hesabın var mı? giriş yap

  • sanki gelinler bu evlerde münferit takılıyormuş gibi döşenmiş. her yer pembe her yer kelebek her yer plastik çiçek. damat anasının evinde mi kalıyor? ona yönelik bir dekorasyon yok mu? gerçi belki damat da zevk alıyordur tüm bu olan bitenden, lila ve gülkurusundan, pierre cardin deri terliklerden.

  • soyle bir kronoji yaparsak fena olmaz:

    1490: sinan’ın ağırnas köyü’nde doğumu
    1512-20: yavuz sultan selim dönemi
    1512-20: sinan’ın devşirilmesi ve yeniçeri olarak yavuz sultan selim’in iran ve mısır seferlerine katılması
    1520-1566: kanuni sultan süleyman dönemi
    1520: hassa mimarlığı’nın kurulması
    1521-1526: kanuni sultan süleyman’ın belgrad, rodos ve mohaç seferlerine katılması
    1526: acemi oğlanlar yaya başı’lığına getirilmesi
    1529-32: alman seferi’nde zemberekçi başı oluşu
    1530: edirne taşlımüsellim su yollarının inşası
    1534: sultanın hasekisi olması
    1538 karaboğdan seferi’ne katılması
    1538: sinan’ın mimarbaşı oluşu.
    1538: istanbul haseki külliyesi’nin yapımı
    1539: eyüp ayaz paşa türbesi’nin yapımı
    1540-48: istanbul mihrimah sultan külliyesi’nin yapımı
    1541: beşiktaş barbaros hayreddin paşa türbesi’nin yapımı
    1543-1548: istanbul şehzade külliyesi ve türbesinin yapımı
    1545: yenibahçe hüsrev paşa türbesi’nin yapımı
    1547: üsküdar mihrimah sultan külliyesi’nin yapımı
    1550: istanbul rüstem paşa medresesi’nin yapımı
    1550: edirne rüstem paşa kervansarayı
    1550-1557: istanbul süleymaniye külliyesi’nin yapımı
    1551: istanbul hadım ibrahim paşa camii’nin yapımı
    1551-1565: diyarbakır iskender paşa camii’nin yapımı
    1552: kırım tatar camii’nin yapımı
    1552: tekirdağ rüstem paşa camii’nin yapımı
    1553: sultan selim külliyesi’ndeki şehzadeler türbesi
    1553-1554: edirne kanuni sultan süleyman köprüsü
    1554-1565: istanbul kara ahmed paşa külliyesi’nin yapımı
    1554-1564: kırkçeşme su yolları’nın (moğlova, güzelce kemer, eğri kemer ve uzunkemer) yapımı
    1555: beşiktaş sinan paşa külliyesi’nin yapımı
    1556: istanbul haseki hürrem hamamı’nın yapımı
    1557: süleymaniye su yolları’nın yapımı
    1558: topkapı kara ahmed paşa külliyesi’nin yapımı
    1559: istanbul ali paşa medresesi’nin yapımı
    1559: istanbul cafer ağa medresesi’nin yapımı
    1560: edirne rüstem paşa kervansarayı’nın yapımı
    1560: şehzadebaşı rüstem paşa türbesi’nin yapımı
    1560: eyüp sokullu mehmed paşa türbesi’nin yapımı
    1561: eminönü rüstem paşa camii’nin yapımı
    1562-1565: istanbul edirnekapı mihrimah camii’nin yapımı
    1562-1565 babaeski’de semiz ali paşa camii’nin yapımı
    1563: konya-karapınar ii. selim külliyesi’nin yapımı
    1562: erzurum lala mustafa paşa cami’nin yapımı
    1565: diyarbakır iskender paşa külliyesi’nin yapımı
    1565: istanbul fındıklı molla çelebi camii’nin yapımı
    1565: konya sultan selim camii’nin yapımı
    1565: ankara cenabı ahmed paşa camii’nin yapımı
    1566-1567: süleymaniye kanuni ve hürrem sultan türbesi
    1566-1574: ii. selim dönemi
    1567-68: van köse hüsrev paşa camii’nin yapımı
    1567: istanbul kanuni sultan süleyman türbesi’nin yapımı
    1567: istanbul büyük çekmece külliyesi ve köprüleri’nin yapımı
    1567: edirne yalnızgöz köprüsü’nün yapımı
    1568: silivri sokullu mehmed paşa köprüsü’nün yapımı
    1568: eyüp, sokullu mehmed paşa medrese ve türbesi’nin yapımı
    1569-1575: edirne selimiye camii’nin yapımı
    1569-70 lüleburgaz sokullu mehmed paşa külliyesi
    1570: beşiktaş yahya efendi türbesi
    1570-1583: istanbul üsküdar atik valide külliyesi’nin yapımı
    1571-1572: istanbul kadırga sokullu külliyesi’nin yapımı
    1572: eyüp pertev paşa türbesi
    1572-73: diyarbakır behram paşa camii’nin yapımı
    1573: kasımpaşa piyale paşa camii’nin yapımı
    1573-74: ayasofya minareleri’nin yapımı
    1574: topkapı saray mutfaklarının yapımı
    1574: hatay payas sokullu külliyesi’nin yapımı
    1575: eyüp zal mahmud paşa türbesi’nin yapımı
    1575: fındıklı arap ahmed paşa türbesi’nin yapımı
    1576: ayasofya ii. selim türbesi’nin yapımı
    1576: konya ilgın lala mustafa paşa külliyesi’nin yapımı
    1576: edirne havsa sokullu mehmed paşa külliyesi’nin yapımı
    1577: azapkapı sokullu camii’nin yapımı
    1577: vişengrad drina köprüsü
    1578: topkapı iii. murad köşkü’nün yapımı
    1579: izmit pertev paşa külliyesi’nin yapımı
    1580: istanbul üsküdar şemsi paşa camii’nin yapımı
    1580: istanbul zal mahmud paşa külliyesi’nin yapımı
    1580: istanbul davutpaşa, siyavuş paşa köşkü’nün yapımı
    1580: tophane kılıç ali paşa külliyesi’nin yapımı
    1580: mimar sinan’ın kendi türbesini yapması
    1585: kayseri kurşunlu camii’nin yapımı
    1585: istanbul çarşamba, mehmed ağa camii’nin yapımı
    1585 ayvansaray kazasker ivaz efendi külliyesi’nin yapımı
    1585: istanbul yenibahçe mesih mehmed paşa camii’nin yapımı
    1585: kocamustapaşa ramazan efendi camii’nin yapımı
    1586-1587 manisa muradiye küllliyesi’nin yapımı
    1587: diyarbakır melek ahmed paşa camii’nin yapımı
    1588: karagümrük nişancı mehmed paşa camii’nin yapımı
    1588: sinan’ın ölümü

