hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • her gece 12.30'dan sonra başlayan bartu küçükçağlayan'ın melikşah altuntaş'ı konuk ettiği, absürt magazinel olayların tartışıldığı instagram canlı yayını.

    muhtemelen bir arkadaşınızın canlı yayını forward'lamasıyla tanışmışsınız, ya ne bu yea salak salak şeyler deyip kapatmış ve kaybedenlerden olmuşsunuzdur ya da biraz sabredip bağımlısı olmuşsunuzdur. öyle ki mizahı yakalamak için jargona hakim olmak gerekiyor çünkü yorumlar mavi tikli kaynıyor ve onlar da yayına doğrudan giri sağlıyor. yayının demirbaşlarında ezgi mola, gülse birsel, edis görgülü, irem sak, irem derici, hasibe eren başı çekiyor. ertesi yayınlarda önceki espriler kümülatif şekilde değerlendirildiğinden yeni başlayanlar için el kitabı hazırlamaları gerekebilir.

    bir amme hizmeti olarak bazı merak edilen iceriklerin açıklamalarını yazalım: (programın sıkı takipçileri de destek atabilir)

    ap: aktif pasif.
    görüntülüyorum/duyumsuluyorum: melikşah'ın bolca kullandığı ve çok sempatik bulununca herkes tarafından hoyratça kullanılan kelime.
    uçur beni: murat övüç'ün, saba tümer canlı yayınında melikşah için kullandığı söz öbeği.
    j: bunu henüz ben de bilmiyorum. şöyle düşünen j yazsın, böyle olan 5 yazsın gibi anlamsız bir ergen jargonu parodisi olabilir. joinden geldiğini söyleyen oldu.

    umarım karantina sonrası bu ikiliyi görebileceğimiz projeler olur. ikisi de çok doğal ve tatlılar.

    (bkz: melikşah'a mavi tik verilsin)

  • çok kalabalık bir ailenin, ailesine bakmak için okuyamayan oğlu olduğunu söylemişti taha. kıt imkanlarıyla, mutfağında onu en mutlu eden şeyi yaptı, yemek pişirdi. “insanların bir bardak su bile içmem dediği o mutfakta ben çok mutluydum” diyordu. hiç rahat vermediniz; eleştirdiniz, dalga geçtiniz. bugün enkazdan cansız bedeninin çıktığı haberini gördüm. tabi ki birçok kaybımız var ve hepsi üzücü. ancak soruyorum; değer miydi? küçümsemeye, dalga geçmeye değer miydi? hayat bu kadar kısayken onun çabalarını hor görmeye değer miydi?

  • hangi yılda imal edildiği, kimin sadakası olduğu, peş peşe modernizasyon paketleri falan, bunlara takılmamak lazım. daha önemli bir husus var.

    ilkesel bazda öncelik sıralamasını açıklıyorum:

    "ilk önce tankın, techizatın ve harekat merkezin en son model olacak, ondan sonra makam araban ve özel uçağın ve sarayın."

    sıralamayı şaşırırsan mazallah vatan toprağından tası tarağı toplayıp kaçarsın, geride ne araban kalır, ne uçağın ne sarayın.

    .