• individual thought patterns albumunun 10. ve son parcasi.
  • do you feel what i feel
    see what i see, hear what i
    hear, there is a line you must
    draw between your dream
    world and reality.
    do you live my life or share
    the breath i breathe.
    lies feed your judgement of
    others.
    behold how the blind lead
    each other.
    the philosopher.
    you know so much about
    nothing at all.

    ideas that fall under shadows
    of theories that stand tall.
    thoughts that grow narrow
    upon being verbally released.
    your mind is not your own,
    what sounds more mentally
    stimulating is how you make
    your choice.
    so you preach about how i'm
    supposed to be, yet you don't
    know our own sexuality.
    lies feed your judgement of
    others.
    behold how the blind lead
    each other.
    the philosopher.
    you know so much about
    nothing at all
  • bu sarkinin bir de klibi vardir. genel olarak 7-8 yaslarinda bir velet uzerine kurulmustur. bir sure ormanda kosan bu arkadas daha sonra bir nehire atlar,biraz takilir, sonra bayar karaya cikar, yazi yazan (sanirim kanla) bir amca gorur, daha dogrusu amca yazdigi lies kelimesini silmektedir (standart reverse edilen video numarasi). daha sonra amca bu arkadasi yavrum niye bana takildin ki sen,bi siktir git seklinde ortamdan uzaklastirir, cocuk da careyi falcilarda ve yasli teyzelerde aramaya baslar. gordugunuz gibi soyutluk olayini asmis bir kliptir.
  • orta çağın büyük bölümünde skolastik filozofların aristotelesten bahsederken kullandıkları söz(ün ingilizcesi).
  • hayalgücünün müziğini yapan chuck' ın klasik olmuş şaheserlerinden biri de budur. kudurtucu bir şarkıdır ve özellikle gitarla çalıp söylemesi diğer death parçalarına göre nispeten kolay olan bir şarkıdır, bu yüzden de söylemesi ve çalması çok zevklidir.
  • death in individual thought patterns albümünden steve digiorgio nun kendini kaybettiği parça.adı geçen şahısı geçen sene ankarada* görmesem hala bi köşede bu parçayı çaldığını düşünürdüm.
  • hayatımın sonuna kadar calsa bıkmadan dinleyebilecegim ender sarkılardan...
  • bu şarkıda basa , önce gürol ağırbaşı düşünsem de sanki erkan oğur , kırçıllı kahverengi yeleğini giymiş gözleri yummuş bütünleşmiş bir vaziyet çalmakta..özellikle şarkının sonunda hikayeyi devam ettirmek ister de (son 50 saniye) yavaş yavaş bulanıklaşır ve kaybolur gerisini de bize bırakır , gerçi albümün tamamında steve digiorgio'nun aşmışlığını görebiliriz fakat bu şarkıda ayrı diyarda gezinmekte üstadımız...
  • abdulla al kaabi'nin yönetmenliğini yaptığı 16 dakikalık, başrolu leon'daki müthiş performansından tanıdığımız jean reno'nun oynadığı kısa filmin adıymış. 2010 yapımı film imdb'de 8.3 puan almış. arıyorum arıyorum yok. bi yol gösterin hele.

    filmin fragmanı; http://www.youtube.com/watch?v=t7o-zhqk4c4
  • iddialı bir kavram.

    philosopher değil, a philosopher değil, the philosopher. the sözlük'ün ekşi sözlük'e refer etmesi gibi, the philosopher da uzun süredir aristotle'a refer etmektedir. "tek gerçek filozof" manasında kullanılır

    the'nın kullanımı için basit bir örnektir. akılda kalıcı daha doğrusu. örnek vermek gerekirse... diyelim bir mahalledesiniz. diyelim ki kilise arıyorsunuz. iki şekilde sorabilirsiniz:

    -where is a church?

    bu soruda, "nerde bir kilise bulabilirim?" manası vardır. ancak şu şekilde sorarsanız:

    -where is the church?

    bu durumda ise "ben biliyorum ki burlarda bir kilise var. tam olarak nerde o?" anlamına gelmektedir.

    dönelim konumuza. şu an için the philosopher, aristoteles'e refer ediyor demiştik. şimdilik. beklemede kalınız. ama asla ben, "bana edecek" demiyorum. ha belirtileri tutuyor o ayrı. ama ben plato'nun aciz bir öğrencisiyim. plato'ya yemin ederim böyle bir iddiam yok. ama yeni the philosopher'a sorunca o da asla "benim" demeyecek. derse maazplato felsefeden çıkar. belirtiler tutuyor ama yok yani ben değilim. olsam da söylemezdim.
hesabın var mı? giriş yap