• bir üstadımızdan alıntıyla cevaplamak istediğim başlıktır:

    "topu topu 7 nota var kaç ayrı beste yapılabilir ki"

    -serdar ortaç
  • müzisyenlerin kariyerlerinde ilerleyip zirveye çıktıkça, gerçekleştirme sıklıklarını azalttıkları eylem.
  • aşık olunca şarkı yaparsın, ayrılınca albüm. şimdi vallahi daha iyi anlıyorum.
  • 20 türkülük albümümüz için başladık geçen aylarda. arada enstruman kayıtlarına giderim, severimde kayıt işlerini. biraz meşakatlidir, tam bir şizofren işidir, doğruyu söylemek gerekirse.fakat insanın kendi düşündüğünü kayda geçirmesi, stüdyoda saatler geçirip, fırına vermesi çok daha farklı ve normalden çok daha fazla emek ve zaman sarfetmesini gerektiriyormuş. şu ana kadar 3 türküyü hazırladık okumalarını bitirdik. mesela ilk türkümüz* için tamı tamına 17 saat harcadık duo olarak. ama nasıl bir beyin fırtınası. bir baştan, bir kıçtan şanların pilot kaydını okuyoruz, inroda senkron var haydaa baştan çal, gir, çık. sazların akordları tutmaz. orada yanlış bir şey basmışsın, haydaa bir daha çal. sonrasında birde:şurayı beğenmedim çıkaralım, şurayı tekrar çalalım, şuraya bir son açış koyalım, kemane'de karcığar geçki olsun mu? falan filan derken 17 dolu dolu saat geçmiş. düşünün ki 17 saatlik emeğin karşılığında 3:04 saniyelik bir şey çıkıyor ortaya ve çaldığınız şeyin mayası tamamen size ait. nasıl bir duygu tarif edilemez.

    ikinci türkümüz muhlis akarsu 'dan (bkz: vazgeç tabip)' ti. ustaya saygı için başına eski kayıttan bir kısım koyup, daha sonra sahneyi biz aldık. 3 kıta okuduğumuz bu eser için 12 saatimizi ayırdık. zevkli ve yorucuydu. yavaş yavaşta alışıyorduk artık.he amacımız ne? diye sorarsanız:"işte biz de bunları bunları yapabiliyoruz, bunca sene emek verdik artık karşınıza çıkmanın, size hizmet etmenin vakti geldi." düşüncesindendir. çünkü biz hocalarımızdan, ustalarımızdan aldığımız mirası devretme çabası içerisindeyiz. asli görevimiz bu olmalı kanaatindeyim.

    üçüncü türkümüz bir (bkz: gavurdağı ağzı) olan(bkz: pozantı'nın ırmağı) adlı uzun havayıdı.sanırım şimdiye kadar ki en kısa kayıt, uzun havaydı.toplamda 7 saat sürdü. bu türküyü bendeniz seslendirme şerefine nail oldum. parçada bir "ırmak" sözcüğü geçtiği için o hissiyatı vermemiz lazımdı. velhasıl stüdyomuzun hemen yan tarafından ağaç dalları aldık. kayıtta ağaç sesi olsun diye. ırmak sesini kendimiz yapamayacağımız için youtube'den bulduk. ritm aletimiz olmadığı için esrarengiz havayı,saz kapağına vurarak elde ettik, ufak tefek hataları düzelttik ve 7 saatin sonunda mix, mastering aşamasına geldi.

    demem odur ki bir albüm kolay yapılmıyor.biz üç parçayı toplamda 36 saatte tamamlayabildik gerisini gayrı siz düşünün. buradan perspektifi biraz daha genişletirsem toplumun temel yapı taşlarından olan sanatçılar-ki kesinlikle şahsımın bu sıfatı hakettiğini daha düşünmüyorum ve ömrümün sonuna kadar düşünmeyeceğim- kolay yetişmiyor. maalesef ki yıllarca kendini sazına adamış, zaman ve para harcamış, yeri gelmiş sevdiklerinden aldığı zamanı sazını geliştirmek için kullanmış insanlar bu toplumda hakkettiği yeri bulamıyor, aşağılanıyor, öteleniyor. tam tersi olması gerekirken. ama biz umutluyuz her ne olursa olsun fidan olarak kalmaya devam edeceğiz. umarım katreye bir damla olsun ketebemiz dokunur ve insanlar bizi dinlediklerinde kendinden birer parça bulabilirler.

    bundan sonraki parça ısparta'ya ait bir rast türkü olan "gıcır gıcır gelir yarin kağnısı" olacak. bakalım kaç saatimizi alacak* kendi parçalarımızda olacak. umarım güzel olur. he bu arada çalışmalarımızı dinlemek isteyen, ilgilenen değerli arkadaşlarımıza türküleri yollayabilirim. kalın sağlıcakla.
  • nereye yazsam bilemedim. şarkı söylemek değil mesele, kaydetmekle alakalı.

    bi fotoğraf makinesini tutmayı bilmeden fotoğrafçı olandan, bir de ota boka efekti basıp, tonmaister olduğunu sanan dingilden hazzetmem.
    ya ne güzel sesi olan bir arkadaşım var. görüyorum instagramdan kastırıyor, kayıtlar alıyor, şarkı sözünü de görece düşük ünlü birinden almış. ya da ünlüdür herhalde bi aralar çok görürdüm tv de.

    ama kayıt tam anlamıyla felaket.

    klip çok kötü.
    zor iştir işte besbelli, bu sebeple ehline bırakmak gerekmez mi?

    yazacağım yazmasına bu sefer egoları girecek işin içine ve kötü işleri tartışmayı cidden sevemedim. yapmayın, doğal sesinizi bozmayın ulan! robot mu söylüyor şarkıyı? reverb dahi kullanılması kayıt düzgünse gereksiz!
hesabın var mı? giriş yap