    kaynak: bir ton kitap karistirarak, ben... ayrica "turkish art and architecture in anatolia & mimar sinan" isimli kitapta da yayinlanmistir.

  • kendini bitirecek hareketleri desteklemesi basiret bağlanmasıdır.

    edit: değil istanbul'u iktidarı da kaybedeceklerdir, umut vermektedir, destekliyoruz.
    muhalefet uyuma.

  • haklıyı haksızı geçtim de bir çok motorcu haklı bile olsalar tiksindiriyorlar kendilerinden. adama gerizekalı diye bağırmak nedir ya?
    bu öfke nedir onu anlamıyorum, insan kendisi iyiyse yaya için panik yapar. geçenlerde aynı şey arabayla giderken başımıza geldi. bir kadıncağız, belli ki bir yere yetişmeye çalışıyor, sola bakmadan pat diye atlayıverdi. çok da hızlı gitmiyordum ama hemen farkedip durdum. kadın eliyle tuttu kaportayı. acaip panik yaptık iyi misiniz diye. kadın ben hatalıyım, hakkınızı helal edin dedi. hayır o kadına bir şey olsa da ben haklı olsam ne olur? evet yasal olarak haklı bile olsan bir insana bir şey oldu mu diye korkmamak nasıl bir ruh hali acaba?

  • "arkadaşlar biz bu iktisadı neden öğreniyoruz? başka iktisatçılar bizi kandırmasın diye!"

    her geçen gün değerleniyor sözün hocam, sen çok yaşa!

  • (bkz: he-man tayyip)

    edit: başlık başa kalmış. böyle bişi yok, ama olabilir de. bu isme sahip kişi süper kahraman olabilir.nükleer santral kazasından sonra mesela. ya da kene falan ısırırsa ne bilim. en önemli özel gücü, konuşmasıyla doları yükseltip indirmesi olabilir herhal.

  • ustanın son başyapıtı.

    günümüzün kesinlikle en büyük sorununa odaklanmış ken loach. güvencesiz ve esnek çalışma. hiçbir hakkınız yok, tamamen kendi kaderinizle başbaşasınız ve aslında sizin avantajınızaymış gibi gözüken her şey yeni işletmelerin üstlenmek istemediği risklerden ibaret. bu durum tabiri caizse çok sayıda ocağı sönme noktasına getiriyor.

    filmde ailenin babası önce işini kaybediyor sonra ev almak için tek umutları olan ev kredileri haliyle iptal ediliyor ve kiraya çıkmak zorunda kalıyorlar. baba neredeyse tek para kaynakları olan küçük otomobillerini satıp (ki bu bence orta sınıfın kaybolan standartlarını çok iyi anlatan bir örnek, 20 sene öncesine kadar çok sıradan bir orta sınıf eşyası olan araba artık orta ve orta-alt sınıf için çoktandır gözden çıkardığı bir lüks durumunda) onun yerine aldığı minibüsle kuryeciliğe başlıyor ama saatlik ücreti dışında hiçbir hakkı yok. üstelik üzerinde müthiş bir performans baskısı var günün belli bir saatine kadar elindeki tüm paketleri dağıtmak zorunda, izin hakkı yok, hasta bile olsa, ailesiyle ilgilenmesi gerekse bile işe gitmek zorunda yoksa para kazanamıyor... anne sosyal hizmetlerde çalışıyor ama sabah 7 akşam 7 gibi bir temposu var ve ondan da hiçbir maddi karşılık veya kazanım olmaksızın daha fazla çalışması beklenmekte. çocuklarından biri ergenlik döneminde ve okuldan uzaklaştırma alıyor, küçüğü ise büyüme çağında ve ebeveynlerinin ilgisine en çok ihtiyaç duyduğu yaşlarda. fakat aile geçim derdine düşmüş, herkes sabah evden çıkıyor akşama kadar binbir zorlukla deyim yerindeyse ekmek parası peşinde koşturuyor.

    sorry we missed you, neo-liberalizmin, uygulandığı ülkelerdeki kitlelere -özellikle işçilere- ne yaptığı sorusunun manifesto niteliğinde bir cevabı adeta. neo-liberalizm yığınları altüst etti, onların hayallerini çaldı, kurumları, hakları, sözleşmeleri lağvedip insanları orman kanunlarıyla yaşamaya mecbur etti, psikolojilerini bozdu, emeklilik planlarını, çocuklarının geleceklerini, bir tanecik arabalarını ellerinden aldı. sonuçta dünyanın en büyük ülkelerinden biri olan ingiltere'de dahi sağlıktan, eğitimden, güvenlikten, barınmadan nasibini almamış, bu gidişle hiçbir zaman da alamayacak olan garibanlar ordusu yarattı.

    buna karşın birbirine tutunmaya çalışan bir aile görüyoruz loach'un filminde. bu kimilerine duygu sömürüsü gibi gelebilir ama aksine benim çok hoşuma gitti. çünkü zaten yanlızlaştırılan, her türlü haktan yoksun bireylerin sorunları aşabilmesinin belki de tek yolu dayanışmadan geçiyor.

    neo-liberal ekonomik düzene ayna tutmuş, gerçekçi ama kesinlikle karamsar bir film değil sorry we missed you. loach yaşadığı topluma bir aydın olarak sahip olduğu borcu ödemiş -yıllardır yaptığı filmlerle ödüyor da- ve artık çağımızın vebası haline gelen bu yeni ekonomik ucube düzenin mağdurlarının hayatlarını kameraya almış. saygı duyulası, yürekli bir iş.

    bir nafile not da ülkemiz sinemacılarına, görebildiğim kadarıyla son günlerde 3 tarz film üretiliyor: başta cep herkülü, türk işi dondurma, çiçero tarzı anlatılan hikayenin sadece paravan görevi gördüğü, tek amacı mevcut konjonktürün ekmeğini yemek olan, baştan sona sadece milliyetçiliğin pompalandığı, ne idüğü belirsiz prodüksiyonlar. ardından recep ivedik ve diğerleri diye tarif edebileceğimiz, yine umutsuz, neşesiz, halsiz kitlelere enjekte edilen gişe filmleri ve olmazsa olmazımız taşra veya şehir sıkıntısı yaşayan küçük burjuvanın bunalımı temalı festival filmlerimiz. koca bir ülke krizden beşik gibi sallanıyor, toplum çürümenin eşiğine gelmiş ama ülke sinemasında panayır havası hakim. işçilerin, kaderine terk edilmiş dar gelirlilerin, işsizlerin, umutsuzların, borç batağındakilerin, geleceğe dair hiçbir beklentisi kalmamış gençlerin hiçbiri ama hiçbiri kendisine ülkemiz sinemasında yer bulamıyor.

  • tebliğ değil provokasyon yapan kişilerdir.

    tebliğ'in bir ahlakı, bir adabı vardır. yemek yiyen insanın yanına gidip de bağıra bağıra din anlatmak tebliğ değil tacizdir. kaldı ki azıcık ahlaklı ve samimi olsalardı, öncelikle allah diyerek cebini dolduranlara ses çıkarırlardı.