• halil ergün ve sibel turnagölün başrollerini oynadığı , bilge olgaç ın senaryosunu yazıp yönetmenliğini yaptığı (son filmi) 1994 tarihli film.
  • türk filmleri antolojisinde epey farklı bir yere sahip olması gereken bir film. esasen bu film ismini aynı adlı türküden alır. göl kenarında bir kasabada yaşamakta olan halil ergün, birgün kasabaya taşınan ve küçük bir dükkan açarak hayata tutunmaya çalışan sibel turnagöl'e aşık olur. sibel kimi sahnelerde elinde sazıyla bu türküyü çalar. türkünün nakaratı şöyledir:

    dostum dostum güzel dostum
    bu ne yaman çizgidir bu
    bu ne çıldırtan denge
    yaprak döker bir yanımız
    bir yanımız bahar bahçe

    sibel bu türküyü, sorunlu bir ilişki yaşadığı halil'e söylemektedir. ilişki sorunludur zira halil, bir yanıyla sibel'i prensesler gibi el üstünde tutmakta ama bir yanıyla karanlık bir adam gibi davranmaktadır. çünkü halil birşeylerden korkmakta, geceleri uykusunda karabasanlar görmektedir. en çok da henüz tüyü bitmemiş bir delikanlıyken siyasi işlere bulaştığından (sağ-sol kavgası) babasının, elinden bazı kitapları (yasak yayınlar) alıp parça parça ettiği bir sahneyi görmektedir. bir görüntü daha vardır halil'in kafasında: kafasında kocaman bir beni olan küçük bir kız ! evet, halil sevdiği kadın olan sibel'in, kızkardeşi olabileceğinden şüphe etmekte, bu sebeple sibel'le arasına mesafe koymaya çalışmaktadır. bu arada içi içini yemektedir halil'in. gerçeği öğrense bir dert öğrenmese başka bir dert... sonra bir akşam halil bazı tuzak sorular sorar sibel'e ve gerçekten de onun kendi kızkardeşi olduğunu anlar. ama bu gerçeği sibel'e anlatır mı anlatmaz mı, onu biz anlamayız. sonra halil ve sibel gecenin karanlığında küçük bir kayıkla göle doğru kürek çekerler. sibel sazını da alır yanına ve halil kürek çekerken o, filmle aynı adlı türküyü söyler son kez. karanlıkta kaybolurlar. film biter
  • hayat denen şeyi en kısa ve net olarak anlatan cümle...

    yaprak döker bir yanımız,
    bir yanımız bahar bahçe...

    bu kadar çok gel git, bu kadar çok iyi ve kötü şeyin birarada olması normal midir? eğer normalse her insanın biraz psikolojik bozukluğu vardır lafı doğru olmanın yanında aynı zamanda hayatın bir gerçekliği değil midir. nasıl olur da bir insan, bünyesinde farklı tepkiler yaratan bir sürü olayı bu kadar üstüste ve birbirine geçmiş şekilde yaşar. bunları yaşayan insandan nasıl sağlıklı bir ruh yapısı beklenir.

    her anını ana avrat küfredecek kadar sinirli, böğürerek ağlayacak kadar üzgün, oturduğun koltukla bütünleşip içine nüfuz edecek kadar melankolik ya da karşındakini ağlatacak kadar duyarlı geçirmeye bu kadar yakınken insan, ve bunların sırasını, ne zaman başına geleceğini bilmezken yaşamak her insanı biraz deli yapmıyor mu?

    yapıyor...

    birine bas bas bağırırken, aldığınız bir telefona söyle canım diye cevap vermek,
    sevinçten kahkahalar atarken, odaya giren birinin tek bir sözüyle gözü dolmak,

    ve tüm bunları insanız olur böyle şeyler diye açıklamak...

    deliyiz... hepimiz deliyiz....

    arundati tarafından eklenen edit: tanıdığın az sayıda normal insan, aslında o kadar da iyi tanımadıklarındır.
  • filmi ikinci kez izlediğimde fark ettiğim, tüm filme hakim bir detay;

    --- spoiler ---

    halil sibel'i göl kenarında terk edip, sandalla açılırken, başka bir yerde alnında kocaman ben olan bir kız nüfus dairesinde yıllardır aradığı abisini nüfus kayıtlarında da bulamamış ve artık annesiyle aramaktan vazgeçme noktasına gelmiştir.

    --- spoiler ---

    filmin bazı sahnelerinde dönemin popüler şarkıları da boy göstermektedir.
  • 15 yıl civarı oldu sanırım bu filmi seyredeli. bir sahnesi hala aklımda...

    --- güzeldir ---

    halil ergün sibel turnagöl'le bir kan bağı olduğundan şüpheleniyor.

    sibel: ya değilsem
    halil ergün: şüphe... bir kez şüphe girdi... seni kardeşimmiş gibi gördüm bir kere, bunun geri dönüşü olmuyor...

    --- güzelll ---

    çokça tuhaf bir o kadar da güzel bir filmdir.
  • sadece birbirini seven ve bu aşkı geçmişe dayanan bir şüpheden dolayı yaşamayan iki insanı değil; iki yakın dava arkadaşının ayrılan hayatlarını, yani;

    halil ergün'ün eski yaşanmışlıklara, politik fikirlere olan bağlılığını, en azından halen benzer değer yargılarını taşıyan mazlum solcu profilini; taner barlas'ın ise parayı/gücü bulduktan sonra siyasi hayatını ve davasını satan, unutan, günümüzde de birçok örneği olan kaypak solcu karakterini de yansıtan güzel bir film.

    edit: imla.
  • bu ne çıldırtan denge
    yaprak döker bir yanımız
    bir yanımız bahar bahçe...
hesabın var mı? giriş yap