksin, kalbimizde yaşayacaksın demeye dilim varmaz benim. sen öldün. seni öldürdüler. kalbini durdurdular, nefesini kestiler. bir gün birileri tarih kitaplarına senin "öldüğünü" yazacak. hain olduğunu, terörist olduğunu yazacak... inandırmayacağım, bana düşen senin benden farksız bir masum olduğunu gücümün yettiğince anlatmak olacak. senin öldürüldüğünü, katillerinin de aramızda hayatlarına devam ettiğini, faili meçhul bir cinayet olduğunu, annenin sensiz bırakıldığını torunlarıma kadar anlatacağım... anlatacağım ki kanın, yalan hikayelerini yazacakları kırılasıca kalemlerine mürekkep olmasın...
yaran sevgili diyalogları
-
+ ya bu elbiseye o kadar para verip aldım ama küçük geliyor bana. fermuarı kapanmıyor! kıçım başım gözüküyor. oysa ne hayallerim vardı....
- senin hayallerinin bittiği yerde benimkiler başladı...
beşiktaş'ın boynu bükük gariban gibi kalması
-
ben aksine cok karda oldugumuzu dusunuyorum. asil siz uzulun lan.
biz oyuncu satip, para kazanarak yine 3. olucaz. para verseydik yine 3. olacaktik.
bence biz kardayiz panpalar.
ankara'da doğumda kafası kopan bebek
-
olayın travmatik olduğu ortada ve kimse böyle bir olay yaşamak istemez. ancak haberden anladığımız kadarıyla doktor bebeğin ters geldiğini görüp erken doğumun risklerini hesaba katıp sezaryen ameliyat önermiş, aile kabul etmeyip normal doğum istemiş. normal doğum sırasında da bebek ölü doğduğu için gerekli manevralar yapılarak bebeğin kafası kesilip içeride bırakılmış ve sonra ameliyatla alınmış. çünkü bebeğin ölü olduğu anlaşıldığı anda öncelik tamamen annenin sağlığını korumaya yöneltilir.
annenin o sırada bebeği çırpınıyor görmesi anlaşılabilir bir yanılgı olabilir. böyle riskler bütün doğumlarda malesef vardır ve bu durum otomatikman birilerini suçlu yapmaz.
burada gördüğüm tek suçlu üç beş tık fazla almak için soruşturmalardan aklanmış olmalarına rağmen doktoru ve hastaneyi karalayan habercilerdir. öyle bir anlatmışlar ki okuyanlar lego parçası gibi kafanın löp diye yanlışlıkla kopuverdiğini düşünecek.
bu gibi haberlerde "habercilerin" yapması gereken iki tarafı da dinleyip objektif bir şekilde bilgileri sunmaktır. etik olan yaklaşım budur.
doktor hasta diyalogları
-
hasta muayene edilir, durum biraz ağır olduğu için hasta müşahede denen gözlem odasına alınacaktır.
+ne yapıyoruz doktor bey?
-gözleme alacaz şimdi sonrasına bakarız.
hastanın kanları alınır, tedavisi başlanır, sonuçlar bekleniyordur ama bu arada hasta yakınları boş durmamış.
+hocam birşey sorabilir miyim?
-sor bakalım.
+hocam bir tane peynirli bir tane de patetesli aldık yedi ama bir gelişme yok, bir tane de kıymalı mı alsak acaba?
-nasıl nasıl?
+gözleme alın demediniz mi?
-puhahahahahahahaha....
yeter artık içim parçalandı lütfen dur
-
- ya bu ne allah aşkına?
- ne oldu aşkım?
- ya 2 saattir girip çıkıyorsun hissetmedim bile.
- nasıl ya?
- sus sus üff çok üzülüyorum haline. yeter artık içim parçalandı lütfen dur, yorulma boş yere artık.
edit: ola ola bu entry beğenilen listesine girdi ya ona yanarım... ya arkadaş, yeter artık içim parçalandı lütfen dur diye bağırmak istiyorum hepinize.
bak hala oyluyor...
editovski: başlık başa kalmış.
türk televizyonlarındaki unutulamayan anlar
-
karadeniz tv.
bilmem ne belediyesi bir bölgeyi mezarlık olarak satışa çıkarmış, millet hücum etmiş. alanlarla röpörtaj yapıyorlardı. ne kadar yer aldınız? kaça aldınız? vs..
muhabir: siz ne kadar yer aldınız?.
-: bir kişilik.
muhabir: siz neden bir kişilik aldınız?
-: biz zaten dört arkadaş ortak aldık. dedik nasıl olsa hepimiz beşer yıl arayla ölürüz üst üste gömülürüz. gerek yok fazla almaya dedik.
muhabir: ne diyim, umarım dediğiniz gibi olur.
kış mevsimini sevmek
-
montun kapşonunu kapatmak için elleri cepten çıkarmaya tedirgin eden soğuğu sevmektir.
çok üşüyünce mağazalara girip bir şeylere bakıyormuş gibi yapıp ısınmayı sevmektir.
banyo yaptıktan sonra kurutma makinesiyle vücudu da ısıtmaktan keyif almaktır.
ve ve ve
harley davidson botunu giymeyi sevmek ve 4-5 cm daha uzun boylu olmaktır.
tüm zamanların en karizmatik cümlesi
-
i am not in danger, skyler. i am the danger!
(bkz: breaking bad